İnsan kendisine hedef ve amaç koyan bir varlıktır. O bu hedeflerini gerçekleştirmek için kendisini ortaya koyar ve her türlü tehlikeye katlanabilir.
Anadolu'nun kargaşa ortamında, birlik ve bütünlüğün sağlanması hususunda Hünkâr'ın engin gayretlerini görmekteyiz. Hemen hemen aynı dönemde yaşayan Mevlâna ve Yunus Emre gibi Hünkâr da Türk-İslâm birliğinin harcına aşk suyunu katmıştır.
Uzun yıllar “ üstün zekâlı” denildiğinde; IQ testinde yüksek puan alan, “mantıksal-matematiksel zekâ” sı yüksek bireyler akla geldi hep.
Türkiye’yi doğru anlayabilmek için Türkiye’deki dini hayatı, bunun için de cemaat meselesini doğru anlamak gerekmektedir. Türk toplumunun çok dilli ve çok dinli Osmanlı’dan devraldığı toplumsal yapının cemaat temelli olduğu söylenilebilir.
Toplumda lider olmuş insanlara bir bakınız: Onlar; kelime hazinesi zengin, düzgün ve güzel konuşan kişilerdir. İnsanın düşünme derinliği ve düşüncelerini karşısındakine anlatabilme yeteneği, kelime hazinesi ile genişler.
Artık okumanın önemini ve değerini hepimiz biliyoruz. Bunun üzerinde durmayacağım. Daha çok neden okumalıyız? Nasıl ve ne zaman okumalıyız konuları üzerinde durmak istiyorum.
Olumlu duyguları daha çok yaşıyorsanız şanslısınız demektir. Çünkü:
" Öz Türkçe " birçok şey duymuşsunuzdur ama " öz Türkçe bilmece " duyduğunuzu hiç sanmıyorum. Çünkü -övünmek gibi olmasın- bu benim keşfim...
Disiplin, özgürlüğün kısıtlanması değil, işlenmesidir. Aşağılayan, alçaltan, ruhu ezen bir düzenleme insanı daha kötüye götürür. Kötü duyguları açığa çıkararak isyana sevk eder. Disiplinde aşırı uygulamalar, disiplinin en büyük düşmanıdır.
Bütün ikazlara rağmen bu bayram da karayollarında ölümlü ve kanlı günler yaşandı. 2017 yılının Ramazan Bayramı trafik bilançosu: 67 öldü, 407 yaralı.
Yaşadığımız bu yaşlı gezegenden kimler geldi, kimler geçti… Kimileri tarihe, kimileri adalete iz bıraktı. Kimileri lider oldu, nice ülkeler fethetti.
İnsani yaratıcılık düşüncede başlar. Varlıklara isim verebilen, kelime ve kavramlarla düşünen insan, ürettiği ve kullandığı kelime ve kavramlarla kendine özgü bir dünya yaratır.
Başarı, mutluluk getirir mi? Değerli olmak, başarılı olmaya bağlı mıdır? Değerimizi işimiz mi belirler?
Dilin tetiği bozuldu, mantık tökezliyor, söz ayağa düştü... Şiirin iflâhı kesildi, edebiyat soldu, yazılar dişe dokunmaz oldu... Şimdi yazarsın da ne yazarsın?
‘’Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir…’’ (William Blake) İşte yine bir Kıbrıs görüşmesi… Bu defa da Cenevre’de, 28 Haziran 2017’de…
Bu yılın Ramazanı kemale erdi. Allah’a şükür bayrama girdik. Ramazan’ın bizden onbir ay süresince ayrılması, ister istemez bir burukluk yaşatıyor. Yeniden bu zamanı yaşamanın hasretine nasıl katlanırım diye içerleniyorsunuz.
‘Muhakkak ki Allah; iyiliği, akrabaya yardımı emreder. Çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.’ (1)
Dün, ramazan pidesi almak için fırına gitmiştim. Sıradakilerden birisi pide yerine, iki ekmek istedi fırıncıdan. Sıra bana geldiğinde sessizce sordum; “niye pide almadı” diye. “Pide pahalı geliyor”, durumu iyi değil dedi.
Pek çok insan, başkaları kendisi için onay vermediği zaman, kendini aşağılanmış hissediyor. İçlerinde onaylanmama korkusu oluşmuş. Bu korku insanları depresyona yatkın hale getiriyor. Mutlu olmaları için başkalarının onayına ihtiyaçları olduğunu düşünüyorlar.
Dünyanın gündüzden aydınlık gecesi kadir gecesidir. Kadir gecesi insanın Allah’ın kelamı ve sözleriyle buluştuğu bir zamandır. Bu zamana Kadir Gecesi diyen de Yüce Allah’tır.