‘’Hani bazen yaşananlar, yaşadıkların seni umutsuz bir yaşam geleceğiyle karşı karşıya bırakır; bitkin ve bıkkın bir duygu yumağıyla sarmalanırsın ya…
Sürekli “keşkeler” ve “acabalar” ile uğraşıp huzursuz olmak yerine, farkındalığımızı artırarak daha huzurlu ve mutlu yaşayabiliriz.
Geçen asra, kitle iletişimi ve buradan gelen yoğun mesajlar damgasını vurdu. Yazılı, sözlü, görüntülü araçlarla mesajlar aynı anda milyonlara iletildi.
Türkiye, insanlığın geleceğinde etkin bir konuma, en kısa zamanda gelmek zorundadır. Türkiye, tarihten, kültüründen, dünyanın içinde bulunduğu koşullardan, kendi özel sorunlarından kaynaklanan çok ciddi dayatmalarla karşı karşıya bulunmaktadır.
Üç beş sene önce kaleme aldığım bir yazıda -kendi buluşum olan- şu bilmeceyi sormuştum:
Sağlık; Cenab-ı Allah’ın, insanoğluna ihsan buyurduğu en büyük nimet.
Hepimiz çok iyi biliriz ki, hayatımız hep bir düze devam etmez. İnişleri, çıkışları ve düzlükleri vardır.
Cumhuriyetimizin 94’üncü kuruluş yıldönümünün kutlanacağı günümüzde ülkemiz oldukça kritik bir süreçten geçmektedir.
Umut dolu olmanın akademik performans üzerinde belirgin derecede pozitif bir etkisi vardır.
Geçen gün, bir gönül insanın vefa gecesine katıldık. Ailesi, yakınları, arkadaşları, meslektaşları paylaştıkları güzellikleri dile getirdiler.
Türk Dil Kurumu lügatında vefa, sevgide sebat-sevgi bağlılığı olarak tarif edilir. Akçakoca Kültür Platformu 21 Ekim 2017 akşamı Ahsen Okyar Bey için bir vefa toplantısı yaptı.
İz bırakmadan olunmuyor gönül adamı, devlet adamı ve millet adamı.
“Biz milliyet fikirlerini tatbike çok gecikmiş ve çok ilgisizlik göstermiş bir milletiz. Bunun zararlarını fazla faaliyetle gidermeye çalışmalıyız… Osmanlı İmparatorluğu içindeki çok çeşitli topluluklar, hep milli inançlarına sarılarak, milliyetçilik idealinin gücü ile kendilerini kurtardılar. Kuvvetimizin zayıfladığı anda bizi hor ve hakir gördüler. Anladık ki, kabahatimiz kendimizi unutmuş olduğumuzmuş. Dünyanın bize saygı göstermesini istiyorsak, ilk önce biz kendi benliğimize ve milliyetimize bu saygıyı, hissi, fikri ve fiili olarak, bütün davranış ve hareketlerimizle gösterelim.’’ (Gazi Mustafa Kemal Atatürk)
Dış politikamızı özetleyen, slogan şeklindeki şu iki cümle, sık sık kullanılır. Birincisi: ‘ Yurtta sulh, cihanda sulh ’ İkincisi: ‘ Bizim, kimsenin toprağında gözümüz yoktur. Başkalarının da toprağımızda gözünün olmamasını arzu ederiz’
Türkiye, Yunanistan kurulduğundan beri Kıbrıs istisna, komşusuna karşı hep bir kayıp içinde ve çok ezik bir ülke olarak davranmakta!
Doğduğum andan, ortaokulu bitirdiğim 1973 yılına kadar davar çobanlığı yaptım. İlçemiz Bucak’ın hemen kuzeyindeki Hökez dağında 150-200 civarında davar sürümüz olurdu.
Örnek insanlar ruhsal yönden önemli derecede gelişme göstermişlerdir. Olaylara ve insanlara yüksek bilinç düzeyinden bakarlar.
Türkiye Cumhuriyeti, Türk insanında, sağlıklı bir zihniyet değişikliğini gerçekleştirememiştir. Bugün, sağ eğilimli aydın da, sol eğilimli aydın da, bir türlü “demokrat” olamamaktadır; çünkü kültürümüz, kültürümüze bakışımız tutarlı değildir.
Ülkeye, neresinden bakarsak bakalım, bir bölünme, parçalanma endişesini görmüyor muyuz?
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, kuruluş anayasasında da belirtildiği gibi; bağımsız ve egemen bir devlettir.