Faaliyetlerimiz yapıları gereği dinamiktirler, sürekli değişirler. Ancak zamanla bu etkinliklere alışırız ve ilgimizi kaybederiz. Her zaman bizi mutlu eden etkinlikler artık mutlu etmez olurlar.
Mutluluğu sürekli kılmanın yolu, faaliyetlerimizi çeşitlendirmekten geçer. Çeşitliliği artırarak faaliyetlere olan ilgimizi kaybetmemiş oluruz. Her gün aynı işi aynı şekilde yaparsak sıkılırız, o iş bize anlamsız gelmeye başlar. Bu sebeple mutlu olmamız için davranışlarımızda değişiklikler yapmalıyız.
Düşüncelerimizde ve davranışlarımızda değişiklik zevk verir ve beynimizi uyarır. Çeşitlilik, hayatın tadı tuzudur. Monotonluk ise sıkıntı yaratır. Sürekli gerginlik ve sıkıntı yaşayan kimseler, aynı davranışı sergilerler ve aynı şeyleri düşünürler. Kitabın aynı sayfasını okur dururlar, sayfayı çevirmezler. Günlük yürüyüşlerde farklı rotaları izlemek bile değişikliktir ve kişiyi rahatlatır.
Mutlu olmak için tekrar eden şeylerde bile değişiklik bulmalıyız. Bir faaliyet ne kadar mutluluk ve akış verirse versin sürekli aynı kalırsa, değişmezse bu faaliyete alışırız ve hiçbir özelliği kalmaz.
Hayatımızı, aynı rutin faaliyetleri tekrarlayarak, hep aynı yolu kullanarak, hep aynı kasetleri dinleyerek, hep aynı kelimelerle konuşarak, hep aynı şekilde dua ederek geçirmeyelim. Hayatımıza renk katalım. Hedonik adaptasyona düşmeyelim.
Hedonik adaptasyon, hazza uyumdur. İnsanın başlangıçta büyük mutluluk duyduğu ve haz aldığı ihtiyacını olaylara, etkinliklere ve durumlara zamanla uyum sağlamasıdır. Bu duygusal uyum unsuru aynı zamanda insana mutsuzluk veren olaylar ve durumlar için de geçerlidir.
İşte bu yüzden Hz. Mevlana buyuruyor ki:
Her gün bir yerden göçmek ne iyi.
Her gün bir yere konmak ne güzel.
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti, cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım...