Haddini aşmak, ölçüyü kaçırmak, anlamına geliyor. Gerçekte hayat, “ölçülü ve dengeli davranmakla” güzelleşir.
Haddi aşmak hususunda Kur’an’da birçok ayet geçmektedir. “Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve denge ile yarattık” (Kamer, 49), “Allah haddi aşanları sevmez.” (Maide, 87). Haddini bilmek deyimi de insanların çeşitli işleri yapabilme noktasında kendi sınırları ve güç kapasitelerini bilmeleridir. İnsanların bir öz kontrol sağlamaları, haddini bilmedir.
Kelimelerimizin sorumluluğunu almamız gerekir. Kelimeler yüreğimizin ürünüdür. Dil hem bir lütuf hem de bir lanet olabilir. Bilge kişiler, kelimelerimize karşı dikkatli davranmamızı söyler. Kelimeler çoksa günah da çok olabilir. Ancak dilini tutan kişi bilgedir. Bilge, az konuşur, çok dinler ve kelimeleri ölçülü kullanır. (Cloud, s. 227).
Mutluğun bilgelikle güçlü bir bağı vardır. Bilge hayatın zorlukları karşısında sakin ve dengeli kalabilir. Bilgelik için sabır, empati ve derin bir anlayış şarttır. Bilge insanlar alçak gönüllüdür ve sınırlarını çok iyi bilirler. Bu kişiler sağduyuları ve bilgileriyle toplumu aydınlatır ve insanları birbirine yaklaştırırlar.
Tasavvufun ilk dersi incitmemek, son dersi incinmemektir. İlk dersten son derse çok uzun ve ince bir yol vardır. Sözleri özenle, dikkatle seçmenin temelinde incitmemek; hiçbir şeyi kişisel algılamamanın, üzerine almamanın temelinde incinmemek vardır.
Ağzımızdan çıkan her sözcüğün önce kendi kalbimize dokunması gerekir. İnsanlara kalbimizin kabul ettiği kelimeleri söylersek, kalpten kalbe iletişim kurmuş oluruz.
Kaynaklar:
• Henry Cloud, Sınırlar, Sistem yayıncılık, İstanbul, 1996, s.227.
• Zülfikar Özkan, Beynin Mutluluğa Ayarlanması, İstanbul, 2021, s. 208-210.