Hissettiğimiz her duygunun kaslarımız üzerinde etkisi vardır. Öfke ve korku gibi olumsuz duygular beraberinde gerilim oluşturur. Mutluluk ve sevgi gibi duygular ise gerilimin boşalmasına sebep olur.
Başka bir ifadeyle, zihnimizdeki düşünceler ve hayaller kaslarımızın gerilmesine veya gevşemesine sebep olur.
Kaslarımızı germeden, fiziksel olarak gevşemiş bir haldeyken öfke ve korku gibi güçlü duyguları hissedemeyiz.
Kaslarımız gevşek olduğu zaman ise üzüntü hissedemeyiz.
Duygularımız yalnızca zihnimizde değil, her hücremizde, her organımızda ve her kasımızda mevcuttur. Kaslarımız duygularımızı tutar. Fiziksel esneme hareketi yaptıktan sonra kendimizi çok daha iyi hissederiz. Psikolojik gerilimler, fiziksel stresle birlikte kaybolur.
Öfkeli ve gergin insanların bedenleri gergin ve serttir.
Duygularımız bedenimizde her zaman belli bir bölgede yaşarlar . Bir duygunun etkisinden kurtulmanın en kestirme yolu onun yerini zamanında tespit etmektir.
Nefes alıp- verme ile kaslar arasında da ilişki vardır. Yavaş ve derin nefesler gerilime ters etkide bulunur. Derin nefesler bizi sakinleştirir.
Eğer bir duyguyu bastırır ve onu sonuna kadar yaşamaya imkan vermezsek o o duygudan kopamayız. Sevdiğimiz bir insan için duyduğumuz acıyı sonuna kadar yaşamazsak o acıdan bir türlü kurtulamayız.
Üzüntülerimizin verdiği dersler ve mesajlar vardır. “Her olanda bir hayır vardır” sözü bir gerçeğe işaret eder. Üzüntünün mesajını aldığımız zaman üzüntü bizi terk eder. Bu da bilgelerin bakış açısıdır.
Yarım kalan her şey insanı rahatsız eder. Bunun gibi duyguların tam yaşanmaması da rahatsızlık verir.
Unutmayalım: İnsanlığımız duygularımızdan belli olur.
Kaynak. Zülfikar Özkan, Kendinle Barışmak- İç İletişimin İyileştirici Gücü, KOCAV Yayınları, İstanbul, 2017.