Aile, evlilikler neticesinde insan varlığının devamlılığını sağlayan sosyal bir yapıdır. Aileyi meydana getiren kişiler arasında biyolojik, psikolojik, hukûkî, iktisâdî ve sosyal bağlar vardır. Aile, toplumun en küçük birimi olarak kabul edilir. Aile denince genellikle bir evde oturan anne ve baba ile varsa onların çocukları anlaşılır. Bu tip aileye ‘çekirdek aile’ denir.
50-60 sene önce şehirlerde, günümüzde ise kasaba ve köylerde geniş aileler yaşar. Evin erkek çocukları, sıra ile evlendiklerinde kendi evlerine taşınırlar. En küçük erkek evlat evlenince, anne ve babasıyla aynı evde yaşamaya devam eder. Eğer baba, vaktiyle evin en küçük oğlu idiyse, büyük baba ve babaanne de ailenin ferdidir. Yeni evlilerin çocukları ile birlikte aile genişler. Kimsesi olmayan hala ve teyzeler de aileye dâhil olur. Böylece örf, âdet ve gelenekler yaşatılır. Bayramlar bayram olur, yardımlaşma ve destek, dertlerin paylaşarak azaldığı, mutlulukların paylaşarak çoğaldığı, problemlere kolay ve kısa zamanda çözüm bulunduğu huzur ortamı tesis edilmiş olur.
Batılı aile tipine özenen toplumlarda, yeni evlenen çiftler genellikle baba evinden ayrılarak yeni bir evde yaşamaya başlarlar. Çocukları olduğunda, problemlerle karşılaşırlar. Hele eşler çalışıyorlarsa, çocuk sâhibi olmaktan korkarlar. Oysa ki çocuk mutluluktur. Aile yapısını temelinden çatısına kadar güçlendirir. Çekirdek ailelerde boşanmalar daha sık görülür. Boşanmış ailelerin küçük yaştaki çocukları, anne veya baba sevgisinden, aile saadeti ve disiplininden mahrum ve trajik bir hayat yaşarlar. Mankenlerin, fotomodellerin, sinema ve dizi filmlerde boy gösteren genç kızların çoğunun, annesi-babası kendileri küçük yaşta iken boşanmıştır. Böylece toplum yapımızda hissedilir ölçüde zayıflamalar, bozulmalar yaşanır. Aile bağlarının zayıf olduğu toplumlarda insanların huzuru ve ruh sağlıkları problemli bir hal alır.
Aile kavramı, dünyanın her tarafında iktisâdî, sosyal ve kültürle alakalı veya aileyi meydana getiren fertlerin psikolojik şartları gibi sebeplerle, önemini hızla kaybediyor. Ayrı şehirlerde ve ülkelerde yaşamak mecburiyetinde olan ailelerde bozulma hızı, daha da artıyor. Halbuki aile, bir milletin temelini teşkil eder. Aile müessesesindeki zaaf ve çöküntü, milletlerin çöküntüsüne yol açar. Güçlü milletler, ancak güçlü, birbirine bağlı birbirlerini seven ve destekleyen ailelerin varlığı ile sağlanabilir.
Günlük gazetelerin üçüncü sayfaları, aile problemleriyle dolup taşıyor. Oradaki haberleri okuyanlar, şüphesiz etkileniyorlardır. Örnek alanların bulunduğu da düşünülebilir.
Artık farkına varmalıyız. Memleketimizde aile yapısı, tehlike sinyalleri veriyor. Olumsuzlukları, polisiye tedbirlerle, baskı ve emirlerle önlemek mümkün değil. Vatanını, milletini, bu topraklarda nesiller boyu ve dünya durdukça yaşamayı düşünen insanlarımız, sorumluluklarının farkına varmalı, aile yapılarını güçlendirmeli. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı çözümler üretmeli.
Geri dönülmez işâreti ile karşılaşmadan…