“Övemem, kendi yaşamının seyircisisin.
Yeremem, davranışlarının kaynağı gerçek.
Anımsayamam, ya tam varsın ya tam yok.
Tutamam, hiçbir yerde bütününle değilsin.” demiş ya şair Celal Sılay; senin için demiş.
Ve “Sağımız sefalet solumuz ölüm” dediği “İki Yüzlü Melekler”şiirinde Attila İlhan’ın anlattığı sensin, İstanbul şehri değil.
Allah’a bağlılığın “Ey Musa! Sen haklısın ancak rızkımızı Firavun veriyor”dan ibaretti gerçekte ama sen hep kendini olduğundan fazla ve farklı gösterdin. Muhsin Yazıcıoğlu’nu anarken “Firavun’a karşı çıkmak yetmez, Musa’nın yanında olmak gerekir” paylaştın ama ömründe bir kere bile Musa’nın yanında yer almadın.
Düz yaşayacağız, düz duracağız düz yürüyeceğiz. Dik duracağız doğru gideceğiz” dedin ve demektesin ama artık söyle: Ne zaman düz yaşadın, kaç defa dik durdun?
Niye hep yapmadığın ve yapamayacağın şeyleri söylemektesin sürekli? Günahlar içindeyken sevaba duyulan özlemden ötürü mü yoksa kısa tatminlerle vicdanın ağzına bir parça glikoz şurubu sürüp ikiyüzlü yaşamına yeni yüzler açmak için mi?
Hiç kaybeden veya kaybedeceğini bildiğin partiye oy verdin mi? Hiç şampiyonluğa değil de küme düşmeye oynayan bir takımı tuttuğun oldu mu yoksa ömrünü ‘3 Büyükler’ mitinin gevişinde mi geçirdin?
Hiç Texas - Tommiks okurken Çelik Bilek’in ve Ranger Yüzbaşı’nın yenilmesi için niyazda bulundun mu? Yada mesela bir Rambo filminde Afganlıları veyahut Vietnamlıları tuttuğun ve onlar için yandığın oldu mu?
95 yıllık demokrasi tarihimizin 70 yıllık NATO tarihinde hiç Amerika’yla söylem olarak bile olsa dövüşen bir siyasî yapıyı destekledin mi? Neden hep ekonomik krizler esnasında maçı bozdun da başörtüsü, Türk Bayrağı, TC ibaresi mevzularında hiç kımıldamadın?
Yunan Gâvuru mercimek tarlasına girmeseydi Kurtuluş Savaşı’nı mı yoksa İngiliz Mandası ile Amerikan Mandası arasında yazı - tura atmayı mı tercih ediyor olacaktın? Destanların hep kahramanlıkla dolu ama İstiklal Marşı’n “Korkma!” ile başlıyor.
Doğum gününe bile Kandil yaktığın ve adını salâvatsız anmadığın Peygamber’in “Beni Hud Suresi ihtiyarlattı” derken ve sık sık 112. sıradaki “Festakim kemâ umirte! – Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” âyetini dile getirirken sen hangi göstermelik sünnetin peşinde mü’minlik pozları döktürüyordun?
Sıcak para kredi olarak yüksek faizle bile ülkeye girdikten ve sana da alışveriş imkânı olarak yansıdıktan sonra câiziyeti, geri ödenip ödenemeyeceği seni alâkadar etmez; di mi? Ama Ramazan gelince sakızın, Kurban gelince tavuğun câiziyetini sormayı unutmayasın.
Dâvâ-ülkü-mücadele yüklemesiyle ömrünün 3’te 2’sini geçirmiş yüzlerce insana bir partinin yada bir partilinin talimatlarını dâvâ adamlığı ve yiğitlik olarak sunduktan sonra da dik duruşla ilgili paylaşımlar yapmaktan geri durma e mi!
Rahat ol; herkes senin gibi. Amcamın oğlu, teyzemin kızı, görümcem - gelinim farketmiyor. A’sı, B’si, C’si seninle hemfikir. Sonra topluca diyesiniz ki “Bu memleket nereye gidiyor?” tabii ki sizin istediğiniz yere.
“İnsanın kendini aşan bir gaye uğrunda çalışmasını ‘Enayilik’ sayanlar”ın kredi kartları adedince bulunduğu bir yerde, her şeye ve herkese rağmen, bileyerek ve isteyerek, ısrarla ve inatla “gönüllü kerizlik” moduna sonradan da olsa girip çıkmamaya çalışanlara selam olsun!