Prof. Dr. Sadık Kemal TURAL

Estetik Duyarlılık Konusunda Kavramlaştırma Denemesi - 6

(ALTINCI BÖLÜM)

Bu sınıflama aynı zamanda güzel sanatlarda, basitten karmaşığa, müşahhas tan mücerrede, maddeden mânaya, faydadan güzele doğru bir gelişmeyi göstermesi bakımında da değerlidir. Önce, bu beş sanatın, kullanılan malzeme itibariyle iki bölümde düşünüldüğünü belirtelim. Mimarî, heykel, resim gibi maddî malzemeye dayananlara plastik sanatlar diyoruz. Plastik, yâni taş, çamur, boya vs. gibi, elde şekil verilebilen maddeler (Şemseddin Sâmi plastik kavramı karşılığı olarak mütehammir, müteaccin kelimelerini, Ziya Gökalp acînî, Celâl Esad tecsîmî kelimesini teklif eder). Müzik ve edebiyat ise, fonetik sanatlar diye isimlendirilmiştir (burada edebiyattan geniş mânasiyle şiir ve şiir sanatları kasdedilmiştir). Plastik sanatlar tamamiyle göze hitap ederler. Müzik kulak içindir (bir an için müziğin kulağa bağlı olmadan zihnî bir sanat olabileceğini düşünsek de bu, onun fonetik olma vasfını kaybettiremez). Edebiyat ise zihnî bir sanattır.

‘Bu tasnif hacim açısından da bir sıralama arzeder. Mimarî ve heykel üç boyutlu sanatlardır. Mimariye nazaran heykelin hacmi güçsüzdür. Mimarî kendisinin dışında, etrafındaki tabiatın, şehrin, başka binaların hacmini de boyutları içinde düşündürür. Heykel ise, üç boyutlu olmakla beraber tek başınadır. Bu durumu ile mimariye nazaran mücerret olmaya bir adım atmıştır. Üstelik rölyef tarzı ile üçüncü boyutunu kaybetmeye doğru gider. Resim ise iki boyutludur. Müzik ve edebiyatta maddî boyutlar bahis konusu olmamakla beraber, bu sanatlar, mistik ve metafizik vasıflarıyla insan için, yeni manevî boyutlar açar.

‘Estetik unsurunun faydaya ve tekniğe olan üstünlüğü konusunda da aynı tasnif geçerlidir. Mimarî, fayda ile iç-içedir. Barınma gibi maddî bir ihtiyaç için yapılan mimarî eserde güzellik ikinci plâna düşmüş gibidir. Mimar hem faydayı hem de çok karmaşık malzeme ile muvazene, sağlamlık, mukavemet gibi birtakım teknik zaruretleri hesaba katmak mecbûriyetindedir. Estetik düşünce ancak bundan sonra geleçektir. Heykel bu teknik, yerini, sadece mavazeneye bırakırken, resimden itibaren, güzellik, saltanatını kuracaktır.’

Güzellikler, hoşluklar ve ulvîliklerden heyecanlanarak, bu heyecanları paylaşmak isteyen sanatkârın, anlamlı ve heyecan verici bütünlüklerin, malzemeleri de, etkileyiş biçimleri de, oluşturulma biçimleri de birbirinden farklıdır. O. Okay’ın yukarıda veciz olarak ifâde ettiği sınıflandırmayı, bazı bakımlardan biraz daha açmaya, yerli, millî bir muhakeme arayışından yola çıkarak sınıflandırmaya çalışalım.

Estetik heyecanların objeleşmesi ve bu objelerin insanda heyecan uyandırması, malzemesi bakımından, hitap ettiği, uyardığı duyu grubu bakımından olmak üzere iki ayrı şekilde sınıflandırılabilir.                                        DEVAM EDECEK)