Demokrasi “siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi”dir.
Demokrasi aynı zamanda bir “erdemliler hareketi”dir. İçinde hoşgörü, yüksek ahlak, özgürlük, barış, kardeşlik ve eşitlik bulunur. İnsanlar bu sistem içinde birbirilerine karşı saygılı ve anlayışlıdır. Birbirlerinin üzerinde bir tahakküm kurmaya çalışmazlar.
Demokrasilerde bireyin özgürlükleri başka bireylerin özgürlükleri ile sınırlıdır. Dogmalar değer bulamaz. Irk, etnik, dini ve mezhep, dil farklılıkları belirleyici unsur olmaz.
Ama gelin görün ki, 72 yaşına girmiş bulunan demokrasimizde nerede ise bunların hiç birini bulamazsınız. Bir de, “demokrasi kültürü”müz oluştu diye böbürlenip dururuz...
Ülkemiz demokrasisi, tarihimizin en zor günlerinden geçiyor. Siyasi partilerin davranışları ve söylemleri, liderlerin tavırları, hoşgörüsüzlük, ahlaki zaafiyet, yolsuzluk ithamları, iktidarın ne pahasına olursun olsun sürdürülmesi gayretleri, demokrasiden bölücülük çıkarma çabaları ve bütün bunların halkın davranışlarında yansımalar bulması; demokrasimiz için çok üzücü bir tablo ortaya koyuyor.
Düşünün ana muhalefet partisinin genel başkanının, Türk Milletinin seçim tercihini “etnik ve mezhep temelli düşüncelerin belirlediğini” ifade etmesi, hangi noktada olduğumuzun bir dışa vurumudur.
İktidarın ise muhalefete hem de kendisini iktidardan edebilecek bir muhalefete ve siyasetin yeni yüzlerine hiç tahammüllü yoktur. Sanki ebediyen iktidarda kalınmak ister gibi bir tavır ve davranış içerisindedirler. Bu taraftarlarına da, yansımaktadır.
Siyasi partilerin Gazi Meclis(TBMM)'te yapılan grup toplantıları ise futbol maçlarını aratmayacak tezahürata ve tribün şovlarına sahip olmaktadır. Siyaset “ulan ahlaksız” seviyesine inmiştir.
Yeni kurulan bir siyasi partinin ilçe başkanı; ilçe binası tutmak için en az yirmi yer baktığını ve tam sekiz kez kontrat yapmak zorunda kaldığını ve insanların parası mukabili boş duran gayrımenkullerini, üzerilerindeki “mahalle baskısı” nedeni ile kiraya vermek istemediklerini bana anlattığında hayretler içinde kaldım.
Nerede AB kriterleri, nerede demokrasi, nerede çoğulcu çok partili parlamenter sistem, nerede hukukun üstünlüğü, nerede anlayış ve hoşgörü ve de bütün bunların cem olduğu demokrasi kültürü, nerede? Sadece boş nutuklarda mı, bunlar?
Ya da muhalefetin çalışmalarına katılırsanız ve burada yazmak istemediğim; o olur, bu olur baskıları ve de hatta tehditleri! İşinden atılanlar, görevlerinden alınanlar, görev süreleri yenilenmeyenler! Bu nasıl demokrasi? Farklı düşünemeyecek ve farklı hareket edemeyecek miyiz? Meselelere kendi penceremizden bakamayacak mıyız? Yasak mı, bunlar? Yasaksa, demokrasi aynı zamanda bir yasaklar sistemimi de, oluyor? Çokbilmiş demokrasi havarileri anlatsın da bir öğrenelim...
Olmaz arkadaşlar, olmaz! Aynen hukuk nasıl hepimiz için lazımsa emin olun demokrasi de, hepimiz için lazım... Vazgeçin bu sevdadan! Böyle devam ederseniz, ülkenize ve topluma en büyük kötülüğü yapmış olursunuz. Bu dünya Sultan Süleyman'a bile kalmamış size de kalmaz. Ama toplumu öyle bir kaos sokarsınız ki; bunun faturasını onlarca nesil öder. Bunu yapmaya hakkınız ve hakkımız yok! Açın yolu, kaldırın demokrasinin önündeki engelleri... Türk Milletine bu yakışır.