1983 yılı başında açtığım ve bugüne kadar şehrimizde hizmetleri ile bir ihtiyaca cevap veren muayenehanemi, dönemin getirdiği şartlar sebebiyle, 2018 yılı sonunda kapatıyorum. Şu anki sistemin hasta-hekim ve yönetim şekli bakımından yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bu konuda 2017 yılında yazdığım ve Kocaeli Aydınlar Ocağı internet sayfasından paylaştığım bir değerlendirme Özgür Kocaeli Gazetesinde de yayınlanmıştı. Orada işaret ettiğim hususlardan birisi de tam gün muayenehane hekimliğinin sisteme dahil edilmesiydi. Devir ederek hizmetini sürdürebilecek muayenehane-laboratuarı mı böyle bir düzenleme yapılmadığı için kapatırken bu düşüncelerimi tekrar paylaşmak istedim.
Mecburi hizmet yükümlüsü olarak İzmit SSK hastanesinde 1982’de göreve başladım. O günün şartlarında 1983 de hizmete açtığım Özel Kocaeli Tahlil Laboratuarı’ndaki hizmetimi hastane görevimden istifa ederek 1988 den itibaren tam zamanlı serbest muayenehane hekimi olarak sürdürmekteyim. Hastanede çalışırken de, tam zamanlı serbest hekim olarak muayenehanemde de, mesleğime saygının getirdiği sorumluluk duygum ve gayretim sayesinde, verdiğim hizmetin güvenilir ve kaliteli olmasına gayret ettim. Bu sayede 35 yılı aşan bu süre zarfında Kocaeli halkı tarafından sevilip, sayılan ve aranılan bir hekim olmayı başardığımı düşünüyorum.
Hekimliğin sürekli yenilenen özelliği gereği okumayı, mesleki seminer ve kurslara katılmayı, kongre ve konferansları takip ederek geliştirilen yeni teknolojileri laboratuarımda uygulamam sebebiyle hizmet kalitemi sürdürdüğümü biliyorum.1974 de mezun olduğum Ankara Tıp Fakültesinden aldığım iyi bir tıp eğitiminin yanında 1982’de uzmanlığımı aldığım Ankara Numune Hastanesinin bana verdiği mesleki kazanımlarımın, verdiğim hizmetlerin iyi olmasında katkısının büyük olduğuna inanıyor ve hocalarımı şükranla-rahmetle anıyorum.
Bu laboratuarımın hizmet kalitesinin oluşması ve sürdürülmesinde çok önemli emeği olan ve karaciğer kanserinden (muhtemelen eski teknolojide kullanılan biyokimyasal reaktiflerin etkisi) kaybettiğimiz kurumumun ilk teknisyeni Hüseyin Akçay’ı, kurumumdan emekli olan Bedri Akçay’ı, 20 yıldır laboratuarımda beraber çalıştığımız Sema Acar Meral ve Burcu Cengiz Eroğlu ile daha önceki çalışanlarımı-stajyerlerim şükran duygularımla hatırlayacağımı ve unutmayacağımı paylaşmak isterim.
Laboratuarımdan tetkik isteyerek bizimle çalışan meslektaşlarım ve bizzat danışarak yol gösterici olmam için müracaat eden insanlarımız, meslek ahlakımızın getirdiği güven ve emniyet içinde hizmet verdiğimize inanıyorlardı. Benim ve çalışma arkadaşlarımın birinci önceliği, yaptığımız işin insan sağlığı bakımından yol gösterici olduğunu unutmadan, hep güvenilir doğrulukta olması olmuştur. Bu önceliğimizin verilen hizmetin karşılığı aldığımız ücretten daha önemli olduğu bilinci, bizim için onurlu bir hatıra olarak kalacaktır.
Muayenehanelerde verilen sağlık hizmetinin, sağlıklı ve güven vericiliği yanında hastalar için de yerindeliği ve gereksiz işlemlerin en az olması yönü ile de verimliliğinin daha yüksek olduğuna inanıyorum. Bu verimlilikte hekimliğin sanat yönünün daha çok kullanılabilmesinin etkili olduğuna inanıyorum. Bugünkü sistemde ise hekimliğin sanat yönü giderek daha az kullanılmaktadır. Aile hekimlerimiz de, kamu hastanelerinde çalışan hekimlerimiz de, özel hastanelerde çalışan hekimlerimiz de çalışma şartları sebebiyle hekimlik sanatını uygulamaktan giderek uzaklaşmaktadır. Şu anki sistemin getirdiği mecburiyetlerin de etkisiyle hekimliği daha çok tetkik ve görüntüleme istemek ve sonuç raporlarını değerlendirmek tarzın hastalar için daha az güven verici, ekonomiklik yönü ile de daha maliyetli ve zahmetli olduğu düşüncesindeyim.
Sağlıkta dönüşümün halkımızın sağlık hizmetlerinden istifadesi yönü ile birçok yeniliği getirdiği gerçektir. 15 yıl öncesi yapılan bu iyileştirmelere rağmen sistemde oluşan aksayan yönlerin gözden geçirilerek tespiti ile yeni düzenlemelere ihtiyaç vardır. Hasta memnuniyeti, hekim ve diğer sağlık çalışanlarımızın memnuniyeti ve sağlıkta ekonomik verimlilik yönlerini değerlendiren düzenlemeler yapılmalıdır. Sağlıkta dönüşümün getirdiği şartlar sebebiyle muayenehane hekimliğinin önü kapatıldığı için şehrimizin bilinen ve güvenilip sevilen hekimlerinden bir kısmı muayenehanelerini kapatıp işbirliği yaparak ( Dr. Metin Öztürk, Dr. Ali Hürmeydan, Dr. Funda-Dr. Uğur Doğan, Dr. Mehmet Ataman, Dr. Sevil-İbrahim Kılcı, Dr. Tuncel Çaylı ) 2008 de Cankat Tıp Merkezi’ni açmıştı. Bu ortaklığa dahil olmakla beraber laboratuvarlarımızı kapatmadan , muayenehane hekimliğinin sisteme adapte edilmesi umudu ile bu güne kadar serbest çalışmayı sürdürebildik. Poliklinik hizmeti veren Cankat Tıp Merkezi’miz sistemin getirdiği mecburiyetler sebebiyle, yeni arkadaşlarımızı da ortak ederek 2013 de Cihan Hastanesi şeklinde gelişerek hizmetine devam etmektedir. Bu hastanemizin güvenilir ve bilinir olmasında ortak ve sahiplerinin şehrimizin bilinen ve sevilen hekimlerin olmasının katkısı büyüktür. Bugün bu özel hastahaneler SGK antlaşması sayesinde ve vatandaştan ek katkı payı alarak hizmetlerini sürdürebilmektedir. SGK nın bu imkanı olmasa yaşayabilmeleri mümkün değildir. Bu sebeple Sağlık Bakanlığı’mızın sağlık sistemimizi yeni bir bakışla yeniden gözden geçirmesine ihtiyaç vardır. Devlet hastaneleri, Tıp fakülteleri, özel hastaneler, muayenehane hekimliği dahil oluşan sorunlar tespit edilmelidir. Bu tespitler ışığında hekim, hasta ve kurum memnuniyetini artıran, sağlıkta önce insan sağlığını hedefleyen yeni uygulamaların getirilmesine ihtiyaç vardır.
Hekimliğime olan güven ve inancım mesleğimi sürdürmemi gerektirmektedir. Bu sebeple idari ve ticari mecburiyetler sebebiyle 31 Aralık 2018 tarihi itibarı ile özel laboratuar/muayenehanemi kapatırken mesleğimi kuruluşunda da emeğim olan ve şehrimizin hizmetleri ile güvenilir bir kurumu Cihan hastanesinde sürdüreceğimi belirtirim.
Selam ve saygılarımı iletir tüm iyiliklerin sizlerle olmasını dilerim.