Girne’den sabah erken yola çıkıp, Beşparmak dağlarından geçerek Kıbrıs’ta Türk-İslam tarihinin manevi tapu senetlerinin bulunduğu Lefkoşa’da Kıbrıs Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geliyoruz..
Evkaf İdaresi Genel Müdürü Prof. İbrahim Benter ile söyleşi yapıyoruz. Genel Müdür Benter Devri Alem kameralarına çok önemli bilgiler veriyor. Kıbrıs’ta vakıf medeniyetini yaşatmak, Vakıf mallarını korumak için çok güzel çalışmalar yapıldığını öğrenmenin mutluluğu içinde KKTC Yunus Emre Enstitüsü’ne geliyoruz. Türkiye’nin adadaki çok önemli ve başarılı kurumlarından olan Enstitü’nün Müdürü Hüseyin Şahin bey bizlere çalışmalar hakkında bilgi veriyor. Hüseyin Beyle Lefkoşa’nın kalbinin attığı Selimiye camisinin yanı başındaki Mimari güzelliği ile bir tabloyu andıran Enstitü binasında söyleşi yapıyor, Kıbrıs’la ilgili önemli bilgiler alıyoruz..
LEFKOŞA’DAN GAZİMAGOSA’YA GİDİYORUZ
Vakit kaybetmeden yola çıkıp önce Gazi Magosa’da Kıbrıs’ın fetih sembolü Lala Mustafapaşa Camisi, Namık Kemal Evi ve tarihi meydanın belgeselini çekip, Kıbrıs’ın manevi mimarlarından Kutup Osman Türbesini ziyaret edip, Birinci Dünya Harbi’nde İngilizlerin eline esir düşerek, Kıbrıs’da tutsak edildikleri kamplarda şehit olan Mehmetçiklerin mezarlarında Fatiha okuyarak, Kıbrıs’ın en uç noktası Zaferburnu ve Karpaz’a gidiyoruz
Karpaz da Rumlar için kutsal kabul edilen Kilise ve Papaz Okulu’nun olduğu yer aslında İslam askerlerinin Adaya çıktıkları ilk yerlerden birisi. Koruma altındaki eşekleri ile tanınan bu yer de, çok sayıda sahabe mezarının olduğu bilinmiyor.
Uzun bir yolculuk yaparak, verimli araziler, muhteşem koylar ve dünyaca ünlü altın kum plajlarından geçerek geldiğimiz Karpaz bölgesinde, Halen Rumlar’ın yaşaması dikkatimi çekiyor. Rumlar bölgeye büyük ilgi gösteriyor, Kilise ve Ruhban Okulu tamir ediliyor. Rehberimiz Ertuğrul Bey’den Kilisenin altında sahabe mezarlarının olduğu bilgisini alıyoruz. Sahabe mezarlarını Kiliseden geçerek 1950 yılına kadar ziyaret edildiğini öğreniyoruz. 1959’da Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’un emri ile kapıların kapatılıp, ziyaretin yasaklandığını öğreniyoruz. Kilisedeki papazla görüşüp çekimler yapıyoruz.
Kıbrıs’ın en uç noktası Zafer Burnunda dalgalanan Türk ve KKTC bayraklarımız Karpazlı Türkler, Koruma altındaki yaban eşekleri ve sahillerin İhtişamlı güzelliğin belgeselini çekip, Sahabe-i Kiram Mezarlarının da bulunduğu Kilise altından çıkan kutsal sudan içerek, Girne’ye dönmek üzere yola çıkarken, Kuzey Kıbrıs’ın tarih kültür ve inanç turizmine önem verilerek kalkınacağına inanıyorum…
GİRNE’DE VAKIF ESERLERİ
Beşparmak Dağları’nın yaklaşık 750 metre yüksekliğinde ki iki uçlu sivri tepesi üzerinde, stratejik önemi olan Boğaz geçidinin üst başında ki St.Hilarion adlı kalesiyle ünlü olan Girne, İslamiyet’in doğuşundan sonra Arap istilasına uğramış, Kıbrıs’a yapılan saldırılarda karaya çıkan Arap kumandanı Ömer şehit olmuş, burada altı arkadaşı ile birlikte bir mağaraya gömülmüştür.
Daha sonra 11. Yüzyılda Bizanslılar, ardından da Selçuklu Türkleri’nin egemenliğine giren şehir, 13. Yüzyıl başında Kıbrıs Lusinagalrı’ın egemenliğine geçince, şövalyeler kaleyi oldukça kuvvetlendirdi. Osmanlı İmparatorluğu’na 14. Yüzyıl ikinci yarısında katılan şehrin kalesi, Türklerce desteklendi. 1844’de onarımdan geçirildi.
Girne ve kazasında Osmanlı döneminde Cafer Paşa Cami, eski Türk eserlerinden birisidir. An nalı biçiminde Girne Limanı’nın arka tarafında yapılan bu iki katlı caminin güzel minaresi Girne Limanını süsler. Girne Kalesi’nin girişinde ki koridorun ucunda Cezayirli Sadık Paşa’nın mezarı vardır. Bundan başka kasaba da Yazıcızade mescidi anılabilir.
İlçeye Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde Yukarı Dikomi köyüne Rum Kilisesi yaptırılmıştır. Girne halen KKTC yönetiminde liman şehridir.