Dr. Zülfikar ÖZKAN

Avukat - Yazar - NLP Trainer

[email protected]

Kendimizle Nasıl Konuşuyoruz?

Hiç düşündünüz mü? Neden bazı insanlar diğerlerine göre daha mutlu, daha üretken ve daha doyumlu? Farkı doğuran ne? Şans mı? Kader mi? Cevabı bulmaya çalışalım. Öncelikle kendimizle nasıl konuştuğumuza bir göz atalım.

İçe dönük konuşmalarımızdan bazıları yararımıza, bazıları da zararımıza çalışıyor. Shad Helmstetter’e göre kendimize söylediğimiz sözlerin %77 kadarı bize karşı çalışıyor. Bunun sebebi olumsuz programlama…Konuyu açalım.

Beyin ahlaki yargılarda bulunmaz. Ne söylerseniz onu kabul eder. Büronuzdaki bilgisayar gibi, ona ne programladınızsa onunla ilgilenir. Gerçeği söyleyip söylemediğinizi sorgulamaz. O sadece kabul eder ve ona her ne programlarsanız ona göre hareket eder (Helmstetter, s. 43).

Beynin çalışma şekli böyledir. Beyinin ne yapacağını ona biz söylüyoruz. İyi netice almamız için beyine doğru şekilde anlatmamız gerer.

“Yapamam”, “Keşke yapabilseydim”,

“Yapmalıyım…”, “Yapmak zorundayım...” şeklindeki ifadeler çözüm getirmez, bilinçaltını uyarmaz, beynin harekete geçmesini sağlamaz. Beynimiz yeterince uzun süreli ve kesin olarak söylediğimiz olumlu ifadelere inanır. “Kendimi seviyorum.”, “Ben programlıyım ve hayatımın kontrolünü elimde tutuyorum.”,” İstediğim ve seçtiğim hayatı yaşıyorum.” şeklindeki yapıcı ve olumlu direktifler beyni harekete geçirir. Beynimiz bu direktifleri alır ve ona göre yola koyularak istediğimizi yapar.

Beynimiz bedenimizden gelen direktiflere göre de çalışır. Bir duygunun görünen işaretlerle özgürce ifade edilmesi, o duygunun gücünü artırır.” diyor Darwin. Mutluluğun fiziksel belirtilerini gösterirseniz, az da olsa öyle hissetmeye başlarsınız. Kaş çattığınız, gülümsediğiniz, ellerinizi açtığınız, ellerinizi yumruk yaptığınız vs. zaman yüzünüz beyninize bir sinyal (geribildirim) göndererek o anda belli bir duyguyu yaşadığınızı haber verir. O zaman o duyguyu da gerçekten yaşarsınız.

Yüz ifademizin aldığı şekil, o şekle uygun duyguları üretiyor.

Kişi mutlu olduğu anlardaki gibi hareket etmeye başladığında beyin şöyle bir mantık yürütüyor: Bu kişi böyle hareket ettiğine göre mutlu olmalı. Öyleyse bende mutluluk hormonları salgılayayım.” Bu süreçte beyin mutluluk hormonları salgılıyor.

Depresyondaymış gibi hareket eden de bunun tersi görülür. Omuzları düşük, bedenleri öne eğik ve yüzleri asık şekilde dolaşan insanlar hiçbir sebep olmasa bile mutsuz olacak ve enerjileri düşecektir. Çünkü bu durumdaki kişiler beyinlerine “Enerjiyi düşür!” mesajını verecek ve ruh hali değişecektir.

O halde keyifli ve anlamlı bir hayat sürmek için yanlış programlarımızı değiştirerek, beynimizi doğru programlamalıyız.

Unutmayalım: Mutluluk ve başarımız, daima ne düşündüğümüze, kendimizle nasıl sohbet ettiğimize ve kendimize en çok neyi söylediğimize bağlıdır. En iyiyi umut edin ve sonra kendinize en iyiyi söyleyin.

Kaynaklar

• Zülfikar ÖZKAN, Kazandıran Beden Dili, Hayat Yayınları, İstanbul, 2016.

• Shad Helmstetter, İçe Dönük Konuşmanın Gücü, çev. H. Betül Çelik, Sistem Yayıncılık, İstanbul, 1995