Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Avrupa Ekonomik Topluluğu (Ortak Pazar) Avrupa Topluluğu ve nihayet Avrupa Birliği

Türkiye’nin ‘Uzun, ince yoldaki ) Avrupa Birliği Yolculuğu, 01 Aralık 1964 târihinde başladı.

Türkiye, sonradan adı Avrupa Birliği (AB) olarak anılan ekonomik organizasyon ile 12 Eylül 1983 târihinde, Ankara Anlaşması’nı imzaladı. Bu olay basınımızın büyük çoğunluğu tarafından “Türkiye, AET üyesi oldu” şeklinde kamuoyuna yansıtıldı. Anlaşma ile Türkiye’ye, AET üyesi olabilmek için yalnızca bir yol haritası verilmişti. Haritaya göre 3 dönem yaşanacak ve bu dönemlerde Türkiye, AET şartlarına kendisini hazırlayacaktı. Dönemler ve süreleri şöyle belirlenmişti: 1- Hazırlık Dönemi: 5 yıl, 2- Geçiş Dönemi: İstisnalar hâriç 12 yıl, 3- Son Dönem: Yazılı olarak belirtilmemiş olmakla birlikte son dönemin de 5 yıl olması uygun görülmüştü. Bu süre içerisinde Türkiye’nin Roma Sözleşmesi’nden doğan yükümlülüklerini tamamen üstlenebilecek duruma gelip gelmediği AET yetkililerince  incelenecekti. Bu sürelerin tamamı 1987 yılında doldu. Türkiye taahhütlerinin çok büyük bir bölümünü yerine getirdi. AET ise mâlî yardım taahhütlerinin çok az bir bölümünü  ifa etti. İş gücünün serbest dolaşımı gibi, herhangi bir şarta bağlı olmayan, sürenin sonunda otomatik olarak yürürlüğe girmesi gereken haklarımızı ise hiçbir şekilde kullandırtmadı.

ORTAK PAZAR SÜRECİ

Günümüzde Avrupa Birliği (AB) olarak andığımız kuruluşun,  o târihteki adı: Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) idi. Ortak Pazar olarak da anılıyordu.  AET ile 12 Şubat 1964 târihinde imzaladığımız Ankara Sözleşmesi, anılan kuruluş ile ortaklık sürecimizi, 1 Aralık 1964 târihinde başlattı.  Ankara Anlaşması, Türkiye’nin Topluluğa tam üye sıfatıyla katılabilmesi yolunu açık tutmakla birlikte, yürürlük süresine ilişkin bir hüküm taşımamaktadır. Bir başka ifâde ile,  Anlaşma, AB’nin istediği şartlar gerçekleşene kadar  süreç devam edecek, tam üyelik askıda tutulacaktır.

Ankara Anlaşması’nın amacı, Türkiye ile Topluluk arasında üç kademede tamamlanacak bir ortaklık ilişkisi kurmaktır. Bunlar: 1- Hazırlık dönemi, 2- Geçiş dönemi ve 3- Son dönem’dir.  Birinci kademede, Türkiye AET ilişkilerinin geliştirilmesi bakımından, Türkiye herhangi bir yükümlülük üstlenmemektedir.  İkinci ve üçüncü kademe süresince;  Türkiye’nin üstleneceği yükümlülükleri yerine getirebilmesi için Topluluğun yardımı ile ekonomisini güçlendirmesi ön görülmüştür.

Türkiye; Ankara Anlaşması’nda belirtilen şartlar içerisinde,  ikinci ve üçüncü kademedeki yükümlülüklerinin tamamına yakın bölümünü yerine getirdi. Buna karşılık AB, mâlî yardım konusundaki taahhütlerinin çok az bir bölümünü yerine getirdi. Emeğin serbest dolaşımı gibi herhangi bir şarta bağlı olmayan taahhüdünü ise inandırıcı bir gerekçe göstermeden uygulamaya koymadı. Bu tutumu, Türkiye’den gerekli tepkiyi görmeyince AB; 10 Aralık 1991’de Maastricht Kriterleri ve 11 Aralık 1999’da Kopenhag Kriterleri adı altında yeni, ağır ve belirsiz hükümler içermesi sebebiyle  yerine getirilmesi mümkün olmayan şartlar ileri sürdü.

Türkiye, Uyum Paketleri  adı altında bu şartların gereğini yerine getirecek hukukî düzenlemeler yapıyor, yeni kanunlar çıkarıyor. Ancak AB yetkilileri; Ortaklık Süreci’nin hangi târihte ve hangi şartlar altında sona erdirileceğine ve tam üyelik ilişkilerinin ne zaman başlayacağına dâir kesinlik ifade eden en ufak bir cümle söylemiyor. Söylenen tek söz:  İyi gidiyorsunuz, henüz bütün şartların yerine getirildiğine emin değiliz!

Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye ile AB arasındaki Ortaklık Süreci sonsuza kadar devam edecek.