‘’Milli davalar uzun soluklu mücadeleler sonucunda, milli menfaatlerimizi koruyarak, dik durarak kazanılır. Hiçbir neden, bağımsızlığın ve özgürlüğün teslimiyeti için geçerli olamaz…’’(K.K.T.C Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş)
Hep bu gerçeği savundun, böyle seslendin halkına.
Hep Kıbrıs dedin.
Ama hayat bu! Yaşamak kadar ölüm de gerçek…
Ne de çabuk geçiyor zaman!
Takvimin yaprakları birer birer dökülüyor…
Biliyorum ki, siz de dönmeyeceksiniz o ebedi yolculuktan.
Siz yoksunuz ama hala duyulur sesiniz o gazi topraklardan:
Baf’tan, Lefkoşa’dan, Girne’den, Beşparmaklardan,
Kıbrıs’ta özgülük mücadelesini anlatan yıllardan,
Uğruna hayatınızı adadığınız davanızdan.
Bu gerçekleri kimleri görmezden gelse de, unutturmak istese de!
Kıbrıs’ın taşı, toprağı; tarihe yazılı Kıbrıs gerçekleri bunu söyler.
Siz yaşamınız boyunca;
‘’Bu topraklar bizim vatanımız, ata yadigârımız. Kıbrıs Türk’ünün insan gibi yaşama hakkının, kazanılmış anayasal haklarımızın elimizden alınması, tarihi gerçeklerin görmezden gelinmesi asla kabul edilemez…’’ Diye haykırırken:
Bilirim, yüreğinizdeki sevdanın da sesiydi ay yıldızlı ikizimiz.
Son yolculuğuna uğurlarken halkı ona;
‘’BABATÜRK DENKTAŞ’’ adını verdi
O da son kez halkına şu cümleleriyle vasiyet etti:
‘’Devletsiz yaşayan insan olabilir ama devletsiz yaşayan millet yoktur. ‘Kıbrıs Türk Halkı, Türk Milletinin’ ayrılmaz, kopmaz bir parçasıdır. Devlet demek hürriyet demektir, dimdik ayakta durup, kimsenin boyunduruğu altına girmemek demektir. K.K.T.C bir evlat gibidir, ona zarar vermeye çalışan herkese ‘dur’ demek, tüm Kıbrıslı Türklerin görevidir…’’ dedi.
‘’ Burası bizim vatanımız, biz Türk Milletinin ayrılmaz, kopmaz bir parçasıyız’’ diyerek yola çıkan;
Son nefesine kadar Kıbrıs’taki hakkımızı, hukukumuzu savunan bir dava adamının sözleridir o haykırışlar.
Uluslararası toplumun, Yunan’ın, Rum’un adayı ele geçirmekle ilgili türlü tuzaklarını bozan,
Kurucusu olduğu K.K.T.C devletinin yaşaması için mücadele eden,
Atatürk ilke ve devrimlerine sadakatle bağlı, Türk Milletine mensup olmanın gururunu taşıyan bir devlet adamının kendisinden sonra gelenlere mirası niteliğindedir o sözler.
‘’O kan çanağından bir devlet çıkarmıştır.’’
Kıbrıs Türk Halkının adadaki varoluş tarihi incelendiğinde;
Kıbrıs Türk’ünün;
İngilizlerin, Rumların yıllarca yapmış olduğu baskılara boyun eğmeden vermiş oldukları o muhteşem direnişi, bu uğurda verdikleri binlerce şehidi, binlerce gaziyi, Türk Ulusunun bu uğurda günümüze kadar yapmış olduğu maddi ve manevi fedakârlıkları anlatır o cümleler.
Kıbrıs Türk’ü tarihin hiçbir döneminde ne İngiliz’e, ne de Rum’a diz çökmemiştir.
Onun en büyük eseri; bedeli binlerce yiğidin kanıyla, canıyla ödenerek kurulan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletidir.
Bu gerçeklerin tümünde Kıbrıs milli davamızın liderleri;
Sn. Dr. Küçük’ün, Sn. Denktaş’ın ve dava arkadaşlarının önderlikleri, Türkiye’nin o dönemini başarıyla yöneten devlet adamlarının imzası, Türk Milletinin desteği vardır.
Sn. Denktaş ölümünden kısa bir süre önce vermiş olduğu mesajda:
‘’Devletsiz yaşayan millet yoktur’’ derken; aslında Kıbrıs Türk’ünün adadaki varoluş mücadelesi unutulmadan, günümüzde dikkat edilmesi gereken en önemli kavramın bu olması gerektiğini de işaret etmiştir.
Yıllardır yürütülen taraflar arası görüşmelerde; Rumların adadaki ‘’Tek Devlet’’, ‘’Tek Egemenlik’’, ‘’Tek Millet’’ dayatmalarına direnen, bu mücadeleyi başarıyla yerinen getiren liderdir Sn. Denktaş.
Kıbrıs Türk Halkı; 20 Temmuz 1974’te kazanmış olduğu özgürlüğünü, kurulan K.K.T.C ile taçlandırmıştır.
2018’de hiç gündemde yokmuş gibi duran Kıbrıs konusu, yeniden gündeme gelecek. A.B.D’nin, Yunanistan’ın, Rum kesimin, AB’nin bilinen ayak oyunları yine devam edecektir.
Adada yarım asırdan beri devam eden müzakerelere rağmen neden sonuç alınamadığını açıklaması bakımından kısa bir süre önce yaşadığımız şu gerçek oldukça önemlidir;
Kasım 2012’de Filistin’in BM’de 138 Devletin evet oyu ile ‘Gözlemci Devlet’ statüsünü kazanması , (ABD’nin ve İsrail’in karşı çıkmasına rağmen!) Filistin Halkının lideri rahmetli Yaser Arafat’ın ölümünden kısa bir süre önce rahmetli Denktaş’a hitaben:
‘’Sizin gömülecek bir devlet toprağınız var, benim gömülecek bir karış toprağım bile yok’ demesinden sonra yaşanan aşağıdaki gelişme Kıbrıs Türk Halkı için de emsal teşkil etmelidir.
Türkiye’nin öncülüğünde kısa bir süre önce İslam Birliğine üye ülkeler; Filistin’i, Kudüs’ü tanıdıkları yönünde açıklama yapılmıştır. Bu tanınma uluslararası nitelikte olması bakımından önemlidir.
Böylesi bir tanımanın K.K.T.C için de zamanı gelmiştir.
Adada yaşanan de-facto durum dikkate alınmalı. Türkiye’yi, K.K.T.C’yi yönetenler zaman geçirmeden bu süreci başlatmalıdırlar.
Böylesi bir açıklama geç kalmış da olsa!
Yarım asırdan bugüne ayağı yere basmayan, adayı ele geçirmekten vazgeçmeyen iki yüz yüzlülere Kıbrıs’taki gerçeği anlatan iyi bir cevap olacaktır.
Sevgili Cumhurbaşkanım, ‘Baba Türk Denktaş’;
Ebediyete intikalinizin altıncı yıl dönümünde sizi sevgi, saygı ve minnet duyguları ile anıyorum. Mekânınız cennet, ruhunuz şad olsun efendim.
Vatan size minnettardır.