”Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Ulusun yaşamı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça savaş bir cinayettir’’ (1923-Gazi Mustafa Kemal Atatürk)
Bu yaşlı gezegen, insanların neden olduğu ama insanlığı da perişan eden iki dünya savaşı yaşadı..! Savaş denen bu vahşeti yaratan insanlık âlemi bu dehşet dolu yaşanmışlıklardan ders aldı mı?
Tabii ki hayır!
Çünkü hala dünyanın dört bir yanında süregelen savaşlar, çatışmalar pek çok insanın canından can almaya, yaşam alanlarını yakıp yıkmaya devam ediyor…
Ve ne acıdır ki!
Savaşı da, çatışmaları da çıkaranlar hep insan!
Pekiyi yetişkinlerin türlü nedenlerle yarattıkları, can aldıkları savaşlarda en çok kim, kimler etkileniyor?
Tabii ki çocuklar…
Savaşın vahşetini en çok onlar yaşıyor, onlar hissediyorlar.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) 2017 yılını, savaş/çatışma bölgelerindeki çocuklar için ‘’kâbus yılı’’ olduğuna dikkat çekti.
Çünkü çocuklar savaşın tam da orta yerinde her türlü vahşetle karşı karşıya kalıp, her acıyı yaşıyorlar!
Kimileri ailelerini yitiriyor, evinden yurdundan oluyor,
Kimileri kaçırılıyor,
Kimileri eline silah verilip savaşa sürükleniyor,
Kimileri intihar bombacısı yapılıyor,
Kimileri canlı kalkan olarak kullanılıyor,
Kimileri cinsel saldırıların hedefi oluyor…
Kimileri de, savaşın yarattığı utanç ortamında ‘’zorla evlendirilmelere’’, ‘’alıkonulmalara’’, ‘’minik bedenleriyle ucuz işgücünün kurbanı’’ olmaya zorlanıyor…
UNICEF’in yayınlamış olduğu rapora göre;
Özellikle Irak, Suriye, Yemen, Nijerya, Güney Sudan ve Myanmar gibi ülkeler; çocuklar için tam bir cehennem…
Bu ülkelerde milyonlarca çocuk açlığın, sefaletin, hastalığın pençesinde…
Milyonlarcası okula gidemiyor.
Savaşta, çatışma ortamında kalan milyonlarca çocuğun yaşadıkları günümüzün ‘’Yetişkinler Dünyası’’ için tam bir utanç tablosudur.
Bu acımasızlıkları yaratanlar ise kendilerini medeniyetin temsilcileri, adaletin simgesi olarak tanımlayan, kendi siluetlerini dev aynasında görüp ama aslında insanlığın en büyük belası savaşa neden olanlardır;
‘’ Silah-Dolar Beyinlilerdir…’’
Irak’ta kimyasal-nükleer silah yapılıyor yalanı ile milyonlarca sivili çoluk, çocuk demeden bombalayan, türlü terör örgütlerini silahlandırarak pek çok masumun acımasızca katledilmesine sebep olanlar, olmaya devam edenlerdir.
Dünyanın pek çok bölgesinde süregelen savaşlarda çocukların yaşadıkları türlü acılara kulaklarını tıkayanlar, gözlerini kapayanladır!
Emperyalist menfaatlerini savaşa odaklayarak teröristlere, önce işgal edip sonrasında o ülkelere milyarlarca dolar silah satanlar!
Siz savaşın eli kanlı liderleri,
Hey sizler! Savaşı körükleyenler!
Dünyanın dört bir yanından yükselen çocuksu çığlıkları duyuyor musunuz?
Milliyeti, lisanı, inancı ne olursa olsun onlar birer çocuk.
Sadece sınırlarımızın hemen dibinde beş yıldan buyana süregelen Suriye’deki savaşı, savaş ortamını düşünün!
Suriye savaşı ve sonrasında ülkemize sığınan milyonlarca insanın yaşadığı savaş acısını en çok onlar hissetmedi mi?
O çocukların on binlercesi annesizliği, babasızlığı savaşta tatmadı mı?
Ege’nin suları sessizce yitip giden, serin sularda boğulan o minik bedenlerle dolmadı mı?
Bodrum sahilinde cansız bedeniyle yatan 3 yaşındaki ‘’Suriyeli Aylan Kurdi’’ bebeği unutmadık değil mi?
Savaşın yaşandığı ortamlardan sırf canını kurtarabilmek kaçan anaların, çocukların gözlerindeki ölüm korkusunu, bombalanan evlerinin sokaklarının yıkıntıları, yangınları arasına sıkışıp kalan çocukların çaresizliklerini, televizyonlarımıza yansıyan görüntülerini, işitilen çığlıklarını unuttuk mu?
Hepsi bir yana!
Ya hala caddelerimizde, sokaklarımızda avuç açan binlerce Suriyeli yavrudan birisi yanınıza yanaştığında, onların gözlerine dikkatle bakın!
Göreceğiniz, görebileceğiniz yegâne şey; derin bir acı ve yalnızlıktır…
O küçücük avucunu açıp da size uzattığı kâğıt mendil paketi için talep ettiği şey aslında, onun bedeni gibi minik bir umuttur. Yaşadığı onarılmaz acılara, yalnızlığına uzanan küçük bir umut…
Avucunda kalan madeni paranın ne anlama geldiğini anlamayacak kadar da küçüktür o…
Kendi akranlarından milyonlarcası okula gidip, oyunlar oynarken; milyonlarcasının bir eli yağda bir eli balda büyürken;
Size/bize yalvaran gözlerle bakan o minik bedeni; onu orada, o zaman kesitinde, öyle bir kadere mahkûm eden savaşın, savaşa neden olan yetişkinlerin diyetini ödemektedir…
Çocuklar anaların, babaların yarınlarıdır; onların canları, en değerli varlıklarıdır.
Çocuklar bir milletin, bir ülkenin geleceğidir.
Onun içindir ki,
Savaş denen canavarı bu aziz vatan topraklarımızdan uzak tutmak; yönetenlerin en önemli görevi olduğu gibi, geleceğimizin teminatı çocuklarımıza olan borcumuzdur.