İnsanlar, kendilerinin ve başkalarının davranışlarının altında yatan sebebi görebilseler, pek çok sorun kendiliğinden çözüme ulaşır. Gerçekten farkındalık çok iyi bir ilaçtır.
Pek çok hasta, hastalığı hakkında bilgi edinerek hastalık sürecini durdurabilmektedir.
Eğer birini ilaçlarla tedavi ediyorsanız, gerçek sebep yerine belirtileri tedavi ediyorsunuzdur. Böyle bir tıp anlayışı yetersiz kalmaktadır. Gerçek tedavi, hastalık hakkında farkındalık oluşturmakla gelir. Yatıştırıcı ilaçlar yetersizdir.
Depresyon ve kaygı gibi rahatsızlıklar beyin kimyasındaki ayar yanlışları mıdır? Yoksa beynin sağlığa ve mutluluğa ayarlanmamış olması mıdır?
Neden başımıza gelen kötü olayları düşünüp durmak, iyi hissettiğimiz hatıraların tadını çıkarmaktan daha kolay geliyor? Çünkü beynimiz, iyilere kıyasla kötü tecrübelerden çok daha çabuk öğrenmeye programlanmıştır. Stresliyken kötü haberlere duyarlı oluruz. Bunu bildiğimizde beynimize doğru ayar verebiliriz.
Zihnimizi meşgul ettiğimiz şeyler, beynimize birinci derecede şekil verir. Beyin kendi şeklini zihnin üzerinde durduğu şeyden alır. Zihnimizi sürekli olarak endişe, şikayet, incinme ve stres üzerinde tutarsak, beynimiz öfke, üzüntü ve suçluluk gibi duygulara göre şekillenir.
Bu durumda beynimize yanlış ayar vermiş oluruz. Yapılacak iş beynimizi sağlığa ve mutluluğa göre ayarlamaktır.
Başarısızlığının sebebini bilen öğrenci, başarıya kolay ulaşır.
Hastalığının sebebini bilen hasta, çabuk iyileşir.
Ekonomisinin çıkmazı girdiğinin sebebini farkeden kişi, çıkmazdan çabuk kurtulur.
Beyninin çalışma prensiplerini bilen kişi, daha kaliteli, daha sağlıklı, daha başarılı ve daha mutlu bir hayat sürer.
Francis Bacon ‘un “Bilgi güçtür” sözünü hepimiz biliriz. Ancak bunu tam olarak içselleştirdiğimizi söyleyemeyiz.