Cihad modundayız. Allah, Türk Ordusu’na hasarsız zafer nasip etsin! Türkiye çoktandır yapması gerekeni ve bir müddet Cumhurbaşkanı’nın ağzından seslendirdiği harekâtı yaptı; has etti.
Bu bir başlangıç harekâtı. Hem sınır vilâyetlerimiz olan Hatay’la Kilis’i, hem de sınırlarımızın dışında oluşturduğumuz Güvenli Bölge arazisi ile Astana Süreci’nde Türkiye’nin denetimine bırakılan ve ağırlıklı olarak ÖSO’nun konuşlandığı İdlip İlini tehdit eden Afrin’deki PKK / PYD unsurlarının temizlenmesi elzemdi.
İkincisi ve daha da elzem olanı Menbiç ve Fırat’ın Doğusuna yapılması gerekecek İkinci Harekât. Şu an Birincisi için duadayız ama İkincisi yapılamazsa Birincisinin sonuçları bile zamanla değişebilir.
Putin – Esad blokuna ÖSO’nun elindeki Halep Havaalanı’nı feda ederek Rusya ve Suriye’yi razı ettik. Suriye’nin rızası kerhen.. Amerika da zımnen yani Menbiç’e ve Fırat’ın Doğusuna harekât yapmamamız karşılığında göz yummuşa benziyor. Doğrusu asıl zorluk Afrin’deki Terör Yuvası dağıtıldıktan sonra başlayacak.
Hatırlar mısınız bilmem, Barzanî’nin yaptığı Bağımsızlık Referandumu sonrasında İran ve Irak Merkezî Hükümeti’yle birlikte olaya müdahil olmuş ve ciddi sözler / yaptırımlar tekellüm etmiştik. Referandum balonu söndü ve Türkiye de bedel ödetici hiçbir yaptırıma girmedi. Ne Habur kısıtlandı, ne ikinci bir sınır kapısı olarak Ovacık açıldı, ne de Barzanî’nin Türkiye’deki Şirketlerine el kondu. 3 kuşaktır emperyalizmin gedikli işbirlikçisi bir ailenin ferdi; Mesud olsun Neçirvan olsun, imkân bulunca yarın yarım kalan işi tamamlamaya kalkışmayacak mı? Dış politikada bu ne süreksizlik!
Irak’ın kuzeyinde Kürdistan ismiyle bağımsızlığı tanınmasa da halen tanıdığımız Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi var. Buna ister Dicle Kürdistanı deyin. Suriye’nin kuzeyinde hatta kısmen doğusunda da PYD (Salih Müslim) Kürdistanı var ve de facto otonomla bağımsızlık arası. Buna da Fırat Kürdistanı deyin. İran’da tekrar olaylar çıkarılırsa o da bizim Azeri Türklerinin Urmu dediği Urmiye Gölü güneyindeki Kurdestan Eyaleti’nde gerçekleşecek.
Bu 3’ü bir hizadadır. Bu hizanın Akdeniz’e çıkışı İdlip - Lazkiye hattıdır. Ve eğer İkinci Harekât olmazsa yarınlarda İdlip’i Rus baskısıyla boşaltıp İdlip’teki Özgür Suriye Ordusu unsurlarını kurtaracağımız Afrin’e taşımamız gerekebilir.
Ne demek istiyorum? Lazkiye’yi tutan Ruslar İdlip’i Esad’a iade ettirdiklerinde PYD’nin Kürdistan ilanı Amerika’nın olduğu gibi Rusya’nın da elinde koz olarak durur. Ve bir gün ters düşmeye bakar, pazarlığa bakar.
Niye bu kadar uzatıyorum? Basitleştirmek için. O niye? Eylül 2016’da büyük harflerle yazdığımız KAPANA SIKIŞTIRILAN TÜRKİYE ANCAK ESAD’LA BİRLİKTE SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ SAĞLAYARAK BU VARTAYI ATLATABİLİR başlığımızı hatırlatmak için. O nasıl? Çok basit: Putin’in himayesindeki Esad’la Suriye’yi 2011 öncesi sınırlarına döndürürsek maç biter. Terör Koridoru’nun Suriye kısmı külliyen çöker.
Geriye kalır Barzanî ile Sincar’daki PKK. Barzanî’ye ekonomik abluka uygulanır, Ovacık’tan Telafer hattına ikinci bir sınır kapısı açılır ve bu hattın güvenliği için Sincar / Şengal yöresine Irak’ın da müsaadesiyle hava harekâtları yapılırsa Koridor’un kalanı da felç edilir. Uluslararası anlaşmaların bize verdiği selahiyetler ve bölge ülkeleriyle yapılacak ince diplomasi ile bir de Fırat Kalkanı gibi Dicle Kalkanı Operasyonu yapılır, Silopi’den Sincar’a uzanan bir Güvenlik Kuşağı oluşturulabilirse Terörün kökü kazınmış olur. Böylece Eylül 2011’den beri yazageldiğimiz Stratejik Körlük de son bulmuş olur. Yoksa şimdi yapılanlar geçici kalmış olur. Bu da Türk Ordusu’nun kahramanlıklarının boşa gitmesi demektir. Allah emeklerimizi zâyi etmesin!
Not: Bu yazı da önceki yazılar gibi geleceğe yazılmıştır.