Öyle Yavuzlu Köyü deyip de geçmeyin. Burası Yavuz Sultan Selim Han’ın Mercidabık Zaferini kazandığı yer. Kilis’e üç beş kilometre uzaklıkta, aynı isimle bilinen; bazılarına göre Dabık veya Halep ovası, bana göre; üzüm bağları ve zeytin denizi gibi göz bebeklerinize oturan Kilis Ovası üzerinde kurulmuş yerleşim birimi. Halep ve Azez’i geçip Kilis’ten Gaziantep yoluna çıktığınızda önce Oylum, sonra Enez köylerini geçer geçmez hemen sağa giden Elbeyli yoluna saptığınızda karşınıza Yavuzlu eski adıyla Tilhabeş Köyü işaret levhaları çıkar. Tilhabeş’ten yeni adıyla Yavuzlu’dan çok maruf isimler bu ülkeye hizmet etmiştir. Hemen aklıma gelen entelektüel politikacı Bahri Zengin, Avukat ve yazar, Büyükdoğu Yazı İşleri Müdürü Hüseyin Rahmi Yananlı, Şair Mehmet Nacar, amcazadesi aynı isimle Avukat milletvekili Mehmet Nacar hemen aklıma gelen isimler. Büyük köy zaten birbirine akrabadır. Yavuzlu ayrıca Necip Fazıl Kısakürek ve Büyükdoğu’ya sahip çıkan, okuyan ve okutan bir köy.
YAPMACIK KUTLAMALAR
Yıllar sonra nihayet bu milletlerarası ve şehirlerarası yol üzerinde Mercidabık’ı hatırlatan ve Yavuzlu Köyünü gösteren bir işaret levhası asıldı. Asıldı diyorum çok eski falan değil. Sanırım Hasan Celal Güzel politikaya atılıp Devlet Bakanı olunca “Yavuzlu bir cazibe merkezi olsun” istendi ama arkası beklendiği gibi gelmedi. Önce bir büst, sonra bir Yavuz Anıtı yapıldı o kadar. Yavuzlu’dan bir milletvekili de sadece oğlunu sünnet ettirirken belediyenin imkanlarıyla toprak yere taş döşeterek bir kutlama yaptırdı, 10 bin kişi davet edildi, üç bin takıyla milletvekilini umutlandırdılar!. Yavuzlu’ya son yıllarda yapılan veya benim hatırlayabildiğim tek yatırım da bu!
1960’lı yıllarda Mercidabık Zaferi’ni kutlama törenleri yapılırdı. O gün Tilhabeş köyünün meydanı toz toprak kalkmasın diye belediyenin arozöz aracıyla sulanır, protokol sıraları konur, bir de konuşma yapmak için mikrofon yerleştirilirdi. Gelebilirse Gaziantep Valisi, teşrif ederlerse milletvekilleri ve belediye başkanlarıyla siyasiler, sonra Kilis Kaymakamı, ardından Kilis Lisesi öğretmenlerinden genelde Reşit Koltuk bir konuşma yapar, Yavuz Sultan Selim’in kahramanlıklarından bahsedilir, şiirlerinden okunur, Kilis Kız Yetiştirime Yurdu’nun mehteran takımı gösteri yapar, Tilhabeş’in geleneksel yemeği ve Şaşı Ali’nin Sofdağ Gazozu ikramı ile tören son bulurdu. Bir defasında Mercidabık Zaferi kutlaması nedeniyle Kilis kız Enstitüsü’nde bir defile düzenlenmiş, kokteyl tertip edilmişti de gençler ikiye bölünmüştü. “Neden mevlit okutulmadı?” diye.
DEVLET ve ÂLİMİYLE MERCİDABIK SONRASI
Ben Yavuz Sultan Selim Han’ın şiirleri kadar anekdotlarını da sevmişimdir. Bir defasında Şeyhülislam Zembilli Ali Efendi’nin atının nalından sıçrayan çamurlar hemen yanında bulunan Padişahın kaftanına gelir. Şeyhülislamın beti benzi atar, sararır. Korku içindedir. Yavuz Sultan Selim başı öne eğilmiş, özür için dudaklarını açmakta olan Zembilli Efendi’ye döner; “Hocamızın atının nalından sıçrayan çamur kaftanımızın süsüdür” der ki hala konuşulur, alime verdiği önemi anlatması açısından. Keşke günümüz akademisyenleri ve devlet adamları bu inceliği gerektiği gibi anlayabilseler. Alimler, politikacıların önünde temennaya durmasalar.
Devlet genelde bu kutlama için tahsisat ayırır, ama amacı doğrultusunda kullanılmaz. Dr. Mehmet Münip Münipoğlu bu işin karasevdalısı ve lisede de biyoloji öğretmenimizdi. Bu kaynağın amacı doğrultusunda kullanılması için Mercidabık Zaferini Kutlama ve Yaşatma Derneği’ni kurduk, ben de genel sekreter oldum. Mercidabık adında özel bir sayı yayınladık derneğimiz adına. Huduteli Gazetesi’nde ayrıca Pırıltı Sahifesini yönetiyorum. Özel sahife yaptık, yine benim gibi lise talebesi olan Ahmet Çetkin göne, kulağı küpeli bir Yavuz resmi çizdi. Klişe gibi oldu ve gazeteye bastık (1963). Alaka gördü. İlk defa özel bir dergi yayını yapılıyordu Kilis’te Mercidabık Zaferi için. Bu bahse konu olan nesil daha sonra üniversite için büyük şehirlere gitti, mezun olup ülke yönetiminde sorumluluk aldı, Mercidabık ile bağı devam edenler oldu, donduranlar oldu. Ama törenler klasik ve hamaset ile hep sürdü ve hala da devam ediyor.
WATER LOO ve SİVASTOPOL PANORAMA ÖRNEKLERİ
Mercidabık’ın önemini Belçika’da Water Loo ve Kırım Sivastopol’da Panorama Müzelerini görünce ufkum açıldı ve heyecanını yaşadım. Yıllar sonra da Topkapı’da İstanbul’un Fethi Panoraması ile teselli buldum. Umudum arttı.
Water Loo Meydan Muharebesi (1815) bir mihenk taşıdır Avrupa Tarihi için. Haritalar yeniden çizildi. Napolyon Bonapart’ın ilk defa mağlup olduğu 45 bin askerin hayatını kaybettiği savaş Water Loo’da yapılıyor, adını da buradan alıyor. Bu Panorama Müzesini görmek için Water Loo adlı bu köye gittim. Spiral şeklindeki üç beş kattan oluşan müzede bu savaşı adeta yeniden yaşadım. Sizi öyle bir etkiliyor ki bir müddet sonra harbin bir ögesi olarak kendinizi kabul ediyor ve emeği geçenleri alkışlıyorsunuz. Üstelik siz sanki bir tepeden bakarak adeta savaşı izliyorsunuz. Tur otobüsleri içinde bekleyenler, sabırla burayı görmek için sıra bekliyor. İyi ki gitmişim Water Loo’ya. Ayrıca bir de yer altı müzesi kurulmuş ve Avrupa’da ilk 10 müze arasında yerini almış.
İkinci muhteşem müze ise Kırım Sivastopol’daki Panorama Müzesi. Etkili ve Water Loo’dan daha yansıması güçlü bir panorama müzesi. Müzede Kırım Savaşı (1854-1855) anlatılıyor burada da. Bu savaş biliyorsunuz Rusya’nın sıcak denizlere inmemesi için Osmanlı Cihan Devleti’ne arka çıkan İngiltere, Fransa ve İtalya gibi batılı devletlerin topyekûn iştirak ettiği ve Rusların büyük bir yenilgiye uğradığı bir harpti Kırım Savaşı.
Ruslar söz konusu mağlubiyeti zafere çeviren görüntülerle propagandaya yöneltmişler Kırım’daki bu Panorama Müzesiyle. Sivastopol’da 360 derece dönen bir müze inşa etmişler. Savaşın 100. Yıldönümüne yetiştirmek için 17 ressam sürekli çalışmış. Her görüntüye bir derinlik kazandırılmış, maket, manken ve görsel zengin materyaller kullanılmış. Rus kumandan Amiral Nahimov’un askerlerine, Dr. Nikolay Pirakin’in ilk defa kullandığı narkozun kokusunu müzeyi gezerken hissedebiliyorsunuz. Askerlerin karavanasını, hastaneyi ve yaralı askerleri, kiliseyi ve dua edenleri, ateşlenen topları ve tahribatını, yakılan mumları burada aynısıyla yaşıyorsunuz sanki. Efekt ve müzik de öyle. Ama Ruslar Sivaztopol Panorama Müzesinde Osmanlıya hiç yer vermemiş, sanki savaş Batıyla oluyormuş gibi bir hava vermişler! Buna rağmen genelde tarafsız bir gözle bakılmış. Bugün Moskova yönetimince işgal altında tutulan Kırım Balakva bölgesi, özellikle Akyar başta olmak üzere her taraf tarih. Kırım’a belki 10 defa gittim ve her defasında da bu müzeyi mutlaka dolaştım. Türkiye’ye dönüşümde de yetkililere raporlar verdim, böylesi çalışmaların bizde de yapılması konusunda. Hatta bir defasında Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü ile birlikte dolaştık Sivastopol Panorama Müzesi’ni. O da hayran kaldı. Türkiye’ye dönüşünde Atatürk’ü anlatan böyle bir müze yapacağını söyledi, onu da gerçekleştiremedi. İdealizm kaybolup, dünyevileşme artınca galiba böyle oluyor.
MÜMTAZ BİR TARİH; HALK KÜLTÜRÜNE SAHİP ÇIKMALI
Allah’tan Topkapı Panorama 1453 Müzemiz var da teselli oluyoruz. Bu müzeyi de herkesin görmesi ve izlemesi gerekiyor. Bunu sanırım Çanakkale Savaşı takip ediyor. Arkası gelmeli İnebahtı, Malazgirt, Sakarya, Dumlupınar vs. İnsanlarımız doğup büyüdüğü, ekmeğini yediği kentlerine sahip çıkmalı, şehrin tarihini ve kültürü yansıtmalılar. Ben de Mercidabık Panorama Müzesi için girişimlerde bulundum. Önceleri kaymakamlara, sonra valilere ve milletvekillerine, ardından rektörlere ama yaprak kıpırdamadı. Hala da öyle.
Mercidabık ve Yavuz Sultan Selim neden önemli? Çünkü Yavuz dini, idari, ekonomik ve sosyal bir nizam kurarak İslam Alemini tek elde toplamak gayesini güdüyordu. Başardı. O yıllarda Memluklu Sultanı Kansu Gavri Sunni ulemanın karşı çıkmasına rağmen Şah İsmail ile müttefiklik arayışında idi. Korsanlık yapan Portekizliler Hacc’a giden gemileri taciz ediyor ve bölgeyi hâkimiyeti altında bulunduran ve Sahibi Haremeyn unvanı taşıyan Türk Memluklular (Kölemenler) onlarla baş edemiyordu. 23 Ağustos/ 25 Recep Pazar Dabık Çayırı denilen Mercidabık’ta iki ordu karşılaştı. Memluk Ordusu Osmanlıya göre bir hayli fazla olmasına rağmen 9 saat devam eden muharebe sonucunda ikindi üzeri Sultan Yavuz galip geldi.
Bir İddiaya göre Davut Peygamberin mezarı, Bilal-i Habeşi’nin makamı da burada bulunuyor. Bölgede çok sayıda sahabe kabir ve makamı da mevcut. (İsmail Hami Danişment-İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi Cilt 2 shf. 27). Bölgede Türk ve İslam Birliğini Yavuz Sultan Selim Mercidabık Savaşını kazanarak hayata geçirdi. Diğer Türk Hakan Sunni Kansu Gavru öldü. Yerine oğlu 2. Tumanbay geçse de Bahri Memluk Sultanlarının Şeceresine böyle bir son not düşüldü (Yılmaz Öztuna-Devletler ve Hanedanlar Cilt 1). Yavuz’un kumandanları zorlu çöle doğru devam eden bu savaşta büyük kahramanlıklar gösterdi ve iki yüz kantar gümüş ile yüz kantar altınlı bir hazine Osmanlı Bütçesine kayıt edildi. Bunun yaklaşık bir milyon lira olduğu yazıldı (Ahmet Rasim Osmanlı Tarihi Cilt 1 shf 108). Yavuz Selim zafer sonrası güneye doğru ilerlemesini sürdürdü; Biladu’ş Şam Suriye ve Filistin Osmanlı Cihan Devleti topraklarına katıldı. Mısır’a varıldı ve Kahire’ye girdi. (Osmanlı Tarihi Prof. Dr. Mehmet Maksutoğlu shf 234) Halifelik Osmanlıya geçti. Sultan Yavuz da kendisine “Hadimü’l Harameyni’ş Şerifen-Harameyn’in hizmetkârı” denmesini istedi (Osmanlı Devleti Tarihi-Ziya Kazıcı Shf 159). Yavuz’un kulağına küpe takması tartışıla dursun; pala bıyık bırakması Şeyhülislam Ebusuud Efendi’nin” Ol dahi gazilerden gayrıyadır. Gazilere uzatmak mendubdur. Adüvve (düşmana) heybetli görünmek içindir” fetvasıyla yerine getirilmiştir. Yavuz Sultan Selim ile halifeliğin Osmanlılara geçmesi sonrasında, Halife ve İmam’ül Müslimin unvanını son halife Abdülmecit Efendi’ye kadar kullanılmıştır (Prof. Dr. Ahmet Akgündüz/Doç. Dr. Sait Öztürk Bilinmeyen Osmanlı shf 141-148).
DİNİ ve İLMİ BİR MERKEZ
Kilis yeri ve stratejik konumu itibariyle bir Mercidabık Panorama Müzesini hak ediyor. Hâlbuki dünyada bazı devletler galibiyeti (Belçika-Water Loo) veya mağlup oluşlarını (Rusya Sivastopol) bile propaganda vasıtası haline getirerek Panorama Müzesi yapıyorlar. Oysa Kilis’in ve Mercidabık’ın bir panorama müzesi bile yok. Üstelik Kilis Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü kadrosu da yıllarca boş bekletildi, doldurulmadı, vekaletle yönetiliyordu. Tarih defterine bakıldığında Kilis’te İslam Peygamberi’nin (SAV) vahiy kâtibi Şorhabil Hazretleri, sahabelerden Talha ve Zübeyr gibi onlarca önemli isim meftun. Dönemin bölgedeki tek Mantık Fakültesi Kilis’te Şıh Efendi Tekkesinde bulunuyor. Tarihimiz gururumuzdur. Yeni nesillere bunun aktarılmasının yollarından birisi de görsel zenginlikleri ve ögesi bulunan, sanat harikaları içindeki panorama müzeleridir. Böyle bir gelişmeyi beklemek bugünkü Kilis yöneticilerinden ve temsilcilerinden acaba mümkün müdür?