İstanbul Platformu 10 yılı aşkın süredir Çengelköy Kuleli Yakamoz’da yemekli programlar gerçekleştirir. Buraya davet edilen konuklar her görüşten olabiliyor. Konuyla alakalı düşüncesini açıklayan konuşmacılara daha sonra sorular yönetiliyor, gerektiğinde aykırı düşünceler de tartışılabiliyor. Hür, demokrat, akılcı, önü açık, bağımsız ve saygın bir kuruluş İstanbul Platformu. Ocak 2018’in ilk konuşmacısı, bir dönem benim de İletişim Fakültesinde ders verdiğim İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Murat Yalçıntaş oldu. Konu özetle gelişmişlik, kalkınmayla, açlık ve hastalıklarla boğuşan Nijer idi.
BİAT DEĞİL GENÇLERİN UFKUNU AÇINIZ
Peki konuşmacımızı herkes tanıyor muydu? Bana göre evet. Çünkü 2008’de tutuklandığında İTO başkanlığının yanında, TOBB Başkan Yardımcısı ve Akdeniz Ülkeleri Odalar Birliği Başkanlığını da yürütüyordu. Uluslararası bir konumu vardı. Söz konusu günde birkaç bakan ile birlikte Dünya Bankası’nın Amerika’daki toplantısında bulunuyordu. Tutuklanma kararını duyunca “alnım ve yüzüm ak” diyerek otel rezervasyonları ve uçak biletlerini iptal ederek evine bile uğramadan, çoluk çocuğunu görmeden Ankara’ya gitti. Birkaç gün göz altında kaldıktan sonra, tutuklanarak 40 gün kalacağı Sincan Cezaevi’ne gönderildi. Gelişme ülke gündemine girdi. Oysa Murat Yalçıntaş kamu malını koruyordu. Nitekim daha sonra Anayasa Mahkemesi’nde berat etti. Bu olayı çok geniş biçimde “Demokrasinin Perde Arkası; Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın Yürüyüş Yolu, Yazılmayan Anılar” adlı kitabımda anlattım. Anlattım ama 83 yaşındaki rahmetli hocam Nevzat Yalçıntaş ile birlikte 72 yaşındaki kitabın yazarı bendeniz, eseri neşreden yayınevi ve alıntı yapan gazeteciler olarak 7 kişi yargılandık. Rabbime şükür aklandık.
Konuya dönersek Doçent Dr. Murat Yalçıntaş (1977-1984) Saint Joseph Fransız Lisesi’ni, (1984-1988) Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makina Mühendisliği Bölümü’nü, (1988-1990) Boston & Vrije Üniversiteleri Ortak İşletme Yüksek Lisans Programı’nı ve (2005-2007) İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü (Hizmet Sektöründe Müşteri Memnuniyeti) Doktora programını tamamladı. İngilizce, Fransızca, Almanca , Arapça dillerini bilen Yalçıntaş evli ve 3 çocuk babasıdır.
53 yaşındaki Murat Yalçıntaş(İstanbul 1965), meslek hayatı boyunca birçok kurum ve kuruluşta çeşitli görevler aldı. Sondan öncekilere doğru sıralama şöyle;
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan Yardımcısı, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Meclis Üyesi (Sıhhî Tesisat ve İklimlendirme Komitesi), Akdeniz Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (ASCAME) Başkanı, Türkiye Wushu Federasyonu As Başkanı, İstanbul Sergi ve Ziyaretçi Bürosu (ICVB) Başkanı, Turizmi Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TUGEV) Başkanı, İstanbul Ticaret Üniversitesi (İTİCÜ) Mütevelli Heyeti Üyesi, İstanbul Dünya Ticaret Merkezi Yönetim Kurulu Başkan Vekili, kısa adı İTO olan İstanbul Ticaret Odası Başkanı(2005), İTO Meclis Üyesi (Madeni Eşya Meslek Komitesi), AK Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı, AK Parti Kurucular Kurulu Üyesi (2001), İTO Madeni Eşya Meslek Komitesi Üyesi, Fazilet Partisi İstanbul İl Başkan Yardımcısı, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi, İTO Meclis Üyesi (Madeni Eşya Meslek Komitesi), İslam Kalkınma Bankası, Proje Sorumlusu(1991), Cidde Avrupa Birliği / Uzman Araştırmacı, Brüksel.
BAZI ÜLKELER ÇOK ZENGİN, BAZILARI KARMA KARIŞIK
2000 yılından itibaren aldığı ödüllere gelince; Fransa / Légion d'Honneur Nişanı, İtalya Devlet Nişanı / Commendatore, Kırgızistan Cumhurbaşkanlığı Akademisi / Fahri Profesörlük, İstanbul Sosyal Bilimler Lisesi Yılın Ekonomisti Ödülü, İstanbul İhracatçılar Birliği İhracat Hizmet Onur Ödülü, TRUE Avrupa Dergisi Onur Plaketi, İstanbul Valiliği Onur Ödülü, Platin Ekonomi Dergisi Sosyal Sorumluluk Ödül, GAP Gazetecileri Birliği Yılın Oda Başkanı Ödülü, Siyaset Dergisi Yılın Oda Başkanı Ödülü, MÜSİAD Başarı Belgesi
İstanbul Platformu Başkanı Adalet eski Bakanı Avukat İsmail Müftüoğlu Murat Yalçıntaş’ı tanıtan bir konuşma yaptı önce. Toplantıya birçok ilçe ve ilden de konuklar gelmişti. Mesela Silivri ve Sakarya’dan. Salon doluydu. Çorba ve Kefal ikramından sonra kabak tatlısı dağıtımı tamamlanmadan oturuma geçildi. Doç. Dr. Makina Mühendisi Murat Yalçıntaş döviz, Reza Zarrap, Amerika ile mevcut gergin durum, Suriye ve İran’daki olayları isim olarak zikredip esas konuya girdi. Neden bazı ülkeler zengin, diğerleri karmakarışık ve birbiriyle kavgalı? Merhum Nevzat Yalçıntaş’ın bir deyişini hatırlattı oğlu “ Şeytan taşlamaktan abdest almaya vakit bulamıyorlar” da belki ondan mı? Notlarıma bakarak konuşmayı özetlemeye çalışayım.
Murat Yalçıntaş’a göre; zenginlik ve gelişmişlik farklı şeyler. Mesela Suudi Arabistan çok zengin. Ancak gelişmiş değil. Gelişmiş ülkelerin tümü teknoloji üretir, zengin olan ülkeler ise bunları kullanır. En somut örnek akıllı telefonlar. Sosyal medyada görmüşsünüzdür Japon metrosunda gençler kitap okurken, bizdekiler onların ürettiği cep telefonlarıyla meşguller! Teknoloji üretenler ve kullananlar böyle bir şey. Dolayısıyla ülkeler arasında büyük uçurum var. Bu konuda bilimsel araştırmalar yapılmış. Allah insanları farklı yarattı acaba ondan mı? Kuzey ve Güney Kore aynı ırk grubundan oluşuyor. Ancak Güney Kore çok önde. Demek ki gelişmişlikte ırk önemli değil. Peki doğal kaynaklar?!. Sudan tek başına bütün Afrika’yı besleyebilir. Japonya’da ise tam tersi, tarım yapılacak toprak bile yeterli değil. Netice şöyle; politik ve ekonomik kurumlar, sistemler doğru kurulursa ülke ve toplum büyüyor. Kapsayıcı kurumlar başaralı, dışlayıcı kurumlar otoriter oluyor.
DÖRDÜNCÜ NESİL GELİYOR DİKKAT!
Bilim adamları ABD ve Meksika’da iki başarılı işadamını incelemişler. Amerika’da genç işadamları mesela Microsoft, Facebook, Google gibi sosyal medya endeksli teknolojileri geliştirerek bir çok ülkenin bütçesine denk olacak kadar para kazanıyor, şirketlerinin değerini milyar dolarlarla katlıyorlar. Üstelik bunlar bedava hizmet veriyor. Ayrıca fabrikaları falan da yok. Maddi değeri ise ortada. Bunlar 3. Nesil. Şimdi artık sıra 4. Nesle geldi.
Meksika’nın ünlü zengini ise hükümetin telekomünikasyonu özelleştirmeden dolayı malını, mülkünü, servetini artırıyor. Bu da gösteriyor ki insanlara yenilik yapma şansı verilmeli. Yoksa makas daha fazla açılır. Batıda sanayileşmenin başladığı dönemlerden örnek verirsek; insan ve buhar gücü ile olan gelişmişlik bugün kendini daha da belli ediyor. Buhar gücü öne geçti ve gelişmesini sürdürdü. ABD’de bir başka araştırmada ise Hitler’in Alman halkını kendisine nasıl sadakat içine soktuğu da denekler üzerinden araştırılmış. Mahkum ve gardiyan deneklerinde görülmüş ki güce boyun eğiliyor. Bununla normal psikolojik bir süreç yaşanıyor. Dolayısıyla insanları tanımak gerek, kimseye bağımlı olmamak icap ediyor.
Günümüzdeki teknolojik gelişmeleri bırakın yakalamayı, anlamaya bile ulaşılamıyor. 4. Nesil sanayi devriminden de öte dijital para bitcoin ortaya çıkardı. Görülüyor ki dünyadaki güvene dayalı anlayış değişiyor. Mesela bankacılık. Yeni teknoloji ile araçlar sürücüsüz yolu kendi kendine buluyor. Tıpda yeni bir gelişmeyle cilt kanseri hemen ortaya çıkarılabiliyor. Robotta ilerleme had safhada. İleriki yıllarda mutfağınızda buzdolabı, bulaşık makinasına aşık olabilir.
ALKIŞLANACAK İNSANİ VE TIBBI YARDIMLAR
Murat Yalçıntaş ufuk açıcı, yol gösterici konuşmasında herkes pür dikkat ve sessizdi. Saatler sürse herkes dinleyebilecekti. Ancak platformun konuşmacı için ayırdığı süre belli olduğundan, açlık ve sefaletin hüküm sürdüğü Nijer’e maile yaptığı gönüllü seyahati anlattı. Müslüman Nijer’de 22. defa Türk hekim ve hemşirelerinden oluşan Yeryüzü Doktorları geçici polikliniği için Murat Yalçıntaş, yanında Eşi hemşirelere yardımcı Ayşe Hanım ve depolardan sorumlu yardımcı personel kızı olduğu halde bu ülkeye gidiyor. Sloganları “hayat kurtarınca güzel”. Nijer’e gitmeden önce herkes aşı oluyor, ilaçlar alıyorlar önce. Yanlarına da konserve yiyecekler. Çünkü bölgede açlık kadar hastalık da had safhada. Havaalanına iniyorlar, gidecekleri yer 800 km uzakta. Yol otoban ama köy yolu gibi çukurlarla dolu. Güvenlik ise ise bir ağaç gölgesinde, gişeye para ödedikten sonra iple geçiş izni veriyor. Evler derme çatma. Çoğunda tuvalet ve mutfak falan yok. Çocuklar yarı çıplak. Gelenekçi bir din anlayışı hakim ülkede. Anneler herhangi bir yerde göğüslerini çıkararak çocuklarına meme verebiliyorlar. Ancak çocuklar hep gülümsüyor ve fotoğraf çekilmesinden pek hoşnutlar. Yiyecekler, sıraya girerek bir kaba toplanıyor. Halkın temel sağlık bilgisi yok. Su sıkıntısı had safhada. İstanbul Şefkat Vakfı Lisesi Öğrencileri Nijer’de su kuyusu açmışlar.
FRANSA NİJER’DEN NÜKLEER ENERJİ İÇİN URANYUM GÖTÜRÜYOR
Tarım ürünü darıya benzeyen bir yiyecekten ibaret. Bunu kaynatıp yiyorlar. Bunu da herkes yapamıyor. Zenginleri ise buna su değil, süt karıştırarak yiyebiliyor. Çünkü bunların inekleri var. Ayrıca devlet her aileye 3 keçi veriyor. Nijer’de kadınlar çalışıyor, insanlar eşyalarını kafasında taşıyorlar. Çocukları ise sırtlarından. 9-10 çocuk yapıyor anneler. Çocuk ölümleri bayağı fazla. Derme çatma hastaneleri ise aşırı kalabalık. En fazla göz, diş, kadın hastalıkları önde. Her gün fahri olarak en az 12-14 saat çalışan Yeryüzü Doktorları ve TİKA buraya alkışlanacak insanı ve tıbbi yardım yapıyorlar. Bu gönüllü insanlar ayrıca masraflarını da kendileri çekiyor. Kabileler bu hizmetten mutlu. Teşekkür ve karşılama için resmi kabile elbisesini giyerek karşılama yapıyorlar Türk heyetine. Mevcut eski arabaların içi dışı insan, hayvan, eşya ile dolu. Benzin, şişelerde satılıyor. Motosiklet sayısı çok fazla.
Nijer, 26 kadar eski Fransız sömürgelerinden biri. Fransızca konuşuyorlar. Milli paraları kısa adı CFA, açık şekli Fransız Kolonisi Eurosu. Yıllardır böyle basılan Nijer parasından artık ortadaki (F) finans olarak değiştirilmiş. Fransa dünyanın en fazla nükleer enerji üreten ülkesi. Nijer de en fazla uranyumu olan ülke. Bu sömürü devam ediyor. Ayrıca Nijer’de altın ve petrol de var.
Doç. Dr. Murat Yalçıntaş, Nijer’i gördükten sonra “Türk vatandaşı olmaktan ve Türkiye’den yaşamaktan dolayı şükürler olsun” diyor. Türkiye’nin ve insanımızın gerçekten batının sömürdüğü Afrika’ya yaptığı karşılıksız, gönüllü hizmetler her türlü takdirin fevkinde. Teşekkürler Murat Yalçıntaş, teşekkürler Yeryüzü Doktorları, teşekkürler TİKA, teşekkürler Türkiye, teşekkürler sivil toplumumuz. Doç. Dr. Murat Yalçıntaş’a platformumuz adına ben ve değerli hukukçu Mehmet Fındık, İsmail Müftüoğlu ile birlikte Türk Süsleme Sanatının güzel örneklerinden bir ebru çalışması sunduk.