(BEŞİNCİ BÖLÜM)
‘İslâm'a göre figür yoktur, fakat belli bir zaman için birleşmiş atomlar vardır. Ve çizgi, İslâm’a göre yerini değiştiren bir noktadır. Aslında bu târif de tamamı ileyenidir’ ve eski Yunan'ın hendeseci karakterine nazaran İslâm’ın yerini tâyin etmektedir (Bkz. Din ve San’at Burhan Toprak, Varlık Yayınları, sf: 8, 9).’
Üçüncü mesele ise, estetik uyarımların cinsiyete dayalı uyarımlarla özdeşleşmeye dönüşebilmesidir.
İnsan beş duyusundan her biri aracılığıyla heyecan duyar, zevk alır. Bu heyecanlardan dil ve damağa ait olanların yahut annesinin, sevgilisinin sesini duymaktan doğan heyecanların, para veya itibar yahut şöhrete bağlı hırs ve ihtirasların, estetik heyecanla ilişkisi nedir? Kahramanlık, başarı gibi durumlar da insana heyecan verir. Bunların sanatkâr elinden seçme, ayıklama ve eklemelerle yeniden objeleşmesi, estetik heyecanlar verebildiği halde, beş duyunun heyecanlarının her biri, güzel olsa, güzellikle ilgisi bulunsa dahi bütünüyle estetik heyecan değildir.
Estetik heyecan, içinde şahsî, özel b ir çıkar, kazanç, ayrıcalık sağlayıcılığı yönü bulunmayan, sâdece hoşluk, güzellik, ulvîlik adına haz ve elem türünden tepki veriş anlamına geliyor. Bu tanıman anlaşılır ki, dînî heyecanlar da toplum içinde statü ve rol kazanmaya bağlı heyecanlar da estetik heyecan değildir. Bunlar estetik heyecan olmadığı gibi, insanın cinsiyet organları, cinsî salgı bezleri üzerinde uyarımlar yapan heyecanlanma ve heyecanlandırmalar da estetik heyecan değildir. Sanat eseri, cinsiyete dayalı uyarımların objesi, nesnesi, aracı olmaz, olmamalıdır. Erotizm ve pornografi nitelikli kompozisyonların, estetik uyarım ve estetik heyecan yönü, seksüel uyarım ve heyecanlar yönünden daha az, daha geride ve daha basittir. Estetik heyecanlar yerine cinsî heyecanlar uyandırma, şiirde de roman veya hikâyede de tiyatro ve sinemada da, resim veya heykelde de, kısaca sanat dallarının her birinde de bulunabilir, bulaştırılabilir.
Arkeolojik buluntulardan kolayca anlaşılacağı üzere, ilkellik ile, gelişmem işlik ile, cinsiyete dayalı heyecanlar ve objeleştirmeler arasında çok yakın ilişki var. Sanat adına, estetik heyecan adına, bir idrak seviyesi sâhibi olanlar, çıplaklık veya cinsî uyarımlar uyandıran ifâdelendirmelerin hiçbirini estetik alanına almazlar. İnsan bedeni de cinsiyete bağlı heyecanlar da, hayatın gerçeğidir. Hayatın milyonlarca gerçeğinden biri olan cinsiyete bağlı heyecanların, estetik heyecanlarla özdeşleştirilmesi, sanatı, estetiği bilenlerin yapmayacağı bir yanlıştır.
Bu konuya girerek en uzun bir alıntı yapmak mecburiyetindeyim:
‘Estetiğin konusu olan güzel sanatlar; çok yaygın ve umumî bir sınıflamaya göre, beş ana bölümde düşünülmüştür. Batılı estetikçi ve filozoflar tarafından, tabiatiyle batı kültürünün sanatları esas alınarak yapılan bu sınıflamaya göre, beş sanat, mimarî, heykel, resim, müzik ve ebediyattır. Hatıra gelebilecek diğer sanat şubeleri, ya bunların birer kolu veya tiyatro, opera, bale, sinema gibi bu beş sanattan birkaçının birleşmesiyle meydana gelen sanatlardır. (Doğu kültürünün sanatları için ayrı bir tasnif yapmak mümkündür veya gerekir. Ancak heykel sanatı istisna edilirse yukarıdaki tasnif de geçerli sayılabilir. Bu takdirde resim sanatı mukabili olarak minyatür (nakş ve tezhib) ile non-figüratif resim diyebileceğimiz hat sanatı tasnife dâhil edilmelidir). (DEVAM EDECEK)