Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Türk Dünyâsı Âşığı Ali Şâmil Hüseyinoğlu

Ali Şâmil Hüseyinoğlu’nu, Kırım’da yayınlanan KIRIM SEVGİSİ isimli eseri vesilesiyle 2014 yılında tanıdım. Kitabının önsözünde; ‘4000 yıllık târihî geçmişi olan biz Türkler, Türk Birliği’ni gerçekleştirmezsek, 21. Yüzyılın sonlarında bizi târih sahnesinden silerler…’ diyordu. ‘Kırım’ı Niçin Bu kadar Sevdim?’ başlıklı bölümde ise; yürek kabartan, göz yaşartan ifâdeler vardı. Kitap, ‘Türk Birliği’nin; sevgi harcı ile hazırlanmış temeli’ olma özelliğine sâhipti.

4650 yıl önce, Ergenekon’dan birlikte çıktığımız’ kanaatini oluşturan bu asil soydaşımla, ülküdaşımla buluşmamızı Kırım Türkleri’nin İstanbul’daki temsilcisi Zafer Karatay temin etti. Üçümüz, Lâle Bayramının kutlandığı Emirgân Korusu’na gittik.  Serin bir Mart gününde içimizdeki ‘Türk Dünyâsı sevgi gülleri’ ile rengârenk lâleleri kıskandıran bir ortamda, kısa zamanda birbirimizle kaynaştık.

Sonraki yılların her birinde İstanbul’da tertip edilen konferanslarda ve bilgi şölenlerinde berâberliğimiz devam ettikçe dostluğumuz pekişti. Yazdığımız kitapları birbirimize armağan ettik. Bana armağan ettiği kitaplar hakkında yazdığım tanıtım yazıları, İstanbul’da günlük olarak yayınlanan Önce Vatan Gazetesi’nde ve internet sitelerinde yayınlandı.

Bütün dünyâyı kasıp kavuran Covid 19 salgını sebebiyle dostluğumuz e-mektup yazışmalarıyla kesintisiz devam etti. Bu dönemde ‘Nasreddin Hoca’ isimli kitabımı hazırlarken, gerek Ali Şâmil Bey’den gerekse O’nun aracılığıyla taştığım Nazir Ahmedli Bey’in katkılarından istifade ettim.

Nasreddin Hoca, bütün Türk dünyâsında tanınır, bilinir ve sevilir. Bizim ortak folklor ve kültür unsurumuzdur. Türk dünyâsının ayrılmaz bir bütün olduğunun gözle görülür, elle tutulur müşahhas delilidir. Akşehirli Nasreddin Hoca’yı, târih şehri Buhara’nın merkezindeki Leb-i Havz’da görebilirsiniz. Azerbaycan’ın Şeki şehrinde yaşamaya devam etmektedir. Çin işgali altındaki Doğu Türkistan’da sizi, ‘Seley Çakkan’ adıyla karşılar, Kazakistan’da ‘Koca Nâsır’ ve ‘Aldar Köse’ Türkmenistan'da ‘Ependi / Efendi’, Özbekistan’da ‘Afandi’ olarak bilinir, fıkralarına ‘Latifa’ denilir. Kırgızistan’daki adı ‘Apendi’, ‘Koco’ ve ‘Nasır’dır. Nasreddin Hoca fıkralarını anlatanlar, ‘Kuudullar’ olarak anılır.  

Azerbaycan Türklerinden Memmed Kuluzâde Celil ve Ahıskalı Türklerden Ömer Fâik Nemanzâde tarafından yayınlanan ‘Molla Nasreddin’ isimli dergi, tıpkı Kırım’da yayınlanan Gaspıralı İsmâil Bey’in ‘Tercüman Gazetesi’ gibi Türklerin yaşadığı her bölgeye hatta Türk olmayan Müslüman diyarlarına da ulaşmıştır.

Kültürün aslî unsuru olan folklorun, aynı kültüre mensup insanlar arasında kuvvetli bağlar oluşturduğunun en çarpıcı örneği, 18 Mayıs 1944 târihinde Kırım Türklerinin Kızıl diktatör Stalin tarafından Özbekistan'a sürgün edildiği zaman diliminde yaşanmıştır. Rus gizli servisi, Kırım Türkleri gelmeden Özbek Türklerine, sürgün edilen insanların çok vahşi, hırsız, ırz düşmanı ve sapık katiller olduğu yalanı uydurularak dikkatli olmaları istenmiştir. Bu tür bilgilerle beyinleri yıkanan yerli halk, Kırım Türklerine önceleri kötü muamele etmiştir. Günün birinde Kırımlı bir genç, sazını eline alıp dertli dertli bir türkü seslendirince, yerli halk, bu gelenlerin, kendileri gibi Türk ve Müslüman olduğunu müzik aracılığıyla anladıktan sonra yakınlık göstermişler, dertlerine derman olmuşlar, kendilerine yetmeyen yiyeceklerini onlarla paylaşmışlardır.

Ali Şâmil Hüseyinoğlu, derinliklerine vâkıf olduğu folklor ilminin insanlar arasındaki yapıcı, onarıcı ve birleştirici tesirini, yazmakta, Türk yurtlarını dolaşarak anlatmaktadır.

O, millî ve mukaddes bir vazifenin gönüllü neferidir. 

Ali Şâmil Bey’in çok yakından alâkadar olduğu mevzulardan biri de ortak alfabe ve ortak iletişim dili meselesidir. Asya Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını elde etmelerinden, hür irâdeleriyle ülkelerini idâre etmeye başlamalarından sonra 31 yıl geçmesine rağmen müşterek alfabe oluşturulamamış olmasını affedilemez hatâ olarak kabul etmektedir. Alfabe birliği sağlanmadan müşterek iletişim dili oluşturulamaz. Alfabe birliğini sağlamanın kolay bir iş olmadığını iddia edenler, târihe baktıklarında yanıldıklarını anlayabilirler. Geçmişte, ayrı bölgelerde oturan insanların birbirlerini anlamaları, şimdikinden daha zordu. Buna rağmen bu zorluk aşılmıştır. Günümüzdeki iletişim, ulaşım ve bilgi transferi imkânları sonsuz kolaylıklar sağlıyor. Bütün mesele, yönetim kadrolarında irâde oluşturmaktır. Bu irâde ancak, Ali Şâmil Hüseyinoğlu gibi, kendisini dâvâsına adamış idealistlerin bir araya gelmesiyle sağlanabilir. Soydaşlarımız bu işi başarmaya sâdece mecbur değiller, aynı zamanda mahkûmdurlar. Aksi takdirde, Çarlık Rusya ve Sovyetler Birliği dönemindeki Moskova yönetiminin duruma hâkim olması kolaylaşacaktır. Çeçenistan’ın, Gürcistan’ın ve Kırım’ın durumları göz önünde bulundurulmalıdır.

Türk dünyâsı müziğinin pîri Bünyamin Aksungur’un müzik albümüne verdiği isim gibi ‘Canan Uykuda’dır.  Karıncalara, sineklerin karasına da sivrisine de davul çaldırarak uyandırmak mecbûriyetindeyiz.

İş işten geçmeden… Hemen şimdi…       

***

Ali Şâmil Bey’in mümeyyiz vasfı, Türk milliyetçisi oluşudur. O’nun milliyetçilik anlayışı kültür kökenlidir. Kültürümüzün ana yapısını ise folklor unsurları teşkil eder. Asil ve necip milletimizi, asırlar öncesinden günümüze; günümüzden sonraki asırlara taşıyacak olan, folklor unsurlarıyla örülü olan kültürümüz, dilimiz, millî ve mânevî değerlerimiz, O’nun çalışmalarıyla gelişecek, güçlenecektir.

Kültürümüzde halk şiirleri, mâniler, türküler, atasözleri, bilmeceler, tekerlemeler, destanlar vardır. Bir millet, bu değerlerine sâhip çıktığı sürece, esâret yılları ne kadar uzun olursa olsun, küllerinden doğan (Pers kültürüne göre Simurg, Türk kültürüne göre) Anka (Tuğrul) kuşu gibi yeniden ve daha güçlü olarak târih sahnesindeki yerini alır.

Ali Şâmil Bey, bu bilgileri şuurunun mihenk taşına yerleştirmiştir. Maddî - mânevî / fikrî ve bedenî bütün gücüyle hizmete devam etmektedir. Kendisine sağlıklı ve huzurlu günler, feyizli çalışmalarında kolaylıklarla birlikte başarılarının devamını dilerim.