Dr. Metin Eriş Bey’in Başkanı olduğu KÜLTÜR KONSEYİ’nin tertip ettiği Mehmet TURGUT’u Anma Toplantısında Yaptığım Konuşma: (26 Eylül 2019 Perşembe, İstanbul Ticaret Odası Merkez Binası)
Türkiye'de ve dünya da bir sürü gelişme yaşanıyor. Hoş bunlar her zaman olur. Ancak bu gelişmeler gün gelir ortaya bir sonuç çıkartır. Biz de eğer bu sonuçları öngörememişsek başımıza her gelene razı olmak zorunda kalırız.
Milli Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanması üzerine, 29 Ekim 1923 de kuruluşu tüm dünyaya ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, 29 Ekim’den 9 ay önce 16 Ocak 1923 de Kocaeli İzmit’te, Atatürk tarafından basın ve kamuoyu ile paylaşılmıştı.
Esad Rejimi, ülkesinin bağımsızlığını, bütünlüğünü ve hâkimiyetini korumak maksadıyla ve Rusya ile İran’ın desteğini alarak ABD’nin desteklediği bölücü terör örgütlerine karşı savaşıyor.
Suriye’nin çok kısa târihi: Suriye toprakları târihî süreç içerisinde İbrâniler, Aramiler, Asurlular, Babilliler, Persler, Makedonyalı İskender, Romalılar ve Bizanslıların hâkimiyeti altında kaldı. Bu dönemde Suriye halkı Putperest idi. Suriye, Hz. Ömer döneminde (634-644) Müslüman Arapların eline geçince, bölge halkı Müslüman oldu.
Türkiye Verimlilik Vakfı tarafından düzenlenen “Verimlilik ve Teknoloji Fuarı” 31 Ekim Perşembe günü ATO Kongre ve fuar merkezinde gerçekleştirilen açılış programı ile başladı
Hayatı yaşanır kılmada zor olan, düşünce ve eyleme sürekli yeni boyutlar kazandırmaktır. Zoru gerçekleştirmenin, toplumu dönüştürmenin yolu, mutlaka iktidar olmaktan geçmez. Çünkü mutlak iktidarlar, toplumları mutlaka körleştirir, mutlaka sağırlaştırır, mutlaka dilsizleştirir. Tarihin her döneminde açıkça gözlendiği gibi, iktidar olmadan da iktidar olunur. Dünyanın neresinde olursa olsun, kültürler iktidar olmadan iktidar olarak, hem devletleri, hem de milletleri uzun ömürlü kılar.
15 Temmuz 1974… Kıbrıs adasında Yunan Cuntası destekli bir askeri darbe gerçekleşmiş, adanın her yanında kanlı olaylar yaşanmaktadır. Bu arada ‘Türk Kasabı’ lakaplı Nikos Samson, ‘Helen Cumhuriyeti’ adıyla yeni bir devlet kurulduğunu ilan etmiştir.
Geçen sayımızda ‘önümüzdeki sayıda Kudüs’te buluşalım’ demiştik’ ya, hoşa gidecek bir buluşma değil ama tarihi gerçeklerle de yüzleşmek zorundayız.
Kazakistan’da Stalin tarafından katledilen Kazaklar anısına yapılan müzede, belgesel çekerken acı ve korkunç vahşeti yeniden yaşadık.
Kalkınmasını tamamlamış, refah toplumu olma yolunda hızla ilerleyen ülkeler; alternatif enerji kaynakları arayışlarını yıllar önce başlattılar. Alternatif enerji kaynakları; nükleer, güneş, rüzgâr, jeotermal, deniz, hidrojen enerjisi olarak belirleniyor.
1876 yılında Kanun-u Esâsiye(Anayasa)’nın kabul edilmesinden sonra 19 Mart 1877 târihinde ‘ Meclis-i Mebusan ’ adı ile açılan mecliste 120 milletvekili vardı. 23 Nisan 1877 târihinde Rusya, Osmanlı Devleti’ne savaş ilân edince Meclis, kendisine verilen yetkiye dayanarak Sultan İkinci Abdülhâmid Han tarafından kapatıldı.
Ahıska Türkleri, Gürcü asıllı Sovyet diktatörü Stalin tarafından sürülmüştür. Sürgünün sebepleri üzerinde dururken Stalin'in Gürcülüğünün de hesaba katılması gerekir. Zira Gürcistan, bugün olduğu gibi, eskiden de Türkiye'nin kuzeydoğu topraklarında hak iddia etmekteydi. Stalin'i böyle bir karara yönelten amillerden biri de bu olmalıdır. Nitekim sürgünden hemen sonra Gürcü profesörleri bir beyanname yayınlayarak Kars, Ardahan, Artvin, Rize, Tortum ve Bayburt 'u istemişlerdir.
Müstakbel Almanya imparatoru Arşidük Ferdinand yüz bin kişilik ordusuyla Kanije önlerine geldi. Ordusunda Almanlardan başka İtalyan, Papalık, İspanyol, Malta ve Fransız birlikleri de vardı. Bu ordu, yeni bir haçlı ordusuydu adetâ... Ayrıca orduda 47 ağır top vardı. Bu kuvvetlerin karşısında; Kanije Beylerbeyi Tiryaki Hasan Paşa kumandasındaki dokuz bin asker ve yüz küçük kale topu ile kalplere sığmayan coşkun bir iman vardı.
Eskiden savaşlar yalnızca birbirleriyle savaşan ülkeleri yakar yıkardı. Şimdi savaşlar birbirleriyle savaşsın savaşmasın, bütün ülkeleri yakıp yıkıyor. Rusya'nın Afganistan'ı, Amerika'nın Irak'ı işgal etmesinden bu yana, İslam dünyasında milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir.
Kıbrıs’ta bundan sonra olabilecek yegâne şey; her iki kesimde kurulu devlet yapısının, her iki halkın yaşam biçiminin devamı olacak; Kıbrıs adasının bugününden farklı bir çözüm şekli gelişmeyecektir. Onca yıldır devam eden müzakereler sürecine, uluslararası toplumun konuya yaklaşım biçimine, Rum-Yunan ikilisinin çözüm sürecinde oynadığı oyunlara, Türkiye’nin ada üzerindeki vazgeçilmez haklarına bakıldığında:
Emrinde bulunan az sayıdaki Türk savaşçısıyla Hatay kalesini Haçlılara karşı korumakta olan Komutan Yağı Kıyan; her ne kadar erzakları bitmek üzere olsa da kaleyi sonuna kadar savunmak istiyordu. Onca saldırılara karşın kaleyi ve kale içindeki sivilleri korumaya devam ediyordu. Haçlı orduları ise aylarca süren kuşatmaya karşın kaleyi ele geçirememenin çılgınlığı içindeydiler.
Adını dünyaca tanınan Farabi’den alan Kazakistan’ın en önemli üniversitesi El Farabi’nin eğitim yılı açılışına, Türk Dünyası Gazeteciler Federasyonu Heyeti olarak onur konuğu olduk. Birleşmiş Milletler tarafından 2020 Dünya Farabi Yılı ilan edilmesi dolayısı ile birçok etkinlik yapılarak Farabi’nin daha iyi tanınması sağlanacak.
Basınımızın kamuoyuna ilettiği göstergelere bakılırsa bardağımız ağzına kadar dolu. Konu ile biraz ilgilenenler, bardağın ancak yarısının dolu olduğunu kabul ediyorlar. Derinden tâkip edenler ise, bardağın dibinde biraz ıslaklık bulunduğunu görebiliyorlar. İyimserliklerinin sınırlarını zorlayanlar; ‘ Ona da şükür. Bardak, kup-kuru da olabilirdi .’ Diyebilirler.
Erzurum’un eğitim tarihine damgasını vuran İsmet Paşa İlkokulu, gerek taşıdığı ismi, gerekse okul çatısı altında görev yapan fedakâr öğretmenleri ve başarılı öğrencileri ile hafızalarda yer eden okullardan biridir. Milli Mücadele’nin yürekli hanımlarından Faika Hakkı Hanım’ın bu okulda uzun yıllar yöneticilik yapması okula özel bir anlam yüklediği gibi, onun yolunda yürüyen ve aynı ruhla görev yapan öğretmenler içerisinde Saffet Zengin gibi fedakâr eğitimcilerinde bulunması “Mekânlar, insanlarla ruh bulur” düşüncesini hatırlatmaktadır. Saffet Hoca, Cumhuriyet’e kanat geren, fedakâr öğretmenlerden biri olarak Erzurum’un sevilen, saygı duyulan aydın hanımlarından biriydi. Zarafeti, hanımefendiliği, işine olan aşkı, Cumhuriyet’e olan saygısı ve Türkçe’yi kusursuz kullanması Saffet Hoca’nın öne çıkan özellikleriydi. O mütevazı kişiliği, millî değerlere sahip bir Cumhuriyet öğretmeni olma vasfıyla gönüllerin hocasıydı. Kendisi ile aramızda abla-kardeş, öğretmen-öğrenci ilişkisi vardı. Rahmetli babamın, Saffet Hoca’nın, Nene Hatun Kız Öğretmen Okulu’nda okurken velisi olması, babalarımızın hem meslektaş, hem de kardeş derecesinde birbirlerine yakın olmaları, aramızda güçlü bir dostluk sağlamıştı. Ülkesine olan sevgisi onu mesleğinin dışında da çalışmaya yönlendirmiş uzun yıllar Türk Kadınlar Birliği Erzurum Şube Başkanlığı görevini yürütmüş, Erzurum Valiliği Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı Üyeliği görevinde bulunmuştu. İki farklı STK’nın yöneticisi olarak birlikte çok çalıştığımız olmuştu. Sosyal sorumluluk çerçevesinde üzerimize düşen görevleri birlikte yerine getirirken onun ülkesine olan sadakatine ve insana olan saygısına yakından şahit olmuştum. Bu yaklaşımlarından dolayı çok sayıda gerçek dostlar edinmişti ve bir hayli seveni vardı. Öyle ki bu vefalı bayan dostları onu hastalığında hiç yalnız bırakmadılar. Hatta son nefesinde yanında olma erdemini gösterdiler. Saffet Hoca, güzel ve anlamlı bir hayat yaşadı. İncitmedi, eğitti, öğretti, örnek oldu ve arkasında birbirinden zengin hatıralar bırakarak fani âlemden ayrıldı. İnanç değerlerimiz; bize amel defteri kapanmayacak üç zümreden birinin arkasından hayırlı evlatlar bırakanların olduğunu müjdelemektedir. Saffet Hoca, yetiştirdiği binlerce öğrencisiyle arkasında hayırlı evlatlar bırakanlar zümresindeydi. O, arkasında zengin bir mal varlığı değil, manaca zengin ve anlamlı bir miras bıraktı. Kendisini; nezaketiyle, Cumhuriyet değerlerine olan sevgisiyle ve iyi bir eğitimci olarak hep hatırlayacağız. Makamın cennet olsun saygıdeğer hocam, değerli ablam. Nur içinde yat, seni özleyeceğiz.