07 Haziran 2015 Pazar
Yunanistan yolları bizim gideceğimiz güzergâhta Selanik‘e kadar 2 şeritli, otoban hız sınırı 130 km, Viyadük geçişlerinde 80 km ye düşüyor. Rahat bir yol, çok araç yok. Güzergâhta polis hemen hemen hiç görmedik. Sürücüler kurallara uyuyor.
İlk konaklama yerimiz Gümülcine’ye( 104 km yaklaşık 1 saat’te aldık)) geldik. Gümülcine de bizi bekleyen öğrencimle buluşarak Gümülcine’nin köylerine doğru takibe başladık. Köy yolları temiz ve asfaltla kaplı. Gittiğimiz bölgede genelde Türk köyleri çoğunlukta. Araç trafiği yok denecek kadar az. Genelde tarım ile uğraşan köy sakinleri tarlalarında çalışıyorlar. Tütün ekme ve fideleme mevsimi.
Bu geceyi bu köyde geçireceğiz. Bu kadar iş güç arasında bizi çok güzel ağırladılar. Evler eski Türk usulü yüksek duvarların arasında avlularda (Harem deniliyor) yaşantılarına devam ediyorlar. Hareme 3-4 kapı açılıyor. Harem çok temiz ve düzenli. İş dönüşü kullandıkları ev, günlük kullandıkları ev, misafirler için hazırladıkları ev ve anne babanın yaşadığı ev. Hepsi hareme açılan kapılardan işlerini görüyorlar. Köyün tamamı bu şekilde yüksek duvarlı haremlerin korunduğu evlerden oluşuyor. Sokaklar temiz ve evlerin tamamı beyaz boyalı pırıl pırıl. Köyün camisi köyün girişindeki büyük meydanda, 2 sınıflı bir okulu –okulda bir Türk, bir Yunanlı öğretmen görevli, 2 tane kahvehanesi. Camiinin etrafında geniş bir bahçe düğünlerde kullanılıyor. Köyde genelde tütün tarımı yapılıyor. Bol ağaçlıklı birçok meyvenin yetiştirildiği bir yerleşim yeri.
Yatma vaktine kadar köyü turladık. Tipik bir Anadolu köyü görünümünde. akşam kahvehaneye uğradık televizyonda Türk TV leri yoğun bir şekilde seçim haberlerini ve sonuçlarını takip ediyorlar. Anadolu insanı kadar hatta biraz daha ilgi ile takip ediliyor. Türkiye de olan her şey onları ilgilendiriyor. Birçoğunun çocuğu Türkiye’de okuyor. Bu arada köyün muhtarı da geldi o da benim öğrencilerimden çıktı. Bir muhabbet bir muhabbet. Sanki yıllarca oralıymışcasına. Kahvehanedeki diğer insanlarda aynen bizim muhabbetimize iştirak ediyorlar. Sabah kahvaltısından sonra vedalaşarak yolumuza koyulduk. İnsanların tarlalarda yapması gereken işleri var daha fazla meşgul etmeyelim.
08 Haziran 2015
Hedefimiz Kavala. 90 km yolumuz var (50 dakika sonra oradayız). Yol kenarlarında tuvaletler bulunuyor. Geçerken birini ziyaret ettik. Temiz ve bakımlı (Daha önceki seyahatlerimde çok pasaklı bulmuştum). Otobandan ayrılıp Kavala sapağından Kavala’nın ilk yerleşim yerlerini görmeye başladık. Kavala’da göreceğimiz yerlere varmadan biraz tepeden Kavala’yı kuş bakışı seyrettik. Su kemerini kalesini uzaktan seyredip fotoğrafladık. Bu bölgede her yerde Türkiye’yi bilen yaşayan birçok insanla karşılaştık. Tepede park ettiğimiz yeri hemen bitişiğinde otobüs bekleyen bayan bizi derinden süzdü eğildi. Aracın plakasına baktı, bir sıcaklıkla siz Türkiye’den misiniz sorusu ile eşimle kucaklaştılar. 25 yıl önce gelmiş İşkece’de ikamet ediyormuş. Hastabakıcı imiş.
Notlarımda yer alan Kavala’nın meşhur su kemerinin altındayız. Gerçekten abidevi bir yapı herhalde şimdi bile böylesini yapamazlar. Yaptıkları beton yığını olurdu.
Selanik’e doğru yol alıyoruz. Önümüzde 150 km yolumuz var (1.5 saatte aldık). Selanik’in şehir trafiği çok karışık alternatif yollar yok, mecburen herkes aynı güzergahı takip ediyor. Yol işaretlenmeleri yeterli değil kaçırdığın an epeyi bir dolanman gerekiyor. Yanında çok iyi navigasyonu takip eden ve sana yön veren biri olmalı yanı kopilot.
Yavaş da olsa Beyaz Kule’ye ulaştık. Tarihte önemli bir yeri olan Beyaz Kule veya Kanlı Kule ilk görülecek yerimiz. Kordon’dan yürüyerek. Daha sonra Aristotoles Meydanı’na ulaştık.
Selanik turumuzun ardından yeni hedefimiz Tiran.