Mutlu olabilmemiz için mutluluk hormonları olarak bilinen serotonin, dopamin, oksitosin ve erdorfin hormonlarını iyi yönetebilmemiz gerekir. Mutluluk bu dört hormondan geliyor. Bu mutluluk hormonlarını doğal yöntemlerle salgılayabilir ve stres hormonu olarak bilinen kortizolü en alt seviyeye çekebiliriz.
Beynimizde endorfin dolaştığında yaşama sevincimiz büyük oranda artar. Endorfin olmaksızın dünya çok fazla gri olurdu. O zaman hiçbir şeyin tadını alamazdık ve hiç bir şey bizi eğlendiremezdi.
Endorfin artışına paralel olarak en sıradan yiyeceklerden bile çok fazla lezzetler alırız. Bu durumda tok olsak bile iştahımız giderek artar ve giderek şişmanlarız.
Olumlu duygulardan sorumlu olan dopamin ve serotonin hormonlarıdır. Bize haz, lezzet ve sempati hissi veren bu maddeler beynin yeniden şekillenmesinde de etkili rol oynar.
Beynimizin hangi maddeden ne kadar üreteceği serotonin tarafından belirlenir. Kendimizi üzgün hissettiğimizde serotonin seviyemiz düşer ve gri hücreler (nöronlar) ölür. Olumlu duygular ise beyni canlı tutar. Beynin içinde serotonin ve dopamin bol miktarda bulunurken yeni bağlantılar çok kolay kurulur ve öğrenme kolaylaşır. Öğrenme ile mutluluğun deneyimlenmesi birbirine ayrılmaz biçimde bağlanmıştır. Bu sebeple mutluluk beynin sonsuz gençlik iksiridir (Stefan Klein, Mutluluğun Formülü, s. 76).
Her şeyi dostane ve aydınlık bir şekilde görebilsek ve her şeyin iyi yanlarına odaklanmış olsak, sevgi kapasitemiz çok artar ve tüm dünyayı kucaklamak isteriz. O zaman insanların yüzüne kocaman bir ışıltıyla bakabilir ve mutluluğumuzun bir kısmını severek diğer insanlara verebiliriz.
Peki bu dört mutluluk hormonunu doğal yöntemlerle nasıl salgılayabiliriz?
Vücudunuzdaki dopamin oranını aşırıya kaçmadan nasıl arttırabiliriz? Araştırmalara göre egzersiz yapmak bu yoldaki en büyük yardımcıdır. Faydalarından sürekli bahsedilen egzersiz, vücutta dopamin salgılanması konusunda da önemli bir uyarıcı olarak görülüyor. Bunun yanında sağlıklı beslenmek, bol bol C vitamini almak ve güneş ışığından yararlanmak vücudunuzdaki dopamin oranını arttırır ve kendinizi daha mutlu hissetmenizi sağlar.
Bir maraton koşucusu bitiş çizgisini gördüğünde dopamin salgılanır. Gol atan sporcu dopaminle doludur. O zaman sporcunun beyni bedenine “ başardım!” der. Sporcu bu duyguyu yeniden tetiklemek için başla yollar.
Demek ki dopamin seviyesini artırmak ve iyi hissetmek için, ödül peşinde olmamız, çaba harcamamız, kendimize hedefler ve amaç tayin etmemiz gerekiyor.
Sürekli endorfin salgılayacak şekilde tasarlanmış değiliz. Spor bunu biraz sağlar. Gerinmek, gülmek, ağlamak, daha fazla güvenlik endorfini tetikler. Endorfin fiziksel acıyı örter, ama sosyal acıyı örtmez.
Saygı görmek, kendini önemli hissetmek, yaptığından gurur duymak, serotonini tetikler ve kişiyi iyi hissettirir. Bu iyi his daha fazla saygı aramamıza sebep olur. Bu da hayatta kalmamızı teşvik eder. Seratonin iyi hissettirdiği için insanlar ve hayvanlar sosyal üstünlüğü ararlar. Sosyal üstünlük sağlayarak serotonini yakalamaya çalışırlar.
Oksitosini birine yaslanabileceğimizi hissettiğimiz zaman salgılarız. Birine güvendiğimizde veya birinin bize olan güveninin hissettiğimizde oksitosini tetiklemiş oluruz. Ait olma ve güven hissi oksitosinle ilgilidir.
Memeliler doğumlu oksitosin salgılar ve böylece yavruya bağlanma devreleri kurulmuş olur. Tüyleri okşanan bir maymun oksitosin salgılar.
Sosyal ittifaklar da oksitosini tetikler. Gruptan ayrılan insanların beyni oksitosin ister.
Memeli hayvanlar grup arkadaşlarından ayrıldıklarında oksitosin azalır, kendilerini kötü hissederler. Gruba katıldıklarında ise oksitosin salgılamaya başlarlar ve kortizol yok olur (Loretta Graziana Breuning, Mutlu Beyin, s. 45).
Sonuç olarak, kendi mutluluk hormonlarımızı tanıyarak mutluluğa ulaşabiliriz.