Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Yeni Yıl

Yılbaşı gecesini, günler öncesinden başlayan hazırlıklarla kutlayanlar, yaptıkları işin ve eğlencenin, Hıristiyan âdeti olan Noel kutlamalarıyla alakalı olmadığını söylüyorlar. Bir bakıma haklıdırlar. Hakîkaten 31 Aralık gününü 1 Ocak gününe bağlayan gecenin Noel ile alakası yoktur. Esâsen Noel kutlamalarının günü / gecesi belli değildir. Değişik kesimler, farklı günlerde ve farklı şekilde kutluyorlar. Meseleye bu açıdan bakınca, yılbaşı kutlamalarının; yaygın olarak kullanılan ‘gâvur âdeti’ olduğunu iddia edenlerin yanıldıkları anlaşılıyor.

Yılbaşı kutlamaları yapanların da; neyi, niçin ve neye dayanarak kutladıklarını bilmedikleri muhakkaktır. Bu konudaki sorulara mâkul ve mantıklı cevap veremiyorlar. Bu sebeple tartışmalar devam edip gidiyor.

Muhataplarını ‘ötekileştirme’ alışkanlığında olan insanlarımız, meseleyi istismar edip haklı olduklarını ispat etmeye çalışırken farklı görüşleri derinleştiriyorlar. Farklılıklar, ayrılıklara; ayrılıklar da toplum huzurunun bozulmasına yol açıyor.

Yılbaşını kutlayanlar da, kutlamaya karşı çıkanlar da meselenin özüne inmek, ne olup olmadığını öğrenmek ve anlamak zahmetine katlanmıyorlar.

Tembelce ve hattâ câhilce bir hareket…

Öncelikle belirtilmeli ki 31 Aralık veya 1 Ocak, Hz. İsa’nın doğum günü değildir. Hz. İsa’nın doğum günü hakkında ihtilaflar vardır. Kesin târih bilinmiyor. Kimilerine göre 24 Aralık, kimilerine göre 6 Ocak’tır. Denilebilir ki Hıristiyanlar, farklı görüşlerin ötekileştirmeye sebebiyet vermemesi için orta yolu bulmuşlar, 24 Aralık 6 Ocak târihleri arasındaki 13 günü, tâtil olarak kabul etmişlerdir.  Bu arada, yeni bir yıla girişin kutlanması âdet hâline gelmiştir.

Esâsen 31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gecede yeni bir yılın gelişini kutlama âdeti, Hz. İsa’nın doğumundan da, Hıristiyanlığın nüzulünden de önceki devirlere, Eski Romalılara kadar dayanan ve yeni yılın gelişini müjdelemek maksadıyla yapılan eğlenceleri kapsadığı görülmektedir. Noel kutlamaları ile yeni yıl kutlamaları arasında yapılan iş ve hareketlerle kaideler bakımından farklılıklar vardır. Buna rağmen akıllıca davranılmış ve birleştirilmiştir.

Yeni yıl kutlamalarının temelinde, ‘yeni yılı neş’e içerisinde kutlayanların bütün bir yılı aynı şekilde ve sağlıklı olarak yaşayacakları’ şeklindeki temelsiz ve yanlış düşünce vardır. Oysa ki mutlu olmanın da sağlıklı olmanın da belli şartları vardır. Binlerle ifâde edilebilecek bu şartlar içerisinde yeni yıla girerken, çam katliamı yapmak, ölçüyü kaçırmak, israf etmek, çılgınca eğlenmek gibi işler yoktur. Yeni yıl eğlenceleri düzenleyenlerin arasında yıl içerisinde, türlü felâketlere mâruz kalanlar bulunduğu gibi, yılbaşı gecesini, herhangi bir gece gibi geçirenler arasında da başarılara, saadetlere erişenler elbette vardır.

Yeni bir yıla girerken, insanın kendisini başarıya, sağlılığa ve saadete ulaştıracağına inandığı kararları alması ve yıl boyunca bu kararları tatbik etmesi en mükemmelidir. Kendisine zararlı olacak alışkanlıkları bırakmak, daha çok değilse bile daha verimli ve daha dikkatli çalışmak, çevresindeki insanları sevgi ve saygı ile davranmak, kalp kırıcı, incitici, kırıcı hareketlerden sakınmak, aile bağlarını güçlendirmek ve benzerleri gibi…

Yeni bir yıla giriş vesilesiyle aldığı bu kararları başarı ile tatbik edebilenler ve hedeflerine ulaştıklarını düşünenler elbette ve yine belli bir ölçü içerisinde başarılarını kutlayabilirler.

Yılbaşı vesilesiyle hediyeleşmek gibi güzel işler yapıldığı da görülmektedir. Kültürümüze uygun harekettir. Fakat bu güzel davranışı, yalnızca yılbaşı, doğum, evlenme, anneler, babalar, sevgililer günlerine mahsus olarak düşünmek yanlıştır. Hediyeleşmek, gönül almaktır. Güzel bir söz söylemek, takdir veya tebrik etmek, iyi bir temennide bulunmak, yılın her gününde ve günün her saatinde yapılabilen ve hatta yapılması gereken güzelliklerdir.

Eski Türklerde mesela Sümerlerde ve Hunlarda ve devamı olan Uygur Türklerinde yeni yıl kutlama âdetleri bulunduğu görüşünü savunanlara da rastlanmaktadır. Bu iddiaların hiçbir inandırıcılığı yoktur. Dolayısıyla mensubu bulunduğumuz kültür yapısında ve inanç sisteminde yılbaşı kutlamalarına yer yoktur.

Bütün bunlara rağmen, yılbaşı kutlamalarını âdet hâline getirmiş olan çevremiz insanlarını dışlamak, ötekileştirmek doğru değildir.

Öğüt veren değil, örnek olan insanlar, daha çok sevilirler. Akıllı insanlar muhataplarını söylediklerine göre değil, yaptıklarına göre değerlendirirler.

Bilinmeli ki, her gün yeni bir başlangıçtır, dünya her gün yeniden kurulur. Yılbaşı vesilesiyle yapılan ve yarınlarımızı güzelleştirecek, gelecek hakkındaki temenni ve ümitlerimizi güçlendirecek her iyi hareketi, yılın bütün günlerinde tekrarlayabilirsek mutlaka daha kazançlı çıkarız, daha mutlu oluruz.

Yılbaşını böyle bir düşünce ile karşılayanların yeni yılını tebrik eder, sağlık, huzur ve saadetler dilerim.