Günümüzde Irak olarak bilinen topraklar, 642 yılında Arap'ların Basra ve Şattül-Arap bölgesine yerleşmeleriyle önem kazandı. Irak ismi, ilk def a d okuzuncu yüzyılda çizilen bölge haritasında kullanıldı.
İnsana dost, fikre dost mottosuyla kültür faaliyetleri yürüten Akça Koca Kültür Platformu 5 yaşına girdi. Kurumsal web sitesinde yazılarımla katkı sağladığım bu platformun mottosunu çok değerli buluyorum ve sosyal medya paylaşımlarımda sürekli kullanıyorum. Gerçekten insana dost, fikre dost bulmak çok zorlaştı günümüzde. O yüzden yaptıkları çok değerli kültür faaliyetlerini bu motto ile ifade etmelerini takdirle karşılıyorum.
“İnsan şunu da bilir ki kendisine düşünmemeyi telkin eden his şeytani vesveseden başka bir şey değildir; çünkü böyle bir davranış ancak şeytanın işi olabilir, amacı da kişiyi aklının ürününü toplamaktan alıkoymak, fırsatları değerlendirmesine ve arzusuna ulaşmasına vesile olan bu ilahi emaneti kullanmak konusunda onu korkutmaktır.” Maturidi, Kitabu’t-Tevhid, 172
Çocukluğumun geçtiği küçük ilçemizde genel olarak mutlu bir yaşantımız vardı. Öyle ya. Ülkemiz bir cihan savaşı geçirmişti. Savaşta başarılı olmuş, düşmanları yurdumuzdan dışarı atmış, bağımsızlığımızı korumuştuk.
Dünya tarihinin olguları, kuşaktan kuşağa değişmezler, ancak algıları kuşaktan kuşağa değişirler. Bunun için her kuşak insanlık tarihini yeniden yazmak ve yeniden yorumlamak zorundadır.
Bu sayımızda, yine şeytani güçlerin, Haçlıları ve yerli HAMAGA’ları kullanarak; Türklerin Atası unvanını sonuna kadar hak eden Ulu Önderin naçiz bedeninin ortadan kaldırılmasını irdeleyeceğim. Meselenin iyi anlaşılabilmesi için konuyu kısıtlı olarak ele alacağım. Şöyle ki; Burada Atatürk’ü anlatmaya kalksam, özet olarak bile olsa bunun mümkün olmadığını takdir edersiniz. Sadece şu hususları kısaca – özet olarak incelemeye çalışacağım; Ulu Önder, Şeytani güçlerin kendisine çok büyük kin ve düşmanlık içine girmeleri için neler yaptı? Bunu irdeleyeceğim. Ayrıca, yine özet olarak bedeninin nasıl ortadan kaldırıldığını ve de Ulu Önderi nasıl öldüremediklerini açıklamaya çalışacağım.
Eski ve yeni yıl, iki küçük kelime değil, içinde bir çok şeyi barındıran geniş ve büyük bir zaman dilimi.
Cenab-ı Allah’ın yarattığı kâinatta insanoğlu; en şerefli, en değerli varlıktır. İrade-i Külliye olgusundan bakıldığında, en değerli ve en şerefli varlığın, son derece âciz olduğunu görüyoruz. Bu sebeple insanoğlu, kendisinden daha güçlü gördüğü bir varlığa dayanmak ihtiyacındadır.
Rumların 56 yıl önce(1963) Kıbrıs Türk Alayı doktorlarından Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi Mürüvvet Hanım, çocukları Murat, Kutsi ve Hakan’ı adadaki evlerinde şehit edilmişlerdi.
Bilim ve teknolojinin aklın sınırlarını zorladığı bir çağdayız. Bu gün teknolojinin insan hayatına sunduğu olağanüstü gelişmeleri yarım asır önce hayata veda etmiş bir insanın algılaması ve kabul etmesi hayal bile edilemez.
Bilim, gücü ve etkinliği görmezlikten gelinemeyecek kadar önemlidir. İnsanlığın tarihsel akışında, kültür ve uygarlıkların yaratılmasında etkin olan unsurların başında bilim vardır. Bugün bütün dünyayı etki çemberi altına alan çağdaş Batı Uygarlığı, ağırlıklı olarak “Batılı Bilim Paradigması” doğrultusunda, bu paradigmanın biçimlendirdiği bir insan ve evren tasavvuru çerçevesinde şekillenmiştir.
Sinerji, iki ayrı şeyin birleştikleri zaman daha büyük bir güç meydana getirmelerini anlatan bir kelimedir. Bu bir bütünün parçalarının toplamından daha fazla olduğu bir işlemdir. Sinerji iki insanın bir araya gelerek veya birleşerek, önceden sahip olmadıkları veya ayrı ayrı yapamayacakları değişik bir şey meydana getirmeleridir.
Mâzimizde neler yok ki… Bir koskoca mimarî var. Selçuklu’nun olsun, Osmanlı’nın olsun topraklarımıza serpiştirdiği abideler dost, düşman herkes tarafından hayranlıkla seyrediliyor.
‘ Gagavuzlar ’ veya ‘ Gökoğuzlar’ Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebine bağlı olan, Türk soyundan insanlardır. Ortodoks olmayan Gagavuz da vardır. Onlar Katolik ve Subbotnik (*) veya Avengelist’tir. (**) Bir kısım Gagavuzlar, erkek çocuklarını sünnet ettirirler. Moldova Cumhuriyeti’nde, Gagağuzeli Özerk Bölgesi’nde 250.000 civarında bir topluluk oluştururlar. Dünyadaki toplam nüfuslarının 500.000 olduğu tahmin ediliyor. Romanya’da, Kuzeydoğu Bulgaristan'da, Ukrayna'da, Yunanistan'da ve az sayıda olmakla birlikte Türkiye’de yaşarlar. Müslüman olmadıkları için Mübâdele Anlaşmasına dâhil etilmemişler, Yunanistan’da azınlık sayılmamışlardır.
‘’Onlar tarih yazdılar ve tarih onları yazdı. Bu toprakların kahramanları bitmeyeceğine göre, daha yazılacak çok tarih, tarihin yazacağı çok kahraman vardı…’’
Doğum tarihi: 20 Aralık 1873, İstanbul- Ölüm tarihi ve yeri: 27 Aralık 1936, İstanbul) Mehmet Akif Ersoy'a cenaze töreni bile çok görülmüştü .
1980’li yıllar çocukluk dönemimin geçtiği yıllardı. O yıllardan aklımda kalan çok önemli hatıralarım var. Mesela 1986 yılında Jupp Derwall’in Teknik Direktörlüğünü yaptığı Galatasaray, 14 yıl aradan sonra Türkiye Ligi Şampiyonu olmuştu.
En genel anlamıyla, tüketiciye mal ve hizmet sunan herkes benim gözümde esnaftır. Serbest piyasa ekonomisinde, tekellerin ve kartellerin olmadığı pazarlarda, serbest rekabetin geçerli olduğu piyasa şartlarında, kaliteli esnaflık yapabilmek her yiğidin harcı değildir.
Siyasal toplumların sivil toplumlara, dönüşmekte olduğu bir dünyada, sivil kuruluşlar siyasal kuruluşlara, siyasal kuruluşlar sivil kuruluşlara özenmektedir. Her iki kesimin birbirinin yerine göz dikmesiyle, görev ve sorumluluklar birbirine karışmaktadır.
Yurtdışına gidenler hatırlayacaklardır? Tur operatörleri milli şairlerin, ediplerin evlerini veya anıt mezarlarını programlarına alarak turistleri gezdirirler. Doğudan ve batıdan birkaç örnek vermek gerekirse mesela Paris’te Charles Baudelaire, Moskova ve St Petersburg’da Aleksandr Puşkin, Özbekistan Taşkent’te Ali Şir Nevai gibi. Burayı gezen yabancılar söz konusu milli sanatçının değişik dillere türcüme edilmiş eserlerini ve hatıra eşyalarını alarak ülkelerine taşırlar.