2004 yılı sonrasında Kıbrıs adasının kuzeyinde:
Rumların kayıtsız şartsız hâkimiyetini isteyen işbirlikçilerin varlığı ile AB’den alınan milyonlarca doları, Euroları cebe indirerek halka ‘’Birleşik Kıbrıs’ın’’ sözde nimetlerini anlatan kimi kalemşorlarla, TV’lerdeki planlı programlarla, iktidardaki partinin tüm olanakları kullanılarak yürütülen ‘’ Kıbrıslılık’’ politikalarıyla, Rum’la iç içe yaşanması için oluşturulan türlü senaryolarla, inanılmaz bir psikolojik savaş yaşanmıştı!
Tüm bu dayatmalara rağmen 1983’te adanın kuzeyinde kurmuş oldukları KKTC Devletini yaşatmaya yeminli Kıbrıs Türk’ü ezici çoğunluğu ile bu teslimiyetlere direndi.
Kıbrıs Türk Halkı bugüne değin, haklı mücadelesinde hukuki ve tarihsel kazanımlarını hala muhafaza edebiliyorsa, kan ve can bedeli ödenerek elde edilmiş Ay Yıldızlı Bayrağını hala gönderinde dalgalandırabiliyorsa; vatan topraklarına olan sadakatlerinden vazgeçmedikleri, ezici bir çoğunluğunun Yüce Türk Ulusunun ayrılmaz bir parçası olduklarının bilinciyle hareket ettikleri içindir.
Bu gerçekleri yaratan, yaşatan Kıbrıs Türk’ü bugüne kadar nasıl Rum’un karşısında diz çökmediyse bundan sonra da diz çökmeyecektir. Hem de aşağıda sıralayacağım güncel teslimiyetlere ve dayatmalara rağmen!
Annan Planı döneminde KKTC’de Kıbrıs Türk Halkının aklını çelerek türlü vaatlerle Rum’lar ile birlikte yaşamaya evet dedirttiren güçleri ve bu güçlerin savurduğu dolar ve Euroların havalarda uçuştuğunu, bu paraların ‘’Birleşik Kıbrıs‘’ çözümü için çeşitli etkinliklerde kullanıldığını artık bilmeyenimiz yoktur!
Bugünde değişen bir şey yok! Aynı faaliyetler devam etmektedir. Ama bu sefer daha bilinçli ve planlı hareket edilmektedir!
Son dönemde o projelerden birisi de ‘’Barış Eğitimi Projesidir‘’ bu projeyi uygulayan KKTC’deki ‘’Barış İçin Tarih ve Diyalog Derneğidir.’’ Rum Kesiminde benzer bir dernek ile dirsek temasında olan bu dernek, Rumlarla-Türklerin yakınlaşması, diyaloğu için faaliyet göstermektedir.
Amaç; geçmişte yaşananları unutturmak, Rumlarla ilişkileri geliştirmek, özellikle gençlerin silahlanmaya ayrılan bütçenin farkına varmalarını sağlayarak, adanın silahsızlanma ve askersizleştirilmesini tartışmaya açmaktır.
Pekiyi, bu yazım aracılığı ile bu projede görev alanlara soruyorum:
Sizler Güney Rum kesiminde ki silahlanmayı, bu silahlanmanın ne için yapıldığını, Rum Milli Muhafız Ordusunu eğiten Yunanlı Subayların her sabah yaptırdıkları eğitimde; ‘’En iyi Türk ölü Türk’tür’’ diyerek eğitim verdiğini bilmez misiniz?
Barış eğitimi projesindeki esas amacınız, 44 yıldır Kıbrıs’ta barışın, hakkın, adaletin temsilciliğini yapan Türk Askerinin yasal durumunu tartışmak ise! Siz Kıbrıs Adasına Barışın 20 Temmuz 1974’ de geldiğini de unutmuş olamazsınız! Okullarımızdaki milli tarihimizin ortadan kaldırılması yetmezmiş gibi! Şimdiki amacınız Rum dostlarınızla ilişkilerinizi geliştirerek, adada yaşanan acılı yılları yok saymak mıdır?
Bir diğer amacınız is; gençlerimizin aklını çelerek Türk Milletinin ayrılmaz bir parçası olduklarını unutmalarını sağlamak, adada ‘’Kıbrıslı‘’ bir halk yaratmak içinse, biliniz ki büyük bir yanılgının, teslimiyetin içerisindesiniz!
Zira Rum dostlarınızın telkinleri ile hayata geçirdiğiniz projelerinizi uygularken; bu sözde dostlarınız kendi okullarındaki öğrencilere onların Helenizm’in ayrılmaz bir parçası olduklarını ezberletiyor, geçmişte yaşananları unutanları ise sınıfta bırakıyorlar!
Bu da yetmezmiş gibi Başpapazları Kilise vasıtası ile verdiği talimatlarda milli tarihlerinin ve Helenizm’in unutturulmaması için tüm yetkililere gözdağı veriyor, aforozla tehdit ediyor!
Siz ne yaptığınızın farkında mısınız?
Sevgili Kıbrıs Türk Halkı her cepheden sizleri teslim almak için faaliyette olanlara karşı koymak, o mukavemetçi tarafını göstererek tüm bu aymazlıklara cevap vermek; sizler için kaçınılmaz vatan görevdir.
Varsın kimileri bu ve benzeri boş çabalar ile Rum’un dostluluğundan bahsederek geçmişi unutturmaya çalışsınlar! Adanın askersizleştirilmesi ve silahsızlaştırılması gerektiğini anlatsınlar! Sizin bu noktadaki göreviniz yaşadığınız tarihi gerçekleri belgeleri ile tanıkları ile anlatmak, gençlerimize sokaklarınızın, caddelerinizin adını taşıyan kahramanların hayatlarını neden feda ettiklerini öğretmenizdir.
Türk Askerine dil uzatanlara verilecek en anlamlı cevap: Şehitliklerimizde Mücahitlerle koyun koyuna yatan Anadolu’nun o yiğit insanlarını göstermek olmalıdır.
Analık ve Babalık görevinin en kutsal olanı Vatan ve Bayrak sevgisinin evlatlara öğretilmesi, geçmişlerinin ve tarihsel varlıklarının unutturulmamasıdır.
Bir sözümde hala okullarımızda yürekleri vatan sevgisi çarpan ulusal değerlerine sadakatle bağlı olan öğretmenlerimizedir. Sizlerin bu ve benzeri faaliyetlere karşı göstereceğiniz tepkiler, devletine ve milletine bağlı Kıbrıs Türk Gençliğinin yetişmesine en büyük katkıyı sağlayacaktır.
Kıbrıs Türk Gençlerine doğruları, tarihi gerçekleri anlatmak anne ve babaların görevleri olduğu gibi; devletine gönülden bağlı tüm sivil toplum kuruluşlarının, KKTC’nin varlığının savunulmasından yana olan tüm siyasi partilerin, gençlik kollarının, tüm yöneticilerinin de birinci görevleri olmalıdır.
Adada yaşadığı onca acılara, uğradığı katliamlara, ekonomik ve sosyal baskılara, göçlere, hala yaşadığı insanlık dışı muamelelere rağmen, tarihin hiçbir döneminde ne İngiliz’e Ne de Rum’a diz çökmemiş olan Kahraman Kıbrıs Türk Halkına diz çöktüremeyeceksiniz.
Çünkü onlar Türklüğün onuru ile yaşıyorlar, bu onurla yaşam andına bağlıdırlar.
Çünkü onlar vatan sevdası uğruna ellerine kına yakarak gerektiğinde Kıbrıs’ta seve, seve ölüme koşanların, Anadolu’dan oraya yerleşenlerin torunudurlar.
Çünkü onlar kanları ile suladıkları vatan topraklarını sonuna kadar savunmaya yemin etmiş Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşıdırlar.