Sorunlar baş gösterdiğinde, genellikle sorunlara bakış açımız daralmaktadır. Tüm dikkatimiz, bu sorunlar hakkında endişelenmeye yönelir ve bu tür zorlukların sadece bizim başımıza geldiğini düşünürüz. Bu durum kişiyi, sorunu daha da zorlaştıran bir tür kendini yıpratmaya götürmektedir.
Acıyla dolu olduğumuz zaman zihnimizi sakinleştirmek çok zordur. Bununla birlikte, kıyaslamalar yaparak durumu farklı açıdan görebilirsek, sorun daha az bunaltıcı olur. Gözümüzü sadece belli bir olaya dikersek, o olay gittikçe daha büyük görünmeye başlar. Tek bir olayı pek çok farklı açıdan görebilme bizi rahatlatır.
Seçeneklerimiz kısıtlı olduğu zaman bakış açımız bozulur ve daralır. İnsan alternatifi kadar güçlüdür. Bakış açımız daraldığı zaman duygusal düşünürüz. Mantığımız geri planda kalır. Bu bütün insanlar için geçerlidir.
Bir kişi ne kadar az endişe ederse o kadar çok başarılı olur.
Bir kişiden iyilik yapmasını istediğimiz zaman, onun iyi bir ruh hali içinde olduğu zamanı bulmamız gerekir. Eğer kişi rahatlamış ise, gergin değilse ve kendini iyi hissediyorsa istediğimiz şeyi yapmaya daha eğilimlidir.
Bu sebeple insanların hangi ruh hali içinde olduğunu anlamak çok önemlidir.
Her insanın bir eşref saati vardır. Yani her kişinin, bir işi yapması için elverişli saati, uysal davranacağı saati vardır.
Bunun bilincinde olursak, omuzlarımızdaki yük önemli oranda azalır.
Kaynak: LAMA, Dalai- CUTLER C. Howard. Mutluluk Sanatı, çev. Güneş Tokcan, Klan Yayınları, İstanbul, 2000.