Önceki yazımda fikir, sanat ve siyaset dünyasından bazı isimler saymıştım. Bilim teknoloji meselesi için gereğini yapmayan, yazar, düşünür, yöneticilerimiz için ne demiştim. İleri düşünceli insanlar oldukları hakkında “Bu yaygın düşünüş, ama bize göre yanlış - ve huva indana batıl”.
Saydığım isimleri tanıyan, seven, eserlerini okuyan birçok şahsiyet haklı olarak itiraz edecektir.
Siz de itiraz edenlerden olabilirsiniz. Yaygın düşünüş bu şahsiyetlerin ciddi başarıların sahibi oldukları yönündedir. Ve doğrudur. Sadece bilim teknoloji meselesine ilgileri açısından bakılınca ne kadar başarılıdırlar diye sorulunca meselenin rengi değişiyor. Türkiye'nin karanlık kalan fikir göklerini modern bilimin şuaları ile aydınlatacak ne yaptılar?
Mevzubahis isimlerin bilim teknolojiyi ön plana çıkaran ifadelerini, icraatlarını bulabilirseniz bana da gönderin, birlikte görelim. Prof. Dr. Erol Güngör’de çok az var. Ziya Gökalp kısa ve yetersiz şekilde şiirinde dokunur. Garplılaşmanın detaylarında bilim- teknolojiyi göremezsiniz. Nazım Hikmet’in “trım trım, makinalaşmak istiyorum” una yeterli diyemeyiz.
Bilimin ehemmiyetini en iyi idrak eden devlet adamı, Atatürk, en önemli mısraları söyleyen Mehmet Akif Ersoy. Onları geçen bilim, sanat ve siyaset adamı henüz görünürde yok. Adnan Menderes bilim adına ne yaptı hatırlayan var mı? Necmettin Erbakan hoca makine mühendisi yetiştiren biri olmasına ve eline birkaç kere fırsat geçmesine rağmen bilim Ar-Ge meselesini ne kadar değerlendirdi? Türkeş 9 Işığa “İlimcilik-Teknikçilik” maddesi koymasına rağmen arkası gelmedi.
Mühendis Demirel, Mühendis Özal fırsatları bilim için kullanmadılar. Ecevit parlak sloganlardan ileri gitmedi. Genç beyinleri adeta körleştiren, ufuklarını sınırlandıran camaatlar, cennet cehennem ve yasakları anlatmaktan ileri gitmeyen diyanet görevlileri ufuklarımız ne kadar açabilir? Mehmet Akif ağabeyim “Cemaati geleceğe hazırlamayan vaizi kürsüye yaklaştırmayın” dedi de dinleyen görüldü mü?
Sezarın hakkı Sezar’a. Recep Tayyip bey Menderes’ten, Demirel’den, Özal’dan daha çok iş başardı. Eksiği, hatası yanlışı ayrı. Daha kalıcı işlere imza attı. Fakaat, Tayyip Bey için 15 yıllık iktidarında bilime, teknolojiye gereken önemi verdi diyebilir miyiz? Savunma Sanayiindeki mecburiyetlerin getirdiği Ar-Ge desteğinden ileri gitti mi? 90 yıllık Cumhuriyet yönetiminde en uzun süreli iktidar olmasına rağmen tarih kendisini “bilime gereken önemi veren lider” olarak zikreder mi?
O’nu sevenlerin gönlünde Reisliği, büyüklüğü devam etsin. Ülke için yalnızca bilim, Ar-Ge meselesini halletsin, PKK’yı da, ABD’yi de Fetö’yü de hizaya getirmek kolaylaşır.
ABD’de üniversitelerin, vakıfların, şirketlerin, ARGON gibi Ar-Ge kurumlarının araştırmacılara nasıl değer verdiğini, dünyanın neresinde ışıldayan bir beyin olursa mıknatıs gibi nasıl çektiğini, İngiliz Bilimler akademisinin tarihte nasıl işlediğini, Deli Petro’nun ne yaptığını, Ak Zambaklar ülkesi Finlandiya’nın neyi anlattığını Recep Tayyip beye birileri net bir şekilde izah etmeli. Memur olan TÜBİTAK yöneticileri, YÖK idarecileri bilim meselesini, yapılması gerekip de yapılmayanları, mesela Ar-Ge payının GSMH’nın yüzde üçü, dördü olması gerektiğini, bu olmadıkça belimizi doğrultamayacağımızı Cumhurbaşkanına cesaretle anlatabilirler mi? Türkiye’de bugün GSMH’dan Ar-Ge’ye ayrılan pay halen % 1.05 seviyesinde.
Yerli otomobil için babayiğit aramaya başlanmasından bu güne yaşanan patinajın neden devam ettiğini açık açık söyleyecek babayiğit nerede? Onlar pozisyonlarını düşünürler. Dünyada belki vardır ama bizde bir yöneticiye eksiğini söylemek ”koltuğumu altımdan çek” anlamına gelir. İngiltere’de yönetime muhalif açıklama yapıyor diye Paratoner’in mucidi Benjamin Franklin’e karşı kralın tavrını bir tek bilim adamı tasvip etmedi. Paratonerin ucuna bir küre konulmasını isteyen krala kimse olur demedi. Kral, bilimler akademisi başkanını haksız yere görevden almaya kalktığında yerine kimseyi bulamadı. Bizde olsa doğruyu söylediği için görevden alınacak TÜBİTAK yahut YÖK başkanının yerine bin kişi talip olur. Keşke bin TÜBİTAK başkanı makamından olsa da bilim-Ar-Ge meselesi rayına otursa. Keşke bin akademisyen kürsüsünden kovulsa da Türkiye’yi yönetenlere bilimsiz bir yere gidilmeyeceğini anlatsalar.
ÇOBAN ATEŞLERİ
Çoban ateşlerini yurdun dört bir yanında yakmamız ve ateşleri birleştirip Türkiye'nin karanlık kalan fikir göklerini modern bilimin şuaları ile aydınlatmamız gerekiyor.
Çoban ateşlerini birileri yakmıyor mu?
Siz ne güne duruyorsunuz?
Bulunduğunuz ilde, ilçede Bilim Teknoloji İçin Çalışma Gurubunu kurmak için hemen teşebbüse geçin. Bilim Teknoloji İçin Ankara Çalışma Grubu, İzmir Çalışma Grubu, Denizli Çalışma Grubu neden yok? Bilimin, teknolojinin en öncelikli meselemiz olduğunu anlatmak için birlikte çalışalım. Bağıra çağıra anlatalım. Sesimizi sağır sultana duyuralım. İşimiz siyaset yapmak değil. Siyasete bilimin önemli ve en öncelikli meselemiz olduğunu anlatmak. Her yerde haykırmak. Herkese anlatmak.
Yarın vatan altımızdan çekilip alındığında “Keşke daha cesur olsaydım, olsaydık, olsaydılar” demenin anlamı olmayacak. Kuvayı Milliye’nin, Reddi İlhak Cemiyetlerinin yaptıklarını bugün Bilim Teknoloji İçin Çalışma Grupları yapmalı. İnanıyorum ki bilim-teknoloji meselesini halledersek bir daha Reddi İlhak Cemiyetleri kurmak zorunda kalmayacağız.
Merhum hocamız Doç. Dr. Durmuş Yazıcıoğlu bana “Ben gidişattan umutsuzum. Mezarımın çiğnenmesini istemiyorum. Beni Türkistan’a defnedin” vasiyetinde bulunacağım demişti. Bilim meselesini çözmezsek bizi Türkistan’a da almazlar. Karamsar filan değilim, umutsuz da değilim. Ama meseleye gereken önemin verilmediğini, boşa kürek çektiğimizi seslendirmezsem Allah’a nasıl hesap veremem. Ben vicdanımın sesini dillendirdim. Yorum ve gereği sizin.