Hemşehrimiz Prof. Dr. Ziyaaddin Fahri Fındıkoğlu

Ülkesine olan tutkusu kara sevdaya dönmüş olan hemşerimiz Ord. Prof. Dr. Z. Fahri Fındıkoğlu Türkiye’nin en ünlü sosyologlarındandı. İnsan olmanın sorumluluğunu bütün hücrelerinde hisseden Z. Fahri Fındıkoğlu kültür pınarlarının cömert aktığı Erzurum’un, Tortum ilçesi, Çamlıyamaç köyünde 1901 yılında doğmuştur.

Hz. Peygamber’in ravzasının yanında ölmeyi ve orada ebediyete kadar kalmayı dualarından eksik etmeyen ve gittiği hac yolculuğunda hicazda ruhunu teslim eden mümine bir annenin çocuğu olan Z. Fahri. Fındıkoğlu ilk öğretiminden sonra girdiği Posta-Telgraf Mektebi’ni bitirmiş daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde felsefe eğitimine başlamış ve buradan mezun olmuştur.

Üniversiteyi bitirdikten sonra Erzurum Lisesi’nde Felsefe ve Fransızca derslerine girmiş, Sivas ve Ankara’da öğretmenliklerde bulunmuş, 1930 yılında doktora yapmak için gittiği Strasburg’dan 1935 yılında doktorasını yapmış ve ülkeye döndüğünde doçentlik unvanını almıştır. 1941 yılında profesör olan Fındıkoğlu 1958 yılında ordinaryüs profesör unvanını almıştır. Türk sosyologlar içerisinde müstesna bir yeri olan Fındıkoğlu, mesleğini “Elde olmayan bir alın yazısı beni kırk sene evvel bir mesleğe sevk etti. O günden beri hayatımı “Sosyoloji” adını taşıyan söz ve laf dizilerini gelişi güzel sıralamakla kazanıyorum” diyerek özetlemektedir.

Kendini ülkesine ve onun değerlerine adayan Fındıkoğlu, Anadoluculuk akımının en ateşli öncülerinden biridir. Onun tek düşüncesi Anadolu’nun maddi ve manevi kalkınması, Türk milletinin refahı ve mutluluğudur. Lise yıllarında başlayan bu ideali ölene kadar devam etmiş, mücadelesi esnasında hayal kırıklıkları yaşamış olsa da bu yolda asla azmini yitirmemiş, tüm insanlığı kurtarma hayali zamanla yerini başka hayallere bırakmış, neticede kendi doğduğu topraklara bir okul yaptırma düşüncesine kadar gelmiştir. Hoca. Bu okul yaptırma işine girdiğinde maddi destek bulmak için yakın çevresini dolaşmaya başlamış ve bu arada tanıdığı bir yayınevine uğramış. Yayınevindeki gençler karşılarında Z. Fahri Fındıkoğlu’nu görünce müthiş bir sevinç yaşamışlar, saygı ile hocayı ağırlamışlar. Hoca, kendisine ikram edilen kahveyi yudumlarken gençlere işlerinin nasıl olduğunu sorup bilgi aldıktan sonra ziyaretinin sebebini söylemiş.

Fındıkoğlu Hoca memleketinde yaptıracağı okul için gençlerden yardım talep etmiş olsa da onların ideal bir iş yaptıklarını bu sebeple az bir yardımla katkı sağlayabileceklerini ifade etmiş. Gençler Hoca’ya kendileri için ne kadarlık bir yardım yapmalarını düşündüğü sormuşlar. Hoca, “Sizin için 50 TL düşünmüştüm ama daha az da olabilir” deyince gençler “Hocam, bize 100 TL makbuz kesebilirsiniz “demişler. Yaklaşımdan memnun olan Hoca uzatılan 100 TL’yi almış karşılığında gençlere 10 makbuz kesip vermiş. Ülkenin en zirve isimlerinden birinin makbuzla para toplamasını kabullenmek istemeyen gençler, “Hocam sizin makbuzla para toplamanız, ünlü bir generalin, süngü taarruzuna kalkması gibi bir durum olmuş. Siz makbuzları bize bırakın buraya uğrayanlara ve çevremize sizin niyetinizi anlatır yardım toplarız. Siz de ara sıra uğrar toplananları alırsınız, biz de sizin ziyaretinizle şerefleniriz “derler. Bu teklif karşısında Fındıkoğlu Hoca, birden ciddileşmiş ve gençlere,” Bunu asla kabul edemem.” demiş. Gençler, mahcubiyet içerisinde, “Bize güvenmiyor musunuz? “dediklerinde, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, onlara dönerek, “Elbette ki sizlere güveniyorum .Bakın gençler, Liseyi bitirdiğimde bütün insanlığı kurtaracağıma inanıyordum. Üniversiteyi bitirince insanlığa gücüm yetmez; fakat Türkiye'yi kurtarmama kimse engel olamaz, diyordum. Fransa’da doktora yapınca Türkiye’yi değil Türkiye'de ilmi kurtaracağıma karar verdim.

Doçent olunca Türkiye de ilmi kurtaramayacağımı anladım. Profesör olunca fakültemizin içinde bulunan iktisat ilminin peşine düştüm. Ordinaryüs profesör olunca kürsümü kurtarmanın derdine kapıldım, onu da başaramadım. Şimdi kendimi mezarın başında hissediyorum; hiç değilse hayatta elle tutulur, gözle görülür bir iş yapmak için, bizim beldeye bir ortaokul yaptırmaya karar verdim. İşte bundan dolayı bu idealimi kimselerle paylaşamam” deyince gençler hocadan özür dileyip bağışlanmalarını isterler.

Erzurum Şairleri, Bayburtlu Zihni, Tortum Seyahatnamesi, Ziya Gökalp, Karl Marx, Ahlak Tarihi, Yunus Emre gibi kitaplarının da arasında bulunduğu 200 civarında kitabı ve broşürü olan Fındıkoğlu’nun 3000’e yakın makale ve yazısı mevcuttur.

Z. Fahri Fındıkoğlu Hoca, 10.738 adet kitap ve dergisinin bulunduğu kütüphanesini kara sevda tutkusu ile bağlı olduğu Erzurum’a bağışlamıştır. 1974 yılında vefat eden bu değerli hemşerimizin mezarı Edirne Kapı Mezarlığı’nda bulunmaktadır. Aramızdan ayrılışının 50 yılında hemşerimiz hocamız Prof. Dr. Ziyaaddin Fahri Fındıkoğlu’nu rahmetle anıyoruz. Makamı cennet olsun…  

Kaynakça. Düzgün Dilaver, Erzurum’un yüzleri, Atatürk Üniversitesi, Erzurum, 2015

Özdemir Niyazi Mehmet, İdealistçe bir tavır, Yeni Şafak,