Geçen hafta bir viral hastalığı (Covid - 19 ) bizzat yaşayıp şifa ile atlattım. Boğaz ağrısı, bitkinlik ve boğazdaki doluluğun ızdırabı bile insanı endişelendiren bu hastalığın akciğerleri tuttuğunda ne kadar büyük bir sıkıntı yaşatabileceğini tahmin ediyorum. Aşılarımın sağladığı bağışıklığımın (antikorlarım sayesinde) gücü ile hafif atlattığımı düşünüyorum. Yakalanmayanların gerek tedbirlere uymasının gerekse aşıyla korunmasının önemini bizzat görmüş oldum.
Benden aşkı soruyorsun, Sırdır, dile gelebilmez! Yaşayarak öğrenilir, Akıl onu bilebilmez
İslam’da Namazgâh Kültürü Farsça namazgâh ve Arapça karşılığı olan musalla kelimeleri genelde namaz kılınan her yeri ifade eder. Fıkıh terimi olarak yerleşim merkezlerinin dışında bayram, yağmur duası ve cenaze namazlarının kılındığı belirli yerler için kullanılır.
Eski bir dostum olan fırıncı: “Biraz bekleyeceksin ağabeyciğim. İki üç dakikaya kadar çıkarıyorum,” dedi. Kenardaki tabureye oturup beklemeye koyulurken, içeriye yaşlıca bir adamın girdiğini gördüm. Eskimiş ceketinin sol yakası altında bir madalya parıldıyor ve yürürken hafifçe topallıyordu.
Bu günlerde televizyonlar ve pek çok gazete Nâzım Hikmet çığlıklarıyla dolu. Maksatları modası geçmiş, hüküm sürdüğü yerleri virâneye çevirmiş bir ideolojiyi diriltmek… Hem de o çarpık ideolojinin tek temsilcisi zannettikleri zavallı Nâzım’ın sırtından… Nâzım Hikmet’in son nefesine kadar yaşadığı büyük dramı ve aldanışı hiç hatırlamak istemiyorlar. Olsun…
Zamanın birinde bir ülkede yedi kız çocuğun ardından doğan eril bir bebek tüm aileyi sevince boğmuş. Fakat bu erkek çocuk henüz üç yaşında iken, işyerinde ani bir kalp krizi geçiren babasını kaybedince, yaşam mücadelesi veren aile içerisinde bir nevi unutulmuş, sevgiden ve ilgiden yoksun kalmış.
Değerli dostlar, milliyetçilik, sadece belirli bir kesimin çevresel etkenler nedeniyle kabullendiği bir düşünme biçimi olmasaydı, bu gün Türkiye’nin kaderi; ne mevcut iktidar, ne de bu tarumar edilmiş bir ekonomik yapı olurdu.
“Sevgi en yüce iletişim biçimidir. İhtiyaçlar hiyerarşisinde sevgi, kişinin insanlığının yüce geliştirici ajanı olarak durur. Bu nedenle, sevgi öğretimi tüm çocukluk müfredatının temelini oluşturmalıdır. Diğer tüm konular bu tür öğretimden doğal olarak gelişmelidir.” Ashley Montagu “Bir toplumun asıl ruhunu en iyi gösteren şey o toplumda çocuklara nasıl davranıldığıdır.” Nelson Mandela,
Güçlü sorular karşımızdakinin iç dünyasını paylaşmaya teşvik eder ve samimi bir sohbet ortamı oluşturur.
Akıp giden zaman içerisinde kimileri sahne-i ömürde rollerini sürdürürken kimileri de sahneden birer birer çekiliyor. Dün, bu yalan dünyayı terk edenlerden biri de Hasankaleli gazeteci Ekrem Bakırcı oldu.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’muz en az bin yıldan beri Anadolu’muzun Türkleşmesinde büyük rol oynamış, büyük fikir ve ilim adamları büyük şairler ve liderler yetiştirmiştir. Bunları genç nesillere tanıtmak boynumuzun borcudur.
O sabah erkenden kalkmadı! Uyandığında neredeyse öğlen olmuş, güneş çoktan en sıcak saatine ulaşmıştı… Miskin, miskin gerindi…
Kazakistan’a defalarca gittim, bayağı kaldım, “Yıldızlar Yeniden Parlıyor-Kayıhan Yayınları 1992” kitabımda konu ettim, Çimkent, Canbul ve Almatı’da kaldım. Nur Sultan Nazarbayev dönemini yaşadım. Bölgede en fazla petrol, doğa gaz ve altın çıktığını; pamuk yetiştiğini öğrendim. Türk ve Türkiye denilince bir ayrıcalık yaşadım. Almatı İstanbul Mahallesinde Ahıska Türkleri bizim heyeti görünce koç kesmek istediler, zor vazgeçirmiştik.
Ekonominin rayına oturtulabilmesi için ‘ Şöyle veya böyle olmalı ’ şeklinde kalıplar ortaya koymak mümkün değil. Çünkü ekonomide tek doğru yoktur, akıllı tercihler vardır. Her biri, bir halka olan akıllı uygulamalarla oluşacak bir tedbirler zinciri veya tedbirler paketi bizi çözüme ulaştırır.
Dünyada kuruluşlar ne üretirlerse üretsinler, başta gelen sorumlulukları, kaynaklarını en verimli olarak değerlendirmektir. Kuruluşların uzun ömürlü olmaları, ekonomik, siyasal ve kültürel çevredeki değişmelere uyum sağlamaları, önceden hazırlandıkları planlara bağlıdır. Kuruluşlar geleceklerini, aksatmadan yaptıkları planlarla güvence altına alırlar. Sürekli güncellenen planlarla, kendilerini yenilemeyen kuruluşlar, uzun dönemde varlıklarını koruyamazlar.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, her ikisi de kaliteli yaşamın en önemli unsurlarındandır. Teraziye koyma imkanımız yok ama, kalite ve reklamın önem ağırlıkları belki de birbirine eşittir.
“Türk edebiyatının şerefli ve büyük ismi Fâruk Nâfiz’i, kültürüyle, sesiyle, unutulmaz besteleriyle hiç unutamayacağımız Alâeddin Yavaşca’yı saygı, muhabbet ve rahmetle anarak.” Fâruk Nâfiz, Meşrutiyet yıllarından beri Kadıköylü… Haydarpaşa’dan sonra Osmanağa Camii’nin yanındaki dik yokuşta bir evde oturmuş, şiir yazmaya çocuk sayılacak yaşlarda, 14 -15 yaşlarında “Balkan Savaşı” denilen o büyük facianın tesiriyle, daha doğrusu tahrikiyle başlamıştı.
İnsanların önemli bir çoğunluğu geleceğin belirsizliğinden korktukları ve başlatacakları girişimlerinin başarısından emin olamadıkları için kendilerini ifade etmiyor ve potansiyellerini ortaya koymuyorlar.
Yahudiler Ortadoğu’ya yerleşti yerleşeli bütün dünyanın huzuru bozuldu. Gün geçmiyor ki gazeteler, televizyonlar İsrail’in yeni bir tecavüzünden bahsetmesinler. Kapitalist Yahudilik âleminin beslediği, desteklediği bir avuç İsrail ordusu, kabına sığmamakta ve her türlü melanetleri yapmaktadır.
“Öğretmen, korkulan kişi değil sevilen ve sayılan insan olmalıdır. Unutulmamalıdır ki korku kaçırır, sevgi yaklaştırır. Kaçan öğrenci değil, yaklaşan öğrenci öğrenir. Öğretmen sevilen kişi olduğu kadar öğrencilerine öğrenmeyi de sevdirmelidir. Öğretmen sevgisi, öğrenci sevgisi ve öğrenme sevgisi başarının dinamizmidir.” Fahri Kayadibi