İnsanoğlu, var olduğu günden beri bilmek ihtiyacındadır. İçinde yaşadığı şartlar gelişip değiştikçe bilgi de gelişmekte, insanın çözüm bekleyen meseleleri de artıp çeşitlenmektedir. Hayatın daha da yaşanır hâle gelmesi, küçüğü ile, büyüğü ile bu mevzuların günün şartlarına göre çözüme kavuşmasından geçmektedir. Bu alanda başarının ilk şartı da içinde yaşanan zorlukları aşacak, geleceğe yönelik planlar yapacak bilgi birikimine sâhip olmaktır. Şüphesiz bu bilgi birikimini sağlamanın yolu da okuma ve öğrenme çabalarından geçmektedir. Bu bilgi birikimini sağlayacak temel kaynak ise kitaplardır.
Kitapla kurulacak alâka biçimi, toplumun hayatı algılama ve sürdürme biçimini de belirler. Çocuklara kitabın sevdirilmesi ve onlara okuma alışkanlığının kazandırılması bu önemli konunun bel kemiğini oluşturur.
Birçok alışkanlıklar gibi okuma alışkanlığının da kazanılacağı dönem çocukluk dönemidir. Bu konuda başarılı olmak çok yönlü ve titiz bir çalışmayı gerektirir.
Çocuk kitaplarının kaliteli olması, çocuğun uygun zaman ve ortamda kitapla buluşturulması önemlidir. Çocuk ders kitapları dâiresinin dışına çıkabilmeli, ona ilgisini çeken şeyleri bulabileceği değişik konu, üslup ve biçimde kitapların da sunulması gerekir. Bu bakımdan çocuk kitapları anlayışının ciddiyetle ele alınması ve geliştirilmesi gerekiyor. Çocuk ne kadar önemli ise, onu hayata hazırlayacak yol ve yöntemler de öylesine önemlidir.
Anne babaların, henüz okuma yazma çağında olmayan çocuklara kısa sürelerle zaman zaman uygun kitaplar okuması, hem onların ana dillerini öğrenmelerine, hem de okuma alışkanlığı kazanmalarına yardımcı olur. Mahallî şivelerle konuşan anne ve babaların, imkânları ölçüsünde çocuklarına uygun sesli kitaplar almaları tercih edilebilir. Çocuklar, büyük şehirlere geldiklerinde anne ve babalarından öğrendikleri mahallî şivelerle konuşurlarsa, arkadaşlarının aşağılayıcı, dışlayıcı davranışlarına muhatap olabilirler.
Kitap bize bilmediklerimizi öğretir. Görmediğimiz yerleri tanıtır. Kitap okunduğu zaman göze, dinlendiği zaman kulağa seslenir. Kitaplar zamanımızı değerlendiren birer sevgili arkadaştır. Kitaplarla arkadaşlık küçük yaşta başlarsa bu güzel alışkanlık büyüyünce de devam eder gider. Kitaplar doğruyu, güzeli, iyiyi, yararlıyı bulmamıza yardım eder. Kitaplar hayatı sevdirir. Dünyayı güzelleştirir. İçimizi aydınlatır. Yazarlar, kitaplar aracılığıyla binlerce, yüz binlerce insana seslenirler. Yazarın düşünceleri kitaplar aracılığıyla ülkeden ülkeye yayılır. Bilgiler en uzak yerlere ulaşır. Yazarla okuyucu arasında bir bağ kurulur, bir yakınlık sağlanır.
Amerikan İzcileri Kitaplık Yöneticileri, 1917 yılında bir kitap haftası düzenlemeyi şehir yöneticilerine teklif ettiler. Aydınlar, yazarlar, yayıncılar teklifin benimsenmesi için çalıştılar. Bu çalışmalar sonucu Kasım ayının ikinci haftası dünyanın birçok ülkesinde Kitap Haftası olarak kabul edildi. Bu hafta daha sonra bizde de Çocuk Kitapları Haftası olarak değerlendirilmeye başladı.
Dünyada hiç bir dost, insana kitaptan daha yakın değildir. Sıkıntımızı unutmak, donuk hayatımıza biraz renk, ışık vermek, daracık dünyamızda bulamadığımız şeyleri yaşamak için tek çâremiz kitaplara sarılmaktır. Şu dünyada kitaplar yok oluverse, yaşamak ne kadar güçleşir, çekilmez bir ağırlık olur. Dünyamızı nasıl insansız düşünmezsek, insanı da kitapsız düşünemeyiz. Beyinde, düşüncenin kıvılcımının parladığı ilk andan beri, insan düşündüğü ve duyduğunu türlü şekillerle, eline ne geçirdiyse ona yazmaktan, çizmekten kendini alamamıştır.