İnsan yeni olanı aramak üzere programlanmıştır. Bu sebeple zengin duygular yaşayabilmemiz için, yeniliklere açık olmamız gerekir.
Değişiklik mutluluğun kapısını açar. Tavuk döner yiyen kimse, tekrar tavuk yemektense kuru fasulyeden daha fazla zevk alır.
Goethe’nin ifadesiyle. “ Hiçbir şey üst üste gelen güzel günlerden kötü olamaz.” Çünkü hedonik adaptasyon aynı şeyden sürekli zevk almamızı önler. Ruhumuz yenilik ister.
Farklı gruplarla bir faaliyete katılmak, farklı bir şeyler yapmak, aynı grupla faaliyet yapmaktan daha iyidir.
Bir sürpriz, yaşayabileceğimiz en coşkulu haz duygularından biridir.
Diğer yandan yeni olana karşı korku duyarız. Gerçi bu korkular da geçer. İnsanlar, iyi deneyimin çekiciliğindense bir rahatsızlık tehlikesine karşı daha duyarlı olurlar. Tehlike olmasa da eski programlar işlemeye devam eder. Bu korkular da kısa sürer.
Her gelen belediye otobüsünün yeni yolcularla gelmesi gibi, her değişiklik de yeni duygularla gelir.
Yaşadığımız heyecan, farklı ruh halleri getirir ve konuşmalarımıza malzeme sağlar. Her deneyim, kazanılan her bilgi, yeni keşiflerin kapısını açar. Bu yolla kişinin yaşadığı keyif yerini başka bir keyfe bırakır.
Bu yenilikler ve değişiklikler kişiyi ömür boyu süren mutluluk yolculuğuna çıkarır.