‘’Ey Güzel İstanbul,
Sen Bir Ömre Bedelsin’’ demişti;
Şair…
Ya şimdi?
Gecenin zifir karanlığı düşmüş yaşadığım şehrin üstüne;
Tüm ayıpları gizleyecek sanırsın!
Ama ne çare?
Şehrin her yanını sarmış aynalı binalarla,
Yükselen demir dolu yığınlar…
Neredeyse bütün yeşilleri yok ettiler,
Çaldılar!
Denizin rengi çoktan kaçtı,
Balığın tadı bile değişti!
Ne balıkçı Yorgo kaldı,
Ne de çirozlar.
Nerede o lezzetine doyum olmaz karagözler,
Kırlangıçlar, uskumrular?
Ağaçları kalmadı ki,
Tünesin serçelerle, kırlangıçlar.
Yok!
Neredeyse kalmadı şehrimin meydan süsleri,
Güvercinlerle, kumrular…
Biz bile bulamazken;
Marmara’da palamudu,
Kofanayı, lüferi!
Onlar nerden bulsun?
Şehrimin o beyaz süsü martılar!
Şimdilerde hepsi baştankaradalar…
‘’Ey güzel İstanbul Sen Bir Ömre Bedelsin.’’
Demişti şair.
O gecenin sabahında…
Bir kez de, şimdilerde baktım;
‘’O Aziz İstanbul’a ’’
İçim cız etti!
Ona yapılan bunca acımasızlığa…
Dön bak!
Dön çevrene bir bak!
Ne kalmış?
‘’O Güzel İstanbul’dan’ geriye…