Acaba neden pek çok insan lokantalarda en iyi masa arıyor? Oturulan yer çok mu önemli? Neden bazı kişiler bir restoranda hayatlarının geri kalanında görmedikleri saygıyı görmek istiyorlar?
Bunun sebebi, diğer insanlardan saygı görmektir. İstediği saygıyı gören kişinin beyni serotonin denilen mutluluk hormonunu salgılar ve kişi kendini iyi hissetmeye başlar. İşte bu sebeple insanlar yüksek statülü kişilere yaklaşmak istiyorlar. Bu sebepten statü arayışı içine giriyorlar. Onları sevdikleri için değil.
İnsanlar, bir gruba dahil olmak istiyorlar. Dışlanmaktan korkuyorlar. Dışlanmak kötü hissettiriyor. Kişi kendinden üstün birisi tarafından dışlandığında beyni, kortizol denilen stres hormonu salgılıyor. Bu kortizol kişiyi geride kalmaması için uyarıyor. Birinin kendisinden ileride olduğunu hisseden kişi kendisini tehdit altında hisseder. Kendisi istemese de bilinçaltı düzeyde kişi bir adım geride kalmak durumundan kaçınmak ister.
Kişi her zaman daha fazlasını ister. Elindekiyle yetinmez. Ödül arar. Beklenen ödüle doğru giderken domamin salgılar ve dopamin ona iyi hissettirir. Ancak kişi hep yeni ödül arar. Çünkü bilinen, ulaşılmış eski ödül dopamini tetiklemez.
Grup arkadaşlarıyla birlikte olan kişinin beyni oksitosin salgılar. Grup arkadaşlarından ayrıldığında oksitosin azalır ve kişi kendini kötü hisseder. Paniğe kapılır. Tekrar sosyalleşir gruba katılırsa oksitosin salgılanmaya başlar ve kortizol azalır.
Ancak bütün bu iyi hissetmeler birkaç saniye kadar kısa sürede iyi hissettirir. Beynimiz zaten sahip olduğumuz şeylerin etrafında kafa yormak üzere tasarlanmadı, bunun bir heyecanı yok. Bu sebeple bir salgılamadan sonra dibe düşüyoruz.( Lortta Graziano Bruening, Mutlu Beyin, s. 90).
Doktor, Doçent ve Profesör unvanı alan pek çok kişinin sevincinin kısa sürdüğünü görüyoruz.
İnsanoğlu elindekiyle yetinmek yerine hep yeni heyecanlar arıyor. Sosyal kıyaslamalar yapıyor. Sevgisini kazandığı kişiler bir müddet sonra serotonin salgılanmasına sebep olamıyorlar. Beyin daha önce işe yarayan yollardan yine serotonin arıyor. Böylece başka insanlara yaklaşmayı, onlardan saygı görmeye çalışıyor.
Tüm sağlıklı insanlar önemli görünmek ister. Bununla birlikte haddini aşan her şey zıddına dönüşür.
Pek çok insan kurtarılmaya ihtiyaç duyan bir dünya arar. Bu dünyaya katkı sağlamayı düşünerek kendini iyi hissetme arayışı içine girer. Kendini iyi hissetmek için, bol bol dünyayı kurtarma nutukları çeker.
İşte bu yüzden pek çok insan lokantalarda iyi masa arıyor, iyi insan arıyor iyi statü arıyor. Kendi statü nesnesini elinde bulunduranlara da öfke duyuyor.
Sonsuz serotonin sağlayacak ve sonsuz iyi hissettirecek bir bir yol yoktur. Saygı arayışı bazen hayal kırıklığı yaratır.
Birine güvendiğimiz zaman veya biri bize güvendiğinde oksitosin salgılanır. Fakat hayatta kalmanın yolu herkese güvenmekten geçmez. Beynimiz sürekli güven hissetmek yerine sosyal ilişkilerimizi derinden inceler ve analiz eder.
Bu sebeple pek çok insan önce birilerine aşırı güveniyor ve bağlanıyor, sonra da onlardan nefret etmeye başlıyor.