Ey Nâzım!
Moskova’yla yağlı ballı, şiiri hardallı, doktrini martavallı, dâvâsı zavallı Nâzım...
Büyük şâirsin fakat seni “her bakımdan büyük” göstermeye, “en büyük” göstermeye çabalayanlar ve senin harmanını yabalayanlar var.
Hem de sürü sürü...
Yürü Nâzım, yürü!
(Senin gibi ben de kaafiyeyi seviyorum.)
Seni “Türkiye’nin en büyük komünisti” olarak görenler var.
(Mustafa Suphi, Hikmet Kıvılcımlı veyâ Behice Boran vs... Bunlar senin arkanda nal toplayan zavallılar... Yazık oldu bunlara)
Meselâ Can Yücel der ki:
“Nâzım Hikmet ortaya çıkmasaydı, Türkiye'nin en büyük komünisti Necip Fâzıl olurdu!”
Yücel bu sözüyle Necip Fâzıl’ı övmüş gibi ama asıl seni medhediyor...
“Mâvi Gözlü Dev” güzellemeleri gırla gidiyor...
Meddahların ellerinden gelse seni toprağından çıkartıp yeşertecekler.
Gübrelenip sulan Nâzım...
Ulan Nâzım, ulan Nâzım!..
***
Can Yücel’in bu sözüyle coşan Soner Yalçın da seni parlatmak uğruna dev aynasından seyrediyor, Necip Fâzıl’a ise dürbünün tersiyle bakıyor:
Neymiş, Necip Fâzıl’ın hiçbir büyüklüğe tahammülü yokmuş... Demek ki Sultânü'ş-Şuarâ'nın “Sonsuzluk Kervanı, peşinizde ben / Üç ayakla seken topal köpeğim / Bastığınız yeri taş taş öpeyim / Bir kırıntı yeter kereminizden / Sonsuzluk Kervanı, peşinizde ben...” gibi mısrâlarını hiç duymamış veyâ anlamamış...
Ama Soner Yalçın muhtemelen üç maymunu oynuyor.
Necip Fâzıl gûyâ sana duyduğu kıskançlık sebebiyle düşman kesilmiş... Seni öylesine kıskanıyormuş ki hep taklîd ediyormuş... Peki, Necip Fâzıl seni bu derece kıskanıp taklîd ediyorsa şiirinin şekil ve üslûbunu niçin seninkilere benzetmeye hiç uğraşmadı?
Bu Soner Yalçın her şeyi gıcırı bükme araştırıyor, sanırım. Seni Necip Fâzıl’la mukaayese ettiği o uzun yazısından da bunu anlamak mümkün. Meselâ Necip Fâzıl’ın “Bir akşam bir ateş duyup içimde / Kadın kadın diye içimi oydum / Başıma bir soğuk yer istedim de / Alnımı mermerin üstüne koydum” mısrâlarına “erotik” damgasını yapıştırmış ama senin -buraya almaya hicap duyduğum- onca müstehcen sözlerin hakkında hiçbir şey dememiş...
Necip Fâzıl’ı da seni de futbol takımı tutar gibi sevenlerin haddi hesâbı yok...
Sütunlara dolan Nâzım...
Ulan Nâzım, ulan Nâzım!..
***
Yâhu Nâzım, seni övenler bu işi hep Soner Yalçın gibi yapıyorsa düşmana ihtiyâcın yok... Fâzıl'ın 11 Nisan 1936 târihli “Nâzım Hikmet'e İlk ve Son Hitap” serlevhalı muhteşem ve timsâl-i mücessem yazısını baştan sona aktaran Soner, altına şu notu düşmüş:
“Bildiğiniz gibi Recep Tayyip Erdoğan'ın rol modellerinden biri Necip Fâzıl... Yukarıdaki yazıyı okuyunca Erdoğan'ın dilinin kabalığını anlıyorsunuz…”
(Soner Yalçın, kendine göre ve kendi çapında “Erdoğan'ın dilinin kabalığını” anlatmak istemiş. Gelgelelim farkında olmadan şu mesajı vermiş: “Bu Erdoğan da Necip Fâzıl gibi, sözün bütün inceliklerini bilir ve öyle konuşur...”)
Oysa sen överken de yererken de isâbetli cümleler ve mısrâlar söylerdin...
Son erlere kalan Nâzım...
Ulan Nâzım, ulan Nâzım!..
***
Dyadya Nâzım, ne dersin, bu Soner Yalçın, mevzûları hep böyle yarım yamalak ve şaşkın şavalak mı ele alıyor acabâ? Bak, meselâ senin ateist olduğunu hiç söylemiyor. Hâlbuki sen "Hâfız-ı Kapital" olmak isteyen ve ateist olmayı da başaran birisin. Üstelik bunları da açıkça yazmışsın:
"Yok üstünde tabiatın / tabiattan gayri kuvvet" diyordun.
Kendi Allah'ını târîf ediyordun: "Allahsız yaşayabiliyor insan / ama Allahlı da yaşayabiliyor / Benimki gibi olursa hele / suya sabuna dokunmayan / politikayla uğraşmayan bir Allah / Muska gibi bir şey..."
Mızraklı İlmihâl'e dâir yazdıklarını da alırsak yazı uzar, kabak tadı verir. Soner Yalçın'ınki gibi...
Allahsız Nâzım! Keşke bütün Allahsızlar senin gibi mert olabilseler...
Cehenneme çullan Nâzım...
Ulan Nâzım, ulan Nâzım!..
***
Ey Nâzım, seninle işim yine bitmedi ama kusura bakma, başka mevzûlar da var.
Şimdilik bu kadar...