Sürekli “keşkeler” ve “acabalar” ile uğraşıp huzursuz olmak yerine, farkındalığımızı artırarak daha huzurlu ve mutlu yaşayabiliriz. Kendimizi kabul etmenin ve kendimizi bağışlamanın yolu farkındalığımızı artırmaktan ve bilincimizi yükseltmekten geçer.
Farkındalık, yargısızca gözlem yapmaktır. Kendi deneyimlerine ve çevresinde gerçekleşenlere, eleştirmeden, sınıflandırmadan, etiketlemeden ve yargılamadan bakabilme becerisidir.
Farkındalık, kişinin kendisini şekillerden, yargılardan arındırarak kendini fark etmesidir. Farkındalık, deneyimleri değerlendirmeden ve sınıflandırmadan oldukları gibi görebilmeyi sağlar.
Her insan dünyayı huzur dolu bir yer haline getiremez. Yapılacak iş bilincimizde değişiklik yapmaktır.
Mevlana diyor ki “Yanlış ve doğru davranmayla ilgili fikirlerin ötesinde bir yer var. Gelin sizinle orada buluşalım. ”
Yargısızlık, deneyimleri sınıflandırmadan ve eleştirmeden gözlemleme anlamına gelmektedir. Acının kaynağı deneyimlerin kendileri değil, deneyimlerle kurulan, yargıların yönlendirdiği tutunma ilişkisidir.
Doğru ve yanlış kavramları kişiden kişiye farklı yorumlanabilir, aynı şekilde kabul edilmeyebilir, yani duruma göre değişir. Kendisi yalan olan dünyadaki kavramların dışında bir yer vardır. Mesela doğru ya da yanlışın değeri aşkta geçerli değildir. Bu gerçeklerin farkında olalım.
Farkındalık çalışması yapan kişilerde, fiziksel gerginlik azalır. Kendimizi fark edebildiğimiz oranda, daha fazla huzura kavuşmuş oluruz.
Bilmem bunların farkında mısınız, yoksa Gülhane parkında mısınız?