CIA ile de iş tutmayı becerdiği için önce yol verilen sonra da öcü ilan edilen ve nihayetinde idam edilen Saddam Hüseyin modelli Arap politikacılarına namzet çokça isim var amma velâkin Muhammed bin Selman tartışmasız bir numara.
Veliaht kral olmasına bakmayın siz; 2015’ten beri yani 30 yaşından beri Suudî Arabistan’ı o yönetiyor. Hesapta kadın haklarına yönelik liberal tutumuyla da Batı medyasında balonlaması yapılıyor, yarın patlatmak için.
İlk iş olarak Yemen’de devrik Hâdi İktidarı’nı yeniden tesis için Husî guruplarını asker-sivil-çocuk demeden Amerikanvari bir bombardımana tuttu. Halen de bu alışkanlığını gıda ve su kaynaklarını vurdurarak sürdürüyor ki ya ölsünler ya teslim olsunlar.
“Yemen halkının bilincinde kuşaklar boyunca çok derin iz bırakmak istiyoruz. Suudî Arabistan’ın adı anıldığında çocuklarının, kadınlarının ve hatta erkeklerinin tir tir titremesini istiyoruz” diyen bir insanı bence tarihte bir yere not edin.
Dış müdahalecilikte Batı standartlarında bir karakter olan Muhammed b. Selman, içerde yolsuzluklarla mücadele bahanesiyle kraliyetin diğer prenslerini tasfiye etmekten de geri durmuyor. Bu alanda da Saddam’ın işkence geleneğini ihya ediyor.
Kişisel yaşamında da itibardan asla taviz vermiyor: Bir yata 500 milyon avro, bir tabloya 450 milyon dolar, bir şatoya 300 milyon dolar verebiliyor. Hatta kendisiyle birlikte dış gezilere katılma cesaretine sahip gazetecilere 100’er bin dolar nakit ödeyebiliyor.
BOP’un yeni eşbaşkanlığı iddiasından mıdır, nedir; geçen yıl bu vakitlerde Lübnan Başbakanı Saad Hararî’yi Arabistan’da alıkoymuş ve eline istifa metni vererek kamera karşısında okutmuştu. Adam da ne yapsın; zaten babasını suikastle kaybetmiş, kuzu kuzu okumuştu.
Şimdi de Suudî Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda muhalif gazeteci Cemal Kaşukçi’yi işkenceyle öldürtüp cesedinin parçalara ayrılarak yok ettirdiği iddiası var; hem de Suud’dan 15 kişilik özel cinayet ekibi getirterek..
Türkiye, bu Muhammed Selman’ın hem ülkemizde pervasızca taht oyunları oynamasına hem de Bloomberg gibi yabancı kanallara söylediği “Türkiye, İran ve radikal gruplar şer üçgenidir” sözlerine karşı müteyakkız olmalıdır.
Şimdilik Yahudilerin devlet kurma hakkından söz eden ve gölge değil gerçek kral olduğunda İsrail’i tanıyacağını söyleyen Prensefendi aynı zamanda Batılı tarzda kurgulanan ve içinde Mısır, BAE, Ürdün, Kuveyt, Bahreyn, Fas, Sudan, Senegal gibi ülkelerin askerî güçlerini de barındıran Sünnî Koalisyon’un da reisi.. Katar da vardı; onu paraları uçlanması için bir omuz atıp dışladılar ve ne olduysa, nasıl olduysa o da Türkiye’nin elinde kaldı.
Şu sıralarda da “Ordular! İlk hedefiniz İran’dır; ileri!” demeye hazırlanıyor. Daha doğrusu baş aktör ABD diyor, yancılar da durumdan vazife çıkarıyor. Lübnan’daki İran Hizbullahı’na bile gez-göz-arpacık çeken Muhammed bin Selman sayesinde Ortadoğu ve Dünyamız bloklar arası bir Sünnî – Şiî Savaşına sahne olabilir.
İran’ı “Nükleer bir Hitler” olarak gören Bin Selman da ülkesinde 2 Nükleer Reaktörü birden devreye sokma yolunda. Ve İran’ın nükleer silah programına devam etmesine karşı kendilerinin de nükleer silah yapacağını açıklamakta.
Trump’un Musevî damadı Jared Kushner’in sözünden çıkmayan Muhammed b. Selman için en güzel sözü açık sözlü Donald Amca söylemiş: “Seni biz korumasak 2 hafta bile iktidarda kalamazsın.” O da ne demiş: “Biz onlardan herşeyi parayla satın aldık.” Başka: “Biz 1744’den beri varız, ABD’den 30 yıl daha eskiyiz.” Pöh!