Trabzon’a doğru rotamızı çevirdik. Merkezde Ayasofya Camii ve müzesi ilk ziyaret ettiğimiz yerlerden. İyi dizayn edilmiş, girişte yeterli bir park alanı oluşturulmuş. Binalar ve çevresi temiz ve bakımlı, camii ibadete açık çok sayıda gezeni var.
Ordu, yeşiliyle hemen dibindeki mavi denizi ile harika bir yer. Ordu’yu daha iyi görmek için teleferikle Boztepe’ye çıkıyoruz. Üzüntülüyüz. İnsanımız teleferiklerin plastik koruma camlarını muhtelif sert cisimlerle çizerek adlarını vs. yazmışlar. Utanıyoruz halimizden.
Necef, Irak’ın dördüncü büyük kentidir. Şii mezhebinin en önemli dini otoriteleri ve makamları burada bulunuyor. Çok sayıda Ayetullah ve dini otorite burada faaliyetlerine devam etmektedir. Şii alimler çoğunlukla Necef’i İran’ın Kum kentinden daha üstün bir kutsal mekan olarak görürler.
Samsun’a doğru yola koyulduk. Hedefimizde Samsun değil Erfelek barajının yanındaki Tatlıca Şelaleleri. Günün sonuna doğru şelalelere ulaştık. Aman yarabbi herkes orada panayır yeri gibi yer gök araç ve insan.
Uzun zamandır gitmeyi düşündüğüm, benim için eksiklik olarak gördüğüm Doğu Karadeniz gezisine nihayet karar verdik.
Kayravan, Kuzey Afrika halkının kalbini İslama açmasının sembolüdür. Ukba B. Nafi, bu şehri kurdu. Kent; Avasım veya Ribat olarak bilinen ilk Müslüman kentlerin en çarpıcı ve güzel örneklerinden birisidir.
İki sene Şanlıurfa merkezde yaşamış ve halkla iş haricinde fazla ilişki kurmamış birisi olarak bu konudaki bilgilerimin güvenilirliği zayıf olduğunu itiraf etmeliyim.
Şanlıurfa, İstanbul’a yaklaşık 1.300 km, özel araçla 17-19 saat sürüyor. Yollar çoğunlukla otoban, fakat çok yoruyor. 7-10 gün kalmak ve arada Gaziantep, Hatay, Kapadokya vb. yerleri görmek isterseniz, molalarla gezerek gidilebilir. Bence çok güzel olur.
Kasaba, Tunus şehrinde tarihi çarşıların, medreselerin, camilerin ve sarayların bulunduğu kent merkezinin adıdır. Bölgede aynı zamanda Kasaba caddesi olarak bilinen bir çarşı da bulunuyor.
‘Seyahat et sıhhat bul’ sözünün doğrultusunda gene yollara koyulduk. Bu sefer yolumuz Taraklı’ya doğruydu.
Sırbistan ve diğer Yugoslavya ülkelerinden farklılıklar göstermekte. Boş arazi yok denecek kadar az, her yer ya ormanlık bölgelerden ya da sanayi bitkileriyle dolu alanlardan oluşuyor.
Mostar’a yola devam yolumuz üzerinde Pocitelli köyü (Türk Köyü) var onu ziyaret edeceğiz. Hırvat sınırından 14 km sonra. Köye hakim bir kale kalenin alt tarafında Camii ve yola yakın bir yerde Hamam dikkatimizi çekiyor.
Dubrovnik. Ana yol, doğru sahile ve eski şehre götürüyor. . Eski şehri çevreleyen kalenin girişinden eski şehri gezmeye başladık. Kaleye nereden girilecek bulmakta zorlandık.
Yolların kenarlarında hala Arnavutluk’a has mevziler bizle Karadağ sınırına kadar geldiler. İşkodra Gölü(Üsküdar Gölü) kıyısından Karadağ sınırına doğru yola devam ettik.
Yunanistan’ın birçok küçük şehir ve kasabalarından geçerek Arnavutluk sınırına ulaştık. Daha önceki seyahatlerimde Makedonya üzerinde Arnavutluk’a geçiş yapıyordum.
Gezmeyi seven ve zaman zaman Memleketimizin muhtelif yerlerinde bulunan tarihi ve turistik yerlerine seyahat tertip eden İzmitli bir grup arkadaş bu defa Ramazan Ayı öncesinde günübirlik İnegöl ve Bursa gezisi tertip etmişler. Bu gezi 21 Haziran 2014 Cumartesi günü yapılacaktı.
Yunanistan yolları bizim gideceğimiz güzergâhta Selanik‘e kadar 2 şeritli, otoban hız sınırı 130 km, Viyadük geçişlerinde 80 km ye düşüyor. Rahat bir yol, çok araç yok.
İran’a gezi planladığımızı duyan tanıdıklarımızın ilk sözü neden İran, başka gidecek yer mi kalmadı gibi sözler oldu.
Telefonda görüştüğümüzde geziyle ilgili bir yazı yazmamı istemiştiniz. Biz zaten böyle bir paylaşımda bulunmayı planlamıştık. Bu açıdan tevafuk oldu,
Gezmek ve görmek istiyorum dünyayı belki çok okumaktan sıkıldım, belki çok gezenlere yetişirim diye düştüm acem yollarına. Acemistan yada acem diyarı demek isterdim ama diyemedim. Çünkü Araplar acem kelimesini kendileri haricindeki yabancılar için kullanmışlar. Gerçek anlamı da dil bilmeyen imiş. Biz Osmanlılar ve torunları İran için bu kelimeyi kullanmış.