Hiç Sesleri Çıkmıyor, Neden?

KONUŞSANA MÜSLÜMAN, HİÇ SESİN DUYULMUYOR... YOKSA MAZLUM TÜRK DİYE, ÜMMET Mİ SAYILMIYOR?!...

Böyle yazıyor OZAN ARİF. Doğu Türkistan kan ağlıyor, birilerinin hiç sesi çıkmıyor. Filistin, Myanmar gibi bir ses duyunca hemen sokağa fırlayan, kıyameti koparanlar var ya... Herhangi bir Türk diyarında, Azerbaycan olsun, Kırım olsun, İran olsun, Kerkük olsun, Suriye Türkleri olsun, Doğu Türkistan olsun hiç fark etmiyor, canı yanan bir Türk feryat edince, adı Türk ya, bunların kulakları tıkanıyor. 1949’dan beri Çin işkencesi, soykırımı altında inim inim inleyen koca bir ülkenin, Doğu Türkistan’ın 35 milyon insanı, Uygur, Kazak ve Kırgız Türkü kardeşlerimiz...

Esir Türklerin içinde en çok canı yananlar, bugün çok ciddi ve planlı bir devlet soykırımıyla karşı karşıya olan soydaşlarımızdan bahsediyorum. Adı büyük, içi kof, hiç ama hiçbir şeye yaramayan diyanet kurumundan elbette ilgi bekleyemeyiz. Çok sayın(!) başkanları Yunanlılar İstiklal Mücadelemizi bastıramadı diye hasta olan, Türk’ün esir olmasını savunan fesli meczupları teselli ziyareti ile meşgulken, zaten siz ondan bir şey bekleyemezsiniz. Allah’ın bize bahşettiği vicdanımıza göre düşünürsek, şu basit sonucu görmek ÇOK MU ZOR: -“Eğer, biz o KUTLU İSTİKLAL SAVAŞI’nı kazanmasaydık, Doğu Türkistan’ın bugün yaşadığı felaketleri ta o zamandan beri yaşayacak ve yok olma yoluna girmeyecek miydik?” Neler mi olacaktı? İşgal altındaki Doğu Türkistan örneğine bakalım: 1949 yılından beri namaz kıldığı veya oruç tuttuğu anlaşılanlar, sorgusuz hapse atılır. Ramazan ayı içinde herkes gündüz su içmek veya bir lokma bir şey yemek zorundadır. Toplu olarak camiye gidilemez. Birlikte cuma namazı kılınamaz. Evinizde de namaz kılamazsınız, çünkü; Çin’de “mecburi çalışma kanunu” vardır.

Evin erkeği devletin göstereceği uzak bir ilde çalışmak mecburiyetindedir, emekli olana kadar da evine hiç dönemez. Onun yerine kardeş aile denilen bir uygulama vardır: Çinli bir erkek Türk evinde kalır, orada evin bir ferdi gibi yatar kalkar. Ev halkının yaptığı her şeyi devlete devamlı rapor eder. Hem evde hem de sokakta tesettür yasaktır, İslam’a ve Türklüğe ait her şey yasaktır. Abartmıyorum efendiler! Kardeşlerimizin yaşadıklarının çok az bir kısmını yazdım. İnsan hakları ihlalinden de bahsetmiyorum. Onu çoktan geçti bu uygulamalar.

İnanmayanlara not: YENİDEN EĞİTİM KAMPLARI dedikleri yerlerde şu anda hiç suçu olmayan normal 1.200.000, (bir milyon iki yüz bin) UYGUR, KIRGIZ ve KAZAK TÜRKÜ esir ve mahkûm hayatı yaşamakta, inim inim inlemektedir. Her gün onlarca Türk evladı ölmektedir. Hitler’in esir kampları bunların yanında halt etmiş... Kahrolsun hür (!) dünyanın insanlığı, kahrolsun imansızların olmayan vicdanları! Lütfen, Türk Ocakları’na ait www.turkocaklari.org.tr adresine girip hiç değilse bir imza kampanyasına katılınız. Yardımı kendimizden bekleyeceğiz! Türkiye yüzünü Türk dünyasına döndürmezse kendisi de yaşayamaz.