İsmail KAHRAMAN

Belgeselci - Gazeteci

belgeselciismail@gmail.com

Kosova’dan Türkiye’ye Hüzün Dolu Ayrılık Hikayesi

Kosova, Prizren, Arnavutluk ve kısacası Balkan coğrafyası. Her biri ecdadımızın ayak izinin değdiği, senelerce yönettiği, imar ettiği, yüzyıllar boyu yaşayan eserler bıraktığı, Evlad-ı Fatihan şehirleri…Osmanlı’dan sonra bir türlü huzur bulamadı Balkan coğrafyası. Nasıl ki 1. Dünya Savaşı Balkanlardan patlak verdiyse, 21 Yüzyıl’da dünyanın gözü önünde soykırımlar yine bu coğrafyada oldu. Bosna’da, Kosova’da yaşananlar hala gözümüzün önünde. Sırp mezaliminin izleri her yeni gün de daha da acı bir şekilde ortaya çıkıyor. Bu coğrafya bizim için önemli. Orada ki soydaşlarımıza, kardeşlerimize sahip çıkmak hepimizin görevi…

DEVRİ ALEM ARACILIĞIYLA SESLENDİ

Devri Alem Belgesel programı olarak Gebze’nin yakından tanıdığı değerli bir dost ile önemli bir söyleşi gerçekleştirdik. Kosova göçmeni Şahsuvar Şen, 1. Dünya Harbi sırasında yaşadıkları hüzünlüm bir vedayı Devri Alem kameralarıyla paylaştı. Ailesi, 1. Dünya Savaşı sırasında Kosova Prizren’den Türkiye’ye göç eden, ancak Kosova’da kalan iki halasının akıbetinden habersiz olan Şahsuvar bey, Devri Alem aracılığıyla halalarının akıbetinin ortaya çıkarılmasını istedi. Amcası Sırp askerleri tarafından şehit edilen, babası çocuk yaşta Türkiye’ye göç eden Şahsuvar Bey halalarının yaşayıp yaşamadığını bilmese de en azından akıbetlerinin ortaya çıkmasının en büyük arzusu olduğunu ifade etti.

Devri Alem programlarının sıkı bir izleyicisi olduğunu vurgulayan Şahsuvar bey, ata memleketine belgesellerimiz sayesinde ekran başından hasret giderdiğini dile getirerek, ailesinin hüzünlü hikayesini bizlerle şu şekilde paylaştı:

KOSOVA’DAN TÜRKİYE’YE TARİH DOLU YOLCULUK

Kendini tanıtarak gurbet dolu hikayelerini anlatan Şahsuvar bey, “1950 doğumluyum. 1969’dan beri Gebze’de yaşıyorum, Gebze’den evliyim. Babam Kosova Prizren doğumlu, adı İbrahim.. Kardeşi Ramiz yani amcam Sırp askerleri tarafından at üzerinde vurularak şehit oldu. Harp zamanı Evladı Fatihan diyarında şehit etmişlerdi. Babam 1916-1920’li yılların arasında bir tarihte öldürülmemesi birisi kaçırıyor. İki kız kardeşini bir subaya emanet ediyor, Türkiye’ye geldikten sonra kardeşlerine bir daha ulaşamıyor. Ata yurduma Hiç gidemedim, ama gitmek istiyorum Prizren’e. Halalarımı bulmak istiyorum. Halalarımın isimleri Lütfiye ve Şükriye…Muhtemelen yaşamıyorlardır, ama ben akıbetlerini bilmek istiyorum. Ben de ismimi dedemden alıyorum. Sırplar öldürmesin diye aileden kalan tek babamı kaçırmışlardı. Babamlar ve teyzesinin çocukları ilk olarak İzmir taraflarına göç ediyor. Daha sonra Alpullu Şeker fabrikasında çalışıyor. Babam vefat ettiğinde 9 yaşındaydım. Ailenin en küçüğü benim.

Gebze’ye geldikten sonra ki yaşantısını da sorduğumuz Şahusvar bey,”1969 sensinde eniştemin Boya fabrikasına gelmesiyle ben de Gebze’ye geldim. Gebze’nin yerlisi birini sevdim onu kaçırıp Trakya’da düğün yaptım, o tarihten bu yana Gebze’deyim.

Gebze’de Mustafa Paşa spor kulübünde futbolculuk yaptım, senelerce yöneticilik yaptım.” derken, gençlerimize tavsiyelerde bulundu ve  “Gebzeli gençlere ne yazık ki bu kentte imkan verilmiyor. Gençlerimiz kötü alışkanlıklardan uzak durup, sportif faaliyetlere yönelsinler. Devlet büyüklerimizde onlara imkan sunarak seçenekler sunmalıdırlar.“ dedi…

Evet, 1 Dünya Savaşı yılları,,, Sırp askerleri tarafından şehit edilen Ramiz edilen, bu olay üzerine hayatta kalması için Türkiye kaçırılan İbrahim bey, bir Subaya emanet edilen ve kendilerinden bir daha haber alınamayan iki kız kardeş…Şahsuvar bey Kosova’dan Gebze’ye uzanan hayat hikayelerini bu şekilde bizlerle paylaştı. Biz de kendisinin bu çağrısını Devri Alem olarak gündeme taşıyor ve Şahsuvar beyin hayatta ki bu en büyük arzusunun gerçeğe dönmesini temenni ediyoruz.