Yaşadığımız her tatsız olay kendi tekamülümüz için bir deneyimdir. Karşımıza çıkan her insan hayat denilen filmin kadrolu oyuncularıdır. Her biri filmin tamamlanması için gereklidir.
Yaşadığımız bir ihanetin bile kendi tekamülümüz için yaratılmış bir deneyim olduğunu düşünmeliyiz. Örnek verelim: Başından boşanma geçen bir kişi genel olarak boşanmaya yol açan sebeplere odaklanma eğilimindedir. Bu insanlar genel olarak "Kim, kime ne yapmış" gibi sorularla zamanlarının büyük bir kısmını geçirirler. Ama unutmamalıyız ki bu sorular küçük resmin parçasıdır. Asıl büyük resim sevgimizin artışı ve ruhsal tekâmülümüzle ilgilidir. Herhangi bir olayda payımız olmadığını düşündüğümüz zaman büyük resme bakmamız gerekir. Büyük resme göre o olayda payımız olabilir (Hay- Kessler, s. 109).
Hayatın verdiği tüm derslerde bizim için bir hayır olduğunu düşünmeliyiz. Bir ihanet bile ruhumuzun kendini onarıp iyileşmek için kullanabileceği bir deneyim olabilir. Geçmişle olmuş tatsız bir olayı değiştiremeyiz ama geçmişle ilgili düşüncelerimizi değiştirebiliriz.
"Dünya büyük bir tiyatro sahnesi gibidir. Herkes bu sahnede rolünü oynar, rolü bitince de sahneyi terk edip gider." diyor William Shakespeare. Bu sözleriyle, Shakespeare, dünyayı bir sahneye, insanları da oyunculara benzeterek yüzyıllar öncesinden bizlere güçlü bir mesaj vermektedir.
Ağaçlara bakarken ormanı gözden kaçırmayalım. Çoğu zaman bir durumun ayrıntılarına odaklandığımızdan büyük resmi göremiyoruz.
Dikkatimizi neye verirsek onu büyütürüz. Dikkatimizi gündelik küçük sorunlara verirsek onları büyültürüz. Dikkatimizi kendimizin ve başkalarının mutluluğuna ve tekamülümüze yani büyük resme verirsek hayatımıza anlam katmış oluruz. Gündelik hayatta insanın başına gelen öyle olaylar vardır ki bunlar aslında bizlere ilahi birer mesajdır. Pek çok insan bu mesajı algılayamaz ve "neden şimdi benim başıma bu geldi?" diyerek isyan eder.
Kaynak
Louise Hay-David Kessler, Kalp Gücüyle Tedavi, çev. Berna Gülpınar, Altın Kitaplar, İstanbul, 2014, s. 113.