Türkiye, Yunanistan kurulduğundan beri Kıbrıs istisna, komşusuna karşı hep bir kayıp içinde ve çok ezik bir ülke olarak davranmakta!
Hatta 1897'de gerçekleşen ve bizim pek konuşmadığımız Türk-Yunan Savaşında, Türk Ordusu kesin bir zafer kazanmış olmasına rağmen yine toprak kaybeden Türk tarafı olmuştur.
Yunanistan'ın açık bir şekilde Türk topraklarında gözü vardır ve bunu çok açıkça ifade etmektedir.
Ege Denizi bir Yunan gölüne çevrilmek istenmektedir. En son Ege'de bulunan Türk Adalarının işgali de, bu planın bir parçasıdır. Yunan Başbakanı Çipras, bir F 16 uçağına atlayıp, Ege'deki adalarımız üzerinde turlayarak hem caka satmakta hem de aklı sıra gözdağı vermektedir.
Kıbrıs, Yunanistan tarafından Girit gibi bir oldu bittiye getirilerek ilhak edilmek istenmektedir. Ege'de 1947'ye kadar İtalyanların egemenliğinde olan Rodos, İstanköy gibi bir çok ada Türkiye'nin sessizliği karşısında Yunanistan tarafından elde edilivermiştir. Tıpkı bugün Türkiye tarafından sessiz kalınan 18 adamızın Yunanistan tarafından işgali gibi!
Son yıllarda AKP iktidarı, özellikle hayali talepleri içeren 1936 yılındaki beyanlara dayalı olarak azınlıklara ait vakıf mallarının iadesine karar vererek tek yanlı bir karar aldı. Yunan tarafı bunu zil takıp davul zurna çalarak karşıladı. Ancak karşılığında Yunanistan ve de özellikle Batı Trakya'da ki; Türk vakıf malları Yunan hazinesi içinde buharlaşmaya devam etti.
Bütün bunların arkasında Yunanistan ve onun gerçek kurucusu olan İstanbul'daki Fener Rum Patrikhanesi olduğu kadar onların destekçisi olan devletler ve Türkiye'deki işbirlikçileri vardır.
Atatürk'ün “melanet yuvası” olarak nitelediği ve Lozan'da “yurt dışına çıkartmaya muvaffak olamadık” dediği patrikhane, Türkiye'de cirit atmakta, ayinler ve haç çıkarma törenleri düzenlemekte, cemaatinin olmadığı yerlere metropolitler atamaya devam etmektedir.
Yunan “Megola İdea”sı, Patrikhane tarafından ortaya konmuştur. Türkiye ve Türklere karşı olan bu proje ABD, Avrupa devletleri, Rusya ve İsrail tarafından desteklenmektedir. Bugün Yunanistan tarafından Türkiye'ye karşı yürütülenler de, bu proje kapsamında gerçekleştirilmektedir.
Ancak genel plan ve hedefleri, ısrarla Türk Milletinden gizlenmektedir. Konu, Türk Milletinin önüne ya Kıbrıs, ya Batı Trakya, ya Türk Adalarının işgali gibi sanki birbirinden ayrı münferit konularmış gibi getirilmektedir. Oysa biz bu planı ve hedeflerini bir bütün olarak görmeliyiz.
Türkiye, 1800'lerin başından itibaren kiliselerle donatılmıştır. Özellikle Rum Ortodoskların yaşadığı yerleşim birimlerine, Avrupa'dan geldiği söylenilen paralarla kiliseler yapılmıştır. Şimdilerde de, bu kiliseleri ve Rumlardan kalma binaları ihya etme dönemidir. Ayrıca Rumlar, Patrikhane öncülüğünde gayrımenkulleri geri talep etme hazırlığı içindedir.
Bunlar için seçilen bölgelerden biri de, Ayvalık'tır. Bildiğiniz gibi Ayvalıklı papaz İkonoma, ne yaptığını bilmez Osmanlı idaresinden 1773 yılında bir özerklik belgesi almış ve buna dayanarak Ayvalık'tan Türk varlığını temizlemeye kalkmıştır. Bu durum Cumhuriyet kurulana kadar fiilen devam etmiştir.
Bugün aynı mihraklar yerli işbirlikçileri eli ile Ayvalık üzerinde aynı hayali görmeye devam etmektedir. Patrikhane, tarihte olmamasına rağmen kısa bir süre önce Ayvalık Metropolitliği ihdas etmiştir. Patrikhaneye bağlı din adamları Ayvalık'ı komşu kapısı haline getirmiştir. Başta Rahmi Koç, Muhtar Kent olmak üzere tanınmış iş adamlarımız kiliselerin ve şapellerin ihyası için destek olmaktadır. Ayvalık'ın herkes için bir “açık şehir” olarak kabul edilmesi uzun süredir dillendirilir olmuştur. Nedir “açık şehir” olmak? Herkesin gelip yerleşebileceği bir yer olmasıdır, Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümranlık alanından çıkması demektir. Türk olanların 1773-1923 arasında olduğu gibi Ayvalık'tan gitmesi demektir...
Kıbrıs'a, işgal edilen Türk adalarına, Batı Trakya'ya, kıta sahanlığı meselesine baktığınız gibi başta Ayvalık olmak üzere Türkiye'nin değişik köşelerinde bu patrikhane ve onun yerli işbirlikçileri ne yapıyor diye dikkatle bakın! Ama tabii ki, öncelikle Ayvalıklılar dikkatle baksın ya da kimin bölgesinde benzer oyunlar oynanıyorsa onlar uyanık olsun ve birbirimizi uyaralım! Yoksa bir sonraki, aşamada Yunan Başbakanı Çipras, F 16'sına atlar Ege'de ki, topraklarımız üzerinde hava atmaya başlar!
Biliyorsunuz Türk Milleti, Noradunkyan Efendi gibi dış işleri bakanlarının savaş çıkmayacağından adları gibi emin olduklarını belirtmelerine rağmen kısa sürede savaşın çıkması sonucu vatan kaybetmiş bir millettir. Biz Yunanistan'ın ve onun gerçek yöneticisi olan patrikhanenin Ayvalık'a göz diktiğinden adımız gibi emin olduğumuzu ve yerli işbirlikçileri ile saman altında su yürüttüklerini sizlere sunalım da, gerisi size ve görevimizi yaptığımız için Allah'a kalmış olsun...