Süleyman PEKİN

Eğitimci

Semboller Fetişizmi

Fetiş denilen totemik parçalar yahut kişisel tapıncaklar çoğu zaman akıl ve ruh sağlığımızı etkileyen saplantılar / takıntılar haline gelebiliyor. Hem alışkanlıklarla yavaş yavaş hem de çaktırmadan..

Dinsel, cinsel, tinsel; metaî, siyasî, iktisadî; ne ararsan var fetiş sembollerinde. Fetişist yada fetişçi için bu semboller artık hayatın ve dinin, başarının ve tatminin yerini alır. Ağırlıklı olarak da erkeksi bir hastalıktır.

En başta teknoloji daha doğrusu telefon fetişizmi geliyor. Bakmak ve karıştırmak, çekmek ve paylaşmak, göstermek ve konuşmak adeta nefsimizin fizik tedavi süreçleri.. İnstagram, Snapchat, Facebook, WhatsApp, Messenger, Skype gibi antibiyotikleri de cabası..

Falan AVM’de bulunmak (ismi lazım değil), filan meşhur (piyasaca) mekânda (markaca) bir şeyler yiyip içmek (isterse zehir olsun) bazılarımız için nefes alıp vermek anlamındadır. Ve tabiî ki o ibadeti (!) teşhir etmen kaydıyla..

Bizim gibi turbo kapitalist (Alev Alatlı’nın tabiri) toplumlarda alışverişe dair her alanın markaşörleri o sosyo-ekonomik sahanın yüce fetişleridir. Arabadan diş fırçasına, tatil adresinden köpek bakımına değin..

Din eksenine gelirseniz Müslümanlar için Hilâl, Hıristiyanlar için Haç birer fetiştir. Peygamberimiz için Gül’ün, Hz. Ali için de Zülfikâr’ın fetişletirilmesi sözkonusu. Hatta dinin evrensel ve erdemsel boyutlarının tamamının ıskalanıp Namaz’ın (Salât işlevi bile bilinmeden) fetiş haline getirilmesi bile mevcut. Kıl, kurtul!

1960’ların Cinsel Devrimi’nin fetişik sembolleri halen yürürlükte. Dişilik, erillik, eşcinsellik; aşk, barış, vs. Şimdi de (2000’ler) Dizilerle (ismini sen koy) aldatma, boşanma, fantezi işleri yaveş yaveş fetişizme kaymakta.. Ki artık bu durum herkes için sıradanlaşmaktaymış gibi algılanmakta.

Gel ordan din ve yaşam şeriğimiz futbola..  Takım adlarının kısaltmaları (FGB) dövmelerden araba plakalarına, arkadaş seçiminden kahvehane seanslarına kadar bir kimlik ısrarı ve kişilik ikonudur. Hele hele forma renkleri sanki din-dar’lık / taraf-tar’lık yarışıdır. Borsası “Damarımı kessen ‘lâcivert & kırmızı’ akar”dan başlar başka damarlardaki kana bulaşmaya dek sürer.

Bir de işin siyasî yönü var ki o da futbol, din ve cinselliğin “3’ü 1 arada”sı gibi; kazanma, tatmin ve haz. Bazen ambleme kutsal kitap, siyasî lidere peygamber muamelesi yapmak; bazen de bakkala götürülen çocukların renkli ambalajlara düşkünlüğü gibi sandığa gittiğinde “Aslında vermeyecektim ama pusulada o işareti görünce kendimden geçmişim” zikrinde olmak.

Seçimleri memleket için farklı projeleri değerlendirmek yerine lig yada kupa gurup maçları gibi görmek, kazananla kaybedeni de günlük hayatta sürekli kullanılan koy-ma’lı cümlelerin şuuraltı olarak ‘aktif’ – ‘pasif’ olarak betimlemek çağdaş kültürümüzün totemik trendleri sayılabilir.

Fetiş mi diyorduk; kimi zaman bir tarih, kimi zaman bir olay, kimi zaman bir bina, kimi zaman bir eşya, kimi zaman bir sûret, kimi zaman bir söylence fetişe dönüşebilir. Genellikle ilkel veya küresel topluluklarda sihir-büyü-uğur tapıngaçıdır. Tevhidî veya ilkeli topluluklarda yeşermez / yeşeremez.

Allah’tan biz “L” demesini biliyoruz da..