Prof. Dr. Sadık Kemal TURAL

Müzisyen Özgen Gürbüz Sohbeti - 6

        ALTINCI BÖLÜM

Prof. Dr. Sâdık Tural: Şiirde Melodi Nedir?

Gürbüz: Sevgili Sâdık Hocam, bu soruyu atlayabilir miyim?  Bu konuların en büyük üstadına verebileceğim yanıtlar zayıf, yetersiz ve sığ kalabilecektir... Şimdiden affınızı diliyorum. Sâdece, kendi teknik bakış açımdan ve yaklaşımıma uygun olarak, birkaç müzikal açıklama yapmak, görüşlerimi ifâde etmek ve özellikle aruz vezninden yola çıkarak bir iki hususu arz etmek istiyorum. Aruz vezninde, 1 ve 2 rakamları/sayıları ile gösterilen kısa/açık- uzun/kapalı heceleri kullanıldığı gibi, müzikte, bestecilikte prozodi uygulamasında da bu husus aynen vardır. Kısa, açık zaman= 1 birim (dörtlük, sekizlik, onaltılık vd. değerler ise), uzun, kapalı zaman =2 birim (iki dörtlük, sekizlik vd. değerleri) ifâde eder. İşte bu prozodik çatı, müziğin yatay ve dikey olmak üzere iki ekseninden birisi olan yatay, yâni zaman eksenindeki bileşeni üzerinde hareket eder... Mâlûm, şiir, haber bülteni okur gibi okunmaz. Kaldı ki, haber bülteninde bile, seste frekans değişiklikleri olur, sâbit-monoton-aynı frekanstaki ses tonu ile okunmaz. Duygulanınca; bizim hafif= piano dediğimiz bir sesle, heyecanlanınca, bağırınca; forte= kuvvetli dediğimiz bir sesle okunur… Bu durumda sesin sadece şiddeti değişmez, daha ince ve/veya daha kalın bir frekanslara inip, çıkıp, daha melodik, daha etkileyici bir performans ortaya çıkar. Şiir okunurken, elimizdeki veya belleğimizdeki metnin, sözcüklerin anlamlarını yaşatma ve yaşamak için; seslerin frekanslarında değişiklikler yapar; tiz- ince, pes-kalın sesler kullanırız. Bu hususları da şiirdeki mûsikî için bir başka örnekler olarak verebilirim. Şiir okuyanın sesinin, ses tellerinin Allah vergisi yapısından gelen; güzel, sonradan çalışmayla, (yumurta içmekle) değiştirilemeyecek olan etkili ses tonu ise, şiirde melodiye bir başka estetik değer, fark ve güzellik katar. 

Prof. Tural: Güfte ile beste arasındaki ilişkilendirme -Besteleme- Nasıl Kuruluyor? Güfte makamlara mı, makamlar güfteye mi yön veriyor? Bir bestekâr olan siz nazmın / şiirin icbar ediciliğine, besteleme konusunda zorlama gücüne inanır mısınız?

Gürbüz: Ortaokul yıllarımda, Müzik öğretmenimizin verdiği beste ödevleri bağlamında, mevsimler için ve 1963 yılındaki olaylardan etkilenip Kıbrıs için yazdığım şiirleri besteleyerek ilk beste çalışmalarıma başlamıştım. Bu beste denemelerimin o zaman ki el yazımla yazdığım notaları, Orta-Lise nota defterimde duruyor. 1968 yılında itibaren de TSM tarzındaki beste çalışmalarım başladı. Bu beste çalışmalarımda; 1-Önce, tamamen sözsüz ezgiler besteleyip, sonradan sözlerini kendim yazıp ve/veya başka şâirlerin şiirlerine adapte ettiğim karalamalarım, Lise Edebiyat hocam, rahmetli Sevgi Selvi'nin ve başka şâirlerin şiirleri üzerine yaptığım beste denemelerim oldu…

 1970'li yılların başında genç yaşlarıma ulaşıp, müzik anlayışımda da çocukluk döneminden çıktıktan sonra; büyük bestecilerin üslûp ve tavırlarını çözümlemeli olarak incelemeye ve anlamaya başladım. Çok uzun yıllar içinde, hem teorik bilgimi, klasik repertuar bilgimi ve dağarcığımı geliştirdim. Daha sonra da birbirine benzeyen çok fazla sayıda hatır besteleri yapmak yerine, daha özgün eserler üretme gibi bir seçiciliğim gelişti... ‘Güfteler makamlara mı, makamlar güfteye mi yön veriyor?’ sorunuza vereceğim kısa ve açık cevap ise; güftelerin-tematik anlamlarının ve formlarının, bestenin makamını, usûlünü, formunu seçerken yönlendirici etkenler olduğu / olması gerektiği şeklindedir…

Nazım /şiir / güfte; besteyi, makamı ve usûlü yönlendiren, hattê belirleyen zorlayıcı bir etkendir. Doğrusu, gerçekçi olanı da bu olmalıdır. Evet, nazmın / şiirin icbar ediciliğine, besteleme konusunda zorlama gücüne inanıyorum.                                                                   

 

YARIN DEVAM EDECEK