Kimilerine göre Bahar Bayramı, kimilerine göre de İşçi Bayramı.
Son olarak 22 Nisan 2009 târihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen bir kanun ile ‘Emek ve Dayanışma Günü’ olarak tâtil ilân edildi.
Hâfızâlarda kalan izlere göre 1 Mayıslar, ülkemizde kardeş kanının akıtıldığı korkulu günlerdir. Geçmiş yıllarda, neyi kutladıklarını bilmeyen sorumsuz kuruluşlar ve kötü niyetli insanlar, kanlı çarpışmaları, yağmalamaları, vitrin camı kırma eylemlerini, sopayla yerdeki çiçekleri dövme çirkinliklerini… kızıl bayraklar açarak gerçekleştirdiler. O günler, bizim acılı günlerimizdir.
Ülkemizde, işçilerle ilgili hiçbir olumlu gelişmenin oluşum târihi 1 Mayıs değildir. Türkiye’de 3008 Sayılı İş Kanunu’nun kabul edildiği 1 Temmuz (1936) günü, İşçi Bayramı olarak kutlanması daha uygun bir gün olarak düşünülebilir.
1 Mayıs Bahar Bayramı da değildir. Bahar Bayramı’nın kutlanması için geleneklerimize göre en uygun gün, Rumî takvime göre 23 Nisan’a, Miladî takvime göre 6 Mayıs’
O günleri ıstırapla anıyor, o günlerin geride kalmış olmasından dolayı mutluluk duyuyorduk. Yeni düzenleme, umulur ki o günlere çıkartılmış dâvetiye yerine geçmez.
BİR MAYIS’IN KÖKENİ
1 Mayıs, komünist rejimin hüküm sürdüğü ülkelerde, eski târihlerden kalma köhnemiş bir âdetin uygulama günüdür. Ve o âdetin günümüzde hâlâ devam ettirilmek istenmesi, bir kızıl irtica olayıdır. Yakın târihlerde en geniş kapsamlı 1 Mayıs kutlamaları Moskova’d
1800’lü yılların ikinci yarısından itibaren Amerika Birleşik Devletleri (ABD) sanayileşme sürecini aşıyordu. İşçiler, günde 16-18 saat çalıştırılıyorlar, fazla mesai hakkından faydalandırılmıyorlardı. Bu durumu protesto etmek üzere 1 Mayıs 1886 târihinde, Chicago şehrindeki işçiler bir gösteri düzenlediler. Gösteride, yağmalama olayları yaşandı. Kalabalıkları dağıtmak isteyen emniyet güçleri ateş açmak mecburiyetinde kaldı. Açılan ateş sebebiyle ölenler, yaralananlar oldu. İşçiler, ölüm olayını protesto etmek için 4 Mayıs günü yeniden toplandılar. İşçilerle polisler arasında çıkan çatışmalar sırasında her iki taraftan da onlarca kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı. Bu sebeple 1 Mayıs gösterilerinin kanlı bir şekilde kutlanması, âdetâ gelenek hâline getirildi. Amerika’da başlayan 1 Mayıs kutlama alışkanlığı, Rusya’da geliştirilmiş, dünyaya buradan yayılmıştır. Rusya’da yapılan törenlerde kapitalizme, sömürüye, global sömürgeciliğe, adâletsizliğe, eşitsizliğe, savaşlara, baskılara ve yasaklara karşı tepkiler dile getirilir. Çok sıkı güvenlik tedbirleri sebebiyle cam kırma, yağmalama eylemlerine rastlanmaz.
1 Mayıs kutlamaları özellikle; emeğin, sermâye tarafından dâima sömürüldüğüne inanıldığı ortamlarda ve zaman içerisinde, sol çevrelerin, sendikaların ve sermâye aleyhtarlarının kışkırtmalarıyla daha da sertleşti. Diyalektik materyalizmden beslenen bu kışkırtmalar, uygun gördükleri kişilerin kafalarına; önce, işçi ile patronun bir araya gelemeyeceği görüşünü yerleştirdiler. Sonr
İşçi kesimi ve temsilcileri; 1 Mayısları, çalışanlar arasında birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücâdele günü, emeğin hak talebi günü olarak kabul ettiklerini belirtiyorlar. Birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücâdele… Bunlar takdirle karşılanacak kavramlardır. Bu temiz kavramların kanla kirletilmemesi arzu edilir. Hakları, imtiyazlılar ve gücü temsil edenler arasında paylaştıran düzeni savunmak ne kadar yanlış ise; bu yanlışlığı, vurup kırmalarla - kan dökerek önlemeye çalışmak da o derece zararlıdır. Târihte, hak arayışlarında ölçüyü kaçıranların hayatlarını kaybettikleri çok görülmüştür. 1 Mayıs 1886 târihli işçi mitingini düzenleyenlerden yedi kişi ölüm cezâsına çarptırıldı. Bunlardan 4’ü idam edildi. İki kişi 15’er yıl hapse mahkûm oldu.
BİZDE 1 MAYIS
Ülkemizde ilk 1 Mayıs kutlaması, 1909 yılında gerçekleştirildi. İkinci Meşrutiyet döneminde Üsküp’te, 1911 yılında Selânik’te, 1912 yılında İstanbul’da gösteriler yapıldı. 1 Mayıs 1921 târihinde İstanbul’da, Şirket-i Hayriye (3) ve Tramvay işçileri gösteri düzenlediler. 1 Mayıs 1922 târihinde İmalât-ı Harbiye (4) işçileri Ankara’da 1 Mayıs için miting düzenlediler. 1923 yılına gelindiğinde, gösteriler; Mersin, İzmir, İzmit ve Adapazarı’na yayıldı. 1924 yılında işçilerin fazla olduğu daha çok merkezde toplantılar düzenlendi. 1925 – 1932 yılları arasında 1 Mayıs gösterileri yasak kapsamında kaldı. En büyük işçi eylemi, 1 Mayıs 1976’da gerçekleştirildi. 1 Mayıs 1977 târihinde İstanbul’da, Taksim Meydanı’nda yapılan mitingde, 34 kişi can verdi, 93 kişi yaralandı. 12 Eylül 1981 târihinde, Türkiye’de 1 Mayıs günü, resmî tâtil olmaktan çıkartıldı, 1 Mayıs kutlamalarının meydanlarda gerçekleştirilmesi yasaklandı. 1996 yılına kadar 1 Mayıslar kapalı salonlarda kutlandı. Yasaklamadan sonra salon dışındaki ilk 1 Mayıs gösterileri 1996 yılında, Kadıköy’de yapıldı. Bu gösterilerde, mağazaların vitrin camları kırıldı, yağmalamalar oldu, üç kişi öldü. Frenleyemediği yıkıcı - kırıcı emellerini, çiçekleri beyzbol sopası ile döven kızın fotoğrafı, bu gösterilerin sembolü olarak zihinlere yerleşti.
* * *
Günümüzde, soğuk savaş dönemi gerilerde kaldı. İşçileri, kanlı savaşlara âlet eden komünist rejim yıkıldı. Terörist eylemlerle hak aramaya kalkışanların bir kısmı, yaşama haklarını bile kaybettiler. Kin ve nefret kusarak, kan dökülerek hak elde edilemeyeceği anlaşılmış olmalı. Devlet, 1 Mayıslara anti sol söylemlerle karşı çıkıyordu. Sağduyulu insanlarımız, hak arayışları ile vitrim camı kırmak - yağmalama yapmak arasında bir ilişki kuramıyordu. Bu sebeple 1 Mayıs’larda korkular içerisinde idi.
O korkulu günlerin geride kalması, bir daha yaşanmaması için 1 Mayısların yine kapalı salonlarda ve fikir bazında değerlendirilmesi, hak arayışları ile birlikte, huzur arayışlarına ve beklentilerine en mükemmel karşılık olacaktır.
Milletlerarası ekonomik bütünleşmeler sebebiyle yabancı sermâye, artık sınır tanımıyor. Bu gelişmeler; yeni istihdam alanları oluşturacak yerde, ekonomik krizlerin yaşanmasına, işsizler ordusunun büyümesine yol açıyor. Günümüzde; işsizlere iş temin edilmesi problemi, herhangi bir işe sâhip olanların haklarının alınması çalışmalarının önüne geçti. O halde, kapalı salonlarda yapılacak açık oturumlarda ilmî araştırmalar ürünü olan tezlerle ve tebliğlerle bu problemlere çözüm aranması dönemindeyiz.
-------------------------------------
(1) Hıdrellez: Kelimenin doğrusu, Hızır İlyas’tır. Hızır, ölümsüz olduğuna inanılan bir peygamberdir. Çâresiz kalan inançlı insanlar, rahatlamak için bir çözüme kavuştuklarında, ‘Hızır imdada yetişti !’ Denilir. Burada ismi geçen Hızır, sözü edilen Hızır Aleyhisselâm’dır. İlyas ise, tabiatı canlandırdığına inanılan bir başka peygamberin adıdır. Rivâyete göre, Hz. Hızır ve Hz. İlyas 6 Mayıs günü bir araya gelerek, tabiatı bahara hazırlamışlar, dertlilere devâ, hastalara şif
(2)Tepreş: Kırım Türkleri arasında, Tepreç ve Kıdırlez olarak da anılır. Anadolu Türklerinde Hıdrellez olarak isimlendirilen kavramla aynı mânâyı ifade eder. Kırım halk yaşayışında, İlkbahar mevsimi; 21 Mart’ta başlar, 20 Haziran’da sona erer. Mevsimin tam ortası 6 Mayıs günüdür. 6 Mayıs, eski takvime göre 23 Nisan’
(3)Şirket-i Hayriye: Günümüzde İstanbul’da faaliyet gösteren Şehir Hatları İşletmesi’nin o dönemdeki adı.
(4)İmâlât-ı Harbiye: Günümüzdeki Makine Kimya Endüstrisi Kurumu’nun o dönemdeki adı.