Üsküdar Kemah Kafede aydınlarımız; hem intihar ettikleri süsü verilerek dosyası kapatılan Aselsan'daki intihar olayını (2006) ve hem de Isparta'da düşen Atlas Jet'e ait, World Focus Hava Yolları pilotlarının kumanda ettiği düşen uçakta (2007) hayatlarını kaybeden 7 akademisyen; Prof. Dr. Engin Arık, Fatma Şenol Boydağ, İskender Hikmet, Mustafa Fidan, Özgen Berkol Doğan, Engin Abant'ı gündeme taşıdı.
Akademisyenler Isparta'da uluslararası fizik sempozyumuna gidiyorlardı. Konu da %60'ı ülkemizde bulunan toryum yatakları idi. Aydınlarımızın ortak görüşü bunların batılı ajanlar (CIA ve MOSSAD) tarafından organize edildiği şeklinde idi.
Reşat Şen, Dursun Gürlek, Muhammet Nur Sungur, Can Alpgüvenç, Mehmet Şadi Polat ve Atila Şahiner'in katıldığı sohbette Osmanlı Türkçesi öğrenenlerin günümüzde arttığı, kursların fazlalaştığı, kütüphanelerin böylece yeni okuyucu kazandığı hususu müzakere edildi.
Osmanlı Türkçesi arşivi ise en fazla Prof. Dr. Celal Şengör'de imiş. Pazartesi Kemah Sohbetinde son konu ise İsrail'in Filistin soykırımından sonra, Hizbullah ile çatışmalara rağmen Lübnan ile bir anlaşma yapılıyor. Ancak İsrail’in Lübnan'a saldırması ve ardından sürekli bombaladığı Suriye’ye girmesi, Golan Tepelerinin yanındaki bölgeyi işgal etmesi ve Şam’a 24 kilometre daha yakınlaşması gündeme girdi. Bakalım muhalifler bu gelişmeye ne diyecek? Terörist İsrail yönetimi, aydınlarımızın yorumuna göre; büyük Ortadoğu projesinin tatbikat uygulaması hazırlığı mı yapıyor? Bilinen o ki terörist İsrail bölgeyi karıştırmak istiyor ve İngiltere ile Amerika'yı arkasına alarak yeni bir Ortadoğu savaşı sonra haritaları değiştirme planının hazırlığı içinde. Diplomatik uzmanlar “Bekleyip göreceğiz, hele Şam’da yeni hükümet icraatlara başlasın, yeni anayasa çalışmalarını tamamlasın, ondan sonra çoğu gelişme yorumlanabilir, Mart 2025’e kadar önümüzü ancak görebiliriz” diyorlar.
SURİYE’DE HARİTA DEĞİŞİR Mİ?
Aydınlarımız konuşuyor ve müzakereye de devam ediyor. Çünkü dünyaya söyleyecek mesajları var.
Üsküdar Kemah Kafe Pazartesi Sohbetinde Ortadoğu’daki son gelişmeler bulaşıcı ve bölge buna hazırlıklı mıdır sorusu görüşüldü. Bölgeye bulaşma hali var mıdır? İsrail vahşeti ve soykırımı sonlanabilir mi? 3. Dünya Savaşı böylece başladı mı? Sonra İran'ın İsrail'e füze saldırısının misillemesinde muhtemel bir savaş bölgeye yayılır mı? ABD bundan ne kadar faydalı çıkabilir? Gelişmeler kimin lehine görünüyor? Mevcut Başkan Biden ayrı, yeni seçilen Başkan Trump daha farklı mı düşünüyor? Bütün bunlar kısa adı BOP olan Büyük Ortadoğu Projesinin bir parçası mıdır? Şiilik nedir, Alevilikten farkı nasıldır? Türkiye-İran-Rusya münasebetleri Şam’da muhalif hükümetin iş başına geçmesinden sonra siyaset ve haritalar nasıl etkilenir? Bölgede genel bir savaş ve batının müdahalesi alametleri artıyor mu?
Bağımsız ve bağlantısız sohbette aydınlarımız görüşlerini açıklamakla kalmadı ayrıca yeni anayasa çalışmaları ve daha önce birbirlerine söylemedikleri kalmayan liderlerin DEM ile TBMM açılış resepsiyonunda el sıkışmasının ciddi boyuttaki gerilimin yumuşayıp yumuşamayacağı da müzakere edildi. İmralı neden bu kadar gündemde kaldı ki?
Türkiye'nin savunma sanayiinde iddialı hale gelmesine de vurgu yapıldı.
Müzakerelere Ahiret Tahsildarı Ağabey Reşat Şen; Marmaratör, Kimyacı, bir dönemin gençlik lideri Fethi Erhan, Prof. Dr. Niyazi Eruslu ve Malatyalı meslektaşı Prof. Dr. Suat Canoğulları, Gazeteciler Recep Aslan ve Atilla Şahiner, Bilişimci Hüsamettin Piraz, Mimar Mehmet Tuna Somay, Emekli Albay Mehmet Şadi Polat katıldı ve moderatörlüğü ise Tarihçi Can Alpgüvenç yaptı. Kemah Kafe toplantılarına genelde dünyaya söylenecek sözü olanlar, gelişmeleri yorumlayacak aydınlar ve kitap dostu, canlı hakları savunucusu, cumhuriyet öncelikli insanlar katılıyor. Görüşlerinden dolayı kimse kimseye kızmıyor, küsmüyor, dışlamıyor ve ötekileştirmiyor.
Üsküdar’da bağımsız ve bağlantısız aydınlarımızın oluşturduğu Kemah Kafe Pazartesi Sohbetinde konuşulmayanlar müzakere ediliyor, yeni ve sürpriz gelişmelere dikkat çekiliyor. Peki nedir onlar?
ABD Marshall Yardımını programlamıştı bir dönem. Ankara bu çerçevede okullara Amerikan süt tozu dağıtırken, savaş sonrası yıkılmış, perişan olmuş (1945) Almanya ABD yönetimine "Bizim fabrika kurmamızı yardım edin, yeter" demiş. Öyle yapmışlar. "Günümüzde gelinen seviye ortada. Amerika İran'a cevap vermek üzere İsrail ile sürekli diyaloğu sürdürürken, bir saldırıda "eğer İran düşerse ne olur?" diye sakın aklınızda geçirmeyin, bölge Arap saçına döner, yangın asıl bu defa Türkiye'ye sıçrayabilir.
BİR KIYMETLİ ARŞİV GÜRLEK’TE ARTIK
Cilt cilt Son Osmanlı Sadrazamları kitapların yazarı, edebiyat tarihçisi, mutasavvıf İbn’ül Emin Mahmut Kemal İnal'ın kendi el yazısıyla 120 ayrı defteri artık Kültür Tarihçisi arkadaşımız Dursun Gürlek'te. İnal'ın varisleri eski milletvekillerinden Nihat Akay, kızı ve Damadı Prof. Dr. Sadık Kemal Tural defterleri Kültür Tarihçimize emanet ettiler. Üzerinde yoğun bir çalışla yapılıyor. Kitap olarak yayına hazırlanıyor. Yakın tarihimiz ve fikir hayatımız için önemli bir referans olacak bu çalışma ve arşiv.
Kıymetlimiz Dursun Gürlek daha önce İbn’ül Emin Mahmut Kemal İnal'ın edebi, tarihi, medeni, sosyal hayat, edep konusu gibi sohbetlerin gerçekleştiği Mercan'daki konak müdavimlerinden 40 tarihi şahsiyetle görüştü, düşüncelerini kayda geçirdi.
FİSTÜL EVLİLİĞİ
Pazartesi Sohbetinin yapıldığı akşam da AKM'de adına bir anma konseri yapılan Prof. Dr. Nevzat Atlığ ve Vasfi Rıza Zobu da bu konağın müntesipleriydi. Konaktaki katılımcıların ortak görüşü her şey Mercanda başlıyor, kafalar restorasyona uğruyor, beyinler yenileniyordu. Çünkü bütün rakamlar (1)'den türer. İbn’ül Emin Mahmut Kemal İnal önemli ediplerimizden Hikmet Arif Hersekli'nin bir eserinin tanıtım önsözünü ancak 87 sahifede tamamlayabilmiş!. Sunuş yazısında ilginç anılar var.
Bekar olan Hersekli yaşlandığında fistülünden aşırı rahatsızdır. Ona bakmak için evlendirilir. Eşi biraz işve yapınca "Hanım seninle fistül dolayısıyla izdivaç ettim. İşvenaz olasın diye değil" diyesiymiş. Demek o dönemde aydınlar birbirinin hastalıklarına, zaaflarına ve eksikliklerine kadar biliyorlarmış. Dostlukları bunlarla sürüyormuş.
Şeyhülislam Yahya Divanı'nın gördünüz, duydunuz mu? Akif'in yol arkadaşı Ferit Kam kimdir peki? Dostlukları pekişsin diye birbirine komşu olan aydınlarımız bunlar.
Bir soru? Jön Türkleri batıya eğitimleri ve yabancı dilleri öğrensinler diye kim gönderdi? Gök Sultan Abdülhamit Han! Yorum size ait.
AYDINLAR ZAAFLARIYLA DA AYDINDIR
Fransa'da yaşayan gel-gitleri fazla Aya Senfoni Şairi Suat Alkan hatırlandı. Yayınladığı dergi ve kitapları konuşuldu sohbette. Elazığlı işadamı ve İstanbul'un kanaat önderi, eleştirel düşüncenin öncülerinden merhum Halil Küçük'ün kendisini "tenekeci" diye tanıtması üzerine Necip Fazıl'ın "Öyle değil, Fransa'da size fabrikatör denirdi" biçiminde cevabını, ayrıca Üstadın, Mehmet Niyazi gibi çok yakınlarına da "ibişler" dediğini hatırlatılması tebessüm etmelere vesile oldu. Yine Necip Fazıl'ın Nurettin Topçu ile aşırı limoniliği her iki usta yazara toplumun alakasını eksiltmeği, tam tersine artırdığına dikkat çekildi. Çünkü insan güzelliği kadar, zaaflarıyla da aydındır.
Nasıl Nazım Hikmet yıkanmayı hiç sevmez, Necip Fazıl sıcak baktıklarına “sevgilim”, hoşlanmadıklarına kim olursa olsun “ahmak” der, sigarayı yer gibi içerdi. Şüküfe Nihal ve Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu defalarca evlendiler. Özdemir Asaf (r) harfini söylemez, Rauf Tamer heyecanlanınca kekelemeye başlardı, Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Abdülhak Şinasi Hasar temizlik hastası, evin içinde bile eldivenle dolaşması bir insan zaafıdır. Ama hepsi de edebiyatımızın, fikir hayatımızın unutulmayan isimleridir.
KİTAP ZEVCE GİBİ MİDİR?
Mütefekkir, mutasavvıf, asker, yazar ve öğretmen Şefik Can Sahaflarda Müderris, Mesnevihan, edebiyat tarihçisi, Mevlevi Dedesi Tahir’ül Mevlevi’nin (Tahir Olgun) bir kitabını görünce almak ister. Sahaf “Satılık değil” der. Kitaba bakmasına bile rıza göstermez. Israr karşısında Tahir’ül Mevlevi’nin Aksaray’daki evinin adresini verir. Şefik Can oraya gider. Tanışır, kitabı alıp, inceler, mutluluk içindedir. Ancak bu kitabın da dışarı çıkarılmasına müsaadede edilmez. Gerekçe “kitap insanın zevcesi gibidir, paylaşılmaz”. Bunu Kültür Tarihçimiz Dursun Gürlek anlattı ve sonra devam etti “Benim arkadaşlarıma yahut talep edene yardım için verdiği 50 kadar kitabın hiçbiri geri dönmedi. Tahir’ül Mevlevi haklı, kitap verilmez, tam tersi alınır.
CENNETİ ARAYAN ADAM
Can Alpgüvenç’e tavsiye ettiğim İslami hareket, grup ve yayıncılığın içinden bulunmuş, kültürel eleştirmen yönleriyle uluslararası tanınmışlığa sahip entelektüel Pakistan asıllı İngiliz vatandaşı Ziyaüddin Serdar’ın Mahya Yayınlarından çıkan Septik bir Müslümanın yolculuğu “Cenneti Arayan Adam”ı beğendiğini belitti. Serdar bu eserinde özetle şöyle diyor “Bu grupların her biri farklı bir düşünce ve otorite çizgisini temsil etmekte olup, diğer gruplarla rekabet halindedir. Hepsi de taraftar kazanmak için birbirleriyle yarışırlar.” Noktayı ise şöyle koyuyor Ziyaüddin Serdar “Bu arayış sürekli bir oluş sürecidir. Keşfettiğim bütün başarısız cennetler, yanlış yönlendirilmiş bir varış inancına dayanıyor.”
VAH VAH Kİ NE VAH!
Sirkeci'den Cağaloğlu'na çıkarken Ebussuud Caddesi köşesinde bir Dönerci Celal var. Eskiden burası Meserret Oteli ve Pastanesiydi. Bütün aydınların, romancıların, gazetecilerin buluştuğu bu mekânın benzerleri Paris'te de var. Ancak Fransızlar o binalara mesela "Türk Şairi Yahya Kemal burada dinlenir, kahvesini içer ve şiirlerini yazardı" diye tabelalar asıyorlar. Bizdekiler kebap ve lahmacun kokuyor.