Yasaklar ile alakalı olarak bundan önce birkaç defa yazdım. Fakat bu güne kadar değişen pek fazla bir şey olmadı. Bu sebeple vatandaşların mağduriyetleri halen devam etmektedir. Her ne kadar yasakların sonuna geldiğimiz anlaşılmakta ise de, ben yine de yasaklar ile alakalı olarak son defa düşüncelerimi bir kere daha ifade edeyim dedim.
19 Mayıs’ta O Kutlu Yürüyüş Olmasaydı Sen Bunları Yaşayacaktın. Bre şuursuz zebani, belli ki, o ruhsuz dünyanda, hele o boş beyninle Allah’ın lütfu bir DEHANIN kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin seni nelerden koruduğunu, sana neleri bahşettiğini anlayamıyorsun.
Hamd olsun Allah’a, son sahuru da yaptık. Mübarek ayın son gecesine elveda demeye hazırlanıyoruz. Müezzin her zaman olduğu gibi, seher yeli ile gönlümüzün hakimi sevgili Muhammed’e salat, selam, övgü ve hürmet gönderiyor. O’nun sünnetine yani davranışlarına duyduğumuz hayranlığı huşu ile yeniden hissediyoruz.
Osmanlı Devleti'nde Türkçülük, düşünce ve edebiyat alanında hissediliyordu. Devletin çöküş dönemi başladığında dîni ve etnik azınlıklar bağımsızlık hareketlerine giriştiler. Devletin aslî unsurunu oluşturanlar ise konuyu tartışmaya açtılar. Yine de Türkçülük fikrinin, Osmanlılık veya İslamcılık gibi idâre ve siyâset sistemi hâline getirilmesi düşünülmüyordu. Türkçülük fikri, edebiyat alanında ve özellikle şiirlerde gelişti.
Bir Ramazan ayını daha geride bıraktık. Ramazan Bayramına eriştik. Cenab-ı Allah’a şükürler olsun.
Covid-19 ile mücadele kapsamında devletimiz, sağlık çalışanlarımız özverili bir şekilde çalışıyor. Sağlık Bakanlığının sonverileri olumlu yönde ilerliyor, günlük vaka sayısı 1000’in altına düştü.
Güneşin ilk ışıkları çevreyi henüz aydınlatmamıştı ki, aniden uyandı! Sabah ezanı yeni okunuyordu… Bu gün onun, onun gibi milyonlarcası için çok özel bir gün olacaktı. Çünkü dün gecenin son haberleri artık Korona denen ölümcül virüsün etkisinin yok olduğunu, dünyanın derin bir nefes aldığı müjdesini vermişti…
İ nsan corona vir ü sleri, nezle gibi basit belirtilerle atlat ı lan hastal ı k etkenidirler. Covit 19 ise hayvanlarda ç o ğ unlukla hastal ı k yapmayan fakat ge ç irdi ğ i mutasyonla (genetik yap ı de ğ i ş ikli ğ i) insanlarda a şı r ı bula şı c ı l ı k ö zelli ğ inde ve genelde solunum yollar ı n ı tutarak hastal ı k yapan bir vir ü st ü r.
TRT’ye girdiğimiz günleri hatırlıyorum(1975) liyakat ve uzmanlık denince. Hükümette Süleyman Demirel Başbakan, yardımcıları ise Necmettin Erbakan ve Alpaslan Türkeş. Yani bir koalisyon hükümeti.
Kötülüklerden iyiliklere, yanlışlıklardan doğruluklara, çirkinliklerden güzelliklere doğru, uzun bir yürüyüşe çıkan Anadolu insanına, bin yıllık tarihi boyunca, edebiyatın dorukları, kılavuzluk yapmıştır. Yüzyılların içinde oluşan, yüzyılların içinden süzülerek gelen, zengin edebiyat Mekke kültürünün, en önemli ve en değerli hazinesidir. Edebiyatla düşünce hayata, hayat düşünceye yansıtılır. Edebiyatın amacı, hayatı yaşanır kılmak, kolaylaştırmak ve güzelleştirmektir.
“Gerçek oruç, sadece yiyip içmeyi değil, boş ve hayasızca sözleri de terk ederek tutulan oruçtur.” [Hakim]
“Ses vermez Oğuz illeri, Niye susmuş bülbülleri? Ko, tutuşsun gönülleri Ergenekon odu ile.”
Kadir; lügatte, hüküm ve kaza; şeref ve azamet; güç yetirmek anlamını taşır. Leyle-i Kadir / Kadir Gecesi, ‘ kandil ’ denilen mukaddes gecelerdendir. İslâm’da, Kadir Gecesi'nin mânâ ve önemi büyüktür. Bu durum Kur'ân'da şöyle belirtilmektedir: ‘ Şüphesiz ki, Biz O'nu (Kur'an'ı) Kadir Gecesinde indirdik. Kadir Gecesi'nin ne olduğunu bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır. O gece, melekler ve Rûh, Rablarının izniyle ile inerler. O gece, fecir doğuncaya kadar bir selâmdır .’
19 Mayıs 1919; Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde aziz milletimizin, emperyalist güçlerin dayattığı onursuzca esaret altında yaşamaya başkaldırdığı kutlu bir tarihtir.
‘’Bandırma vapurunun yaşlı kaptanı: - Ne aksi, bu denizi pek tanımam, pusulamız da biraz bozuk, der. Mustafa Kemal Paşa’dan aldığı cevap da o kadar çarpıcı olur!
Evrenin yaşı göz önüne alındığında, insanın yeryüzünde görüldüğü zaman dilimi çok küçük kalmaktadır. Bilinen en akıllı yaratılanın insan olması, onun evrende en değerli, en yüce mertebede olmasını gerektirir. Böyle bir şerefi koruması ve daha da yüceltmesi için insanın Tanrısal doğrular olan kurallar çerçevesinde yürümesi zorunludur.
Sümerlerin Türk olduğu söylenir. Doğrudur. Onlar hakkında fazla bir bilgiye sâhip değiliz. Bu sebeple o dönemden örnekler vermek gerçekçi olmaz. Bir başka kesim, târihteki ilk Türk Devletinin, Hun İmparatorluğu olduğunu söyler. Hun İmparatorluğu ile ilgili olarak günümüze ulaşan bilgiler daha kapsamlıdır.
İki aya yakın bir zamandan beri sokağa çıkma yasağı uygulanan 65 yaş ve 65 yaş üstündeki vatandaşlara verilecek olan sokağa çıkma müsaadesi bir aydır gündemin en mühim meselesi idi.
Covid-19 normalleşme takvimi açıklandı. AVM’ler, giyim mağazaları, kuaförler, restoran, kafe, pastane benzeri işyerleri 11 Mayıs’ta faaliyete başladı. AVM’lerin açılması erken mi değil mi diye yeni bir tartışmayı beraberinde getirdi. Açıldığı ilk gün AVM kapılarında kuyruklar oluştu, içeride sosyal mesafe kuralları ihlal edildi. Bu bağlamda; Sağlık Bakanı Fahrettin Koca AVM’lerde fiziki mesafe kurallarına ve diğer önlemlere uyulmaması nedeniyle uyarılarda bulundu.
Duygu dolu bu paylaşımı okurken gözyaşlarıma hakim olamadım. Gülümsemenin yararları yadsınamaz! Böylesine anlamlı ve değerli anıyı ağlaya ağlaya okuyarak büyük gurur yaşayacaksınız...