C. Yakup ŞİMŞEK

Eğitimci, redaktör

C.Yakup_Simsek@hotmail.com

"Getiri" Ne Getirdi Ne Götürdü?

Türkçeden bütün yabancı (!) kelimeleri defetmek gāyesiyle kurulan TDK -diğer bütün işler gibi- bunu da eline yüzüne bulaştırdı.

Çünkü hareket noktası zâten yanlıştı, üstüne üstlük o hâldeyken de hedeften şaştı.

***

Bu karışık mâcerâyı kelime kelime ele alıp bütün yönleriyle ortaya koymadan anlamak mümkün değil. Birkaç sloganı sürekli geveleyip bunun üzerine nutuklar çekmek, ahkâm kesmek; makāleler, kitaplar yazmak gibi faaliyetler milyonlarca insanı aldatmak dışında bir işe yaramıyor. İnsanları aldatmaksa birtakım mihrakların işine yarıyor.

***

Resmî ikāmelerden biri olan "getiri" kelimesine göz atıp bu meseleyi azıcık görelim:

"Dil Devrimi", TDK ve RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) hareketi 1930'larda “fâiz, ribâ, nemâ” kelimelerini dilden atmak için “ürem” lakırtısını îmâl etti. (Bu “ürem” lakırtısı resmî lügatimizde hâlâ madde başı olarak geçiyor.) Resmî metinlerde pek kullanılmadığı için yayılmayan bu kelime “fâiz, nemâ” kelimelerini unutturmadı tabii ki.

***

"Dil Devrimi", TDK ve RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) sahnesinde bu “fâiz" kelimesine karşılık olsun diye “ürem” den başka bir oyuncu daha göründü: "getiri". Peki, bu "getiri" Türkçeye ne getirdi?

Asıl mesele şu: Bu "getiri" elemanı, “ürem” vâsıtasıyla sınır dışı edilemeyen “fâiz" kelimesini götürdü mü?

Götüremedi.

Onu götüremediğine göre bu "getiri" elemanı şu anda ne iş yapıyor?

Ne iş yaptığını resimde görüyorsunuz: Türkçedeki "yarar, kâr, kazanç" kelimelerinin arsasına ortak oldu. Yâni siz öz Türkçe (!) sayılan "yarar" yerine de Farsça asıllı "kâr" yerine de Türkçe olan "kazanç" yerine de "getiri" diyorsunuz.

"Fâiz" yerine "getiri" diyor musunuz?

Kredi araştırırken bankaya "Yüzde kaç getiriyle veriyorsunuz?" diye sorar mısınız?

***

Hâsıl-ı kelâm:

"Dil Devrimi", TDK ve RİT eseri olan bu "getiri" kelimesi Osmanlıca "fâiz"i ortadan kaldırmadığı gibi Türkçenin "kazanç"ına ortak oldu; öz Türkçe sayılan "yarar" ve "artı"ya ise rakip...