Tarihimiz, kültürümüz, geçmişimiz ve savunmalarımızla ilgili konuşma ve yazılarda son zamanlarda artarak dikkati çeken bir kelime ve/ya deyimden bahsetmek ve herkesi bu konuda dikkatli olmaya davet etmek istiyorum.
Kelime kök itibariyle “Arapça” olmakla birlikte aynı anlamda Türkçemize de girmiş ve yüzlerce yıldır kullanılan bir kelimedir ve herkes tarafından da bilinmektedir.
“Argo” da kullanılan anlamı, yani cahil ve eğitimsiz insanların sokaklarda konuştukları anlamı ile bilindiği halde; edebi, kültürel, sosyal anlamı kaybolmuş gibi görünen “âfâkî” kelimesinden söz etmek istiyorum.
“Âfâkî” kelimesi basın yayın organları yanında, TBMM dahil, hemen her mekanda zaman zaman kullanılmakta, hatta uluslararası konularda yapılan savunma amaçlı konuşmalarda, mesela “Ermeni soykırımı” konusunda, “bunlar afaki şeyler” diye geçiştirilmektedir.
Bununla anlatılmak istenenlerin de, “bu bahsettiklerinizin gerçekle ilgisi yok, bunlar atmasyon şeyler” anlamında kullanıldığını da biliyorum.
Ancak bu konuşmaları eline doğru dürüst bir Türkçe sözlük alarak başka bir dile tercüme edildiğinde bu anlam yerine, hiç istemediğimiz bir tarzda çevrilmesi ve “ite falan Türk bilim adamı veya siyasetçisi bize hak verdi, kabul etti” şeklinde olmasına engel olmadığını hatırlatmam gerekiyor.
Bu konuşmaları yapanlar sadece “Osmanlı paleografyası” bilmeyenler değil, bilenlerin de yapıyor olması yanlışlığın ne kadar ileri boyuta vardığını da gösteriyor.
Sokak diliyle tarih, felsefe, sosyoloji, siyaset ve bilim yapılamayacağına dikkatleri çekmek istiyorum.
Bu kelimenin Arapça “tekil” hali, “ufuk” kelimesidir. Ufuk kelimesinin çoğulu “âfâk” (ufuklar) kelimesidir.
“Ufuk” kelimesi Türkçe sözlüklerde, genel olarak üç anlamda kullanıldığını yazıyorlar:
1. Düz arazide veya açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer. Yeni kelime olarak da “Gözerimi” dir.
2. Anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü.
3. Çevre, dolay
“Âfâk”kelimesi ise, “Ufuklar” olarak ifade ediliyor. Örnek olarak da Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşımızdaki mısralar yazılıyor:
”Garp’ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.”
Ufuklar anlamındaki “Âfâk” kelimesine bir “î” ekleyerek “ufuklara ait” hale getirdiğimiz de Türkçe sözlüklerin çoğuna göre, “Âfâkî” kelimesi iki anlam kazanıyor:
1. Gereksiz, önemsiz (söz):
2. Bir kaynağa dayanmayan, hayalî.
Bu anlamın nereden, nasıl çıkartıldığı ise, belli değildir. Örnek yazmış bazı sözlükler de “Biraz afaki sohbetten sonra oradan kalktık” cümlesini yazıyor.
Günümüz aydınlarının çoğunluğu da “Âfâkî” kelimesini bu anlamda kullanıyorlar.
Kelimeler bazen zıtlarıyla daha iyi anlaşılıyor. Bu noktadan bakıldığında “Âfâkî” kelimesinin zıddı olarak “Enfüsî” kelimesi kullanılıyordu.
“Enfüsî” kelimesinin aslı veya tekil hali “nefs” kelimesidir. “Nefsine hakim olmak” deyimindeki nefis kelimesidir.
Bu anlamı ile “Enfüsî” kelimesi “kişisel, öznel, şahsa ait” anlamlarına geliyor. “Kişisel olarak böyle düşünüyorum”, derken anlattığın nefsi veya enfüsi görüşümüzdür. Bunun Fransızca karşılığı “subjectif” kelimesidir.
“Âfâkî” kelimesinin de tam karşılığı “ufukları kaplayacak kadar doğru” anlamı; yani Fransızca kullandığımız “objectiv” veya “objectivite” kelimeleriyle ifade edilen; bana göre değil, herkese göre doğru anlamına gelmiyor mu?
Dilimiz bu kadar sadeleşmeden, yani dilimiz zenginliğini kaybetmeden önce bu anlamda kullanılıyordu, tarihi “Büyük Türkçe Sözlük” veya “Temel Türkçe Sözlük” gibi isimlerle tercüme edilmiş sözlükler, eski deyimle “Lügat”ler böyle diyor.
Elbette dilde kullandığımız yanlışlar bu kadarla kalmıyor. Tam bir mizah haline gelen bu konuyu ehline bırakarak biz sadece önemli bulduğumuz bir kelimeye dair bildiklerimizi yazmaya gayret ettik.